Terörle Mücadele yapılması gerektiğini söyleyen gazetelerde
yasa taslağı görülünce tekpkiler gelmeye başladı. Bir çok
köşe yazarı kaslağı geriye gidiş olarak yorumluyor İşte bir örnek ,
Sabah Yazarı Umur Talu'nun TMK'yı değerlendirdiği yazısı:
Çok gittin, geri gel!
Böyle işte... Yetişkinseniz; bilirsiniz. Yaşlanmakta iseniz yahut uzun ömürler dilerim, yaş kemale ermişse daha çok bilirsiniz.
Küçükseniz, temenni etmem ama, öğreneceksiniz.
Umursamazsanız, elbet bilmeyebilirsiniz ama sık sık şaşırırsınız.
Az gidilir uz gidilir, bazen çöle düşülür bazen buz gidilir, dere tepe düz, bir ufka dümdüz gidilir ve dönüp bakılır ki, bir
arpa boyu gitmişsin ki, o bile çoktur, gerisin geriye dönersin.
Bakın, bir
ülke nereden nereye getirilmiş...
Pardon, nereden nereye gidememiştir.
"Terörle mücadele yasası"; "TMY", yani "
Türkiye Malı Yasa", canım ülkemin yeniden şiddete, korkuya, nefrete, içine kapanmaya, gerilemeye, düşünmemeye, sağduyu göstermemeye, oyuna gelmeye, tezgaha düşmeye, baskıya, tehdide, ölüme, kıyıma...
"Hırsızın suçu yok mu" demeyin,
evet, bir bakıma "
terör" e de teslim olduğunun tescilidir.
"Teslim" ağır mı kaçtı?
"Rehin düştüğünün" diyeyim mi?
Hükümet, şöyle bir önüne, arkasına, sağına, soluna baksın; elini çenesine koyup baygın pozlarla az düşünsün... "ortak bir
iktidar aklı" diye bir şey varsa...
Nereden nereye gelinmiştir.
Ve
demokratikleşme filan diye yola çıkan, yol alan ve sonunda şeyinin üstüne oturan iktidar manzarası, çareyi yeniden sindirme, ürkütme, cezalandırmada bulan bir "Türkiye kafası" nasıl bir şeydir.
Abdullah Gül' ün "Reformlar yeniden canlanacak" dediği böle bir şey miydi?
Çok sayıda insanı anında "terör zanlısı" haline getiren, "potansiyel
terörist" kılan bir
kanun mudur, "
terörle mücadele" nin tek çaresi.
Onca zaman bunca kanun ve terör ile terörle mücadele vardı, onca ölü, onca ceza vardı; kesin çözüm müydü?
"Terör" ün bir ülkeyi, devleti, birbirine düşürülen, düşman kılınan insanları getirmek istediği noktayı aynen kabullenip bunun kanunlarını çıkarmak,
Allah aş
kına, nasıl bir beceridir?
"Terör kapanı" na düşürmek bir ülkeyi, bir hükümeti, Meclis'i, medyayı, düşünceyi, tartışmayı... koskoca bir
bölgeyi, milyonlarca insanı, "terör mantığı" nın esiri kılmak, demokrasiyi silahın gölgesine tıkıştırmak, memleketi yeniden, terör olmayan her şeyi de terör sayarak her köşede bir sürü teröristi olan tuhaf, şiddet manyağı bir
toprak kılmak nasıl bir akıldır? Tabii, insanlarını, seçmenlerini, çoluk, çocuklarını "terör, terörizm, terörist" gölgesinden, tahakkümünden, güzergahından, rehineliğinden çıkaramayan "bölge politikacıları" da kına yaksın! Kına yaksınlar, on binlerce insana, gence, çocuğa, aynen örgütün onları sürüklemek, sıkıştırmak istediği çaresizliği bir de bu taraftan dayatanlar.
25 bin ölü, şu kadarı dağda, şu kadarı yurtdışında, şu kadarı hapiste... her "terörist" in akrabası da, anası, babası, kardeşi de "terörist" sayılacaksa...
Yahu aklımızı mı kaçırdık; bu durum, "terörle mücadele" mi oluyor yoksa "
terör örgütü" nüfusunu büyütmek mi? Bu durum şu oluyor: Bu ülkeye, ekonomisi durmadan sözde büyür gözükürken aklı ve ufku, ısrarla küçültülen bu millete, halka... Aklı selim,
haram oluyor.
Ama,
itiraf edelim, ciddi bir kısmımızın gönlü ve kafası da ondan ötesine basmıyor.
Çünkü alıştık; yerimizde saymaya, kafamızı vurmaya, kafamıza vurulmasına ve ölümden, öldürmekten, sindirmekten, pusudan, linçten öte bir yol tutturmamaya.
Meclis'te, Çankaya'da "N'apıyoruz böyle!" diyen çıkar mı?
Şemdinli iddianamesi savcısı nasıl da suçlu bulunup kazındı; gördünüz değil mi?
Yargı bağımsızdır.
SABAH