Terör gerekçesiyle köyü boşaltılan ve şehre göçmek zorunda kalanlardan biri 76 yaşındaki Süleyman Baran. 1994’te varını yoğunu bırakıp ayrılmış Kutlu köyünden. Bağlar ilçesinde hayatını devam ettirmeye çalışan Baran, “Ekmek bulamadığım zaman sokak başında el açıp dilenmek zorunda kalıyorum.” diyor.
Süleyman Baran 76 yaşında. 30 yıl önce Diyarbakır'da Lice'nin Kutlu köyünün varlıklı ailelerinden biriydi. Tarlası, bağı, traktörü, koyun ve keçileri vardı. Mutlu ve huzurluydu. Kendi tabiriyle ağaydı. Yıllarca önce köyü güvenlik gerekçesiyle boşaltılınca topraklarından kopmak zorunda kaldı. Şimdi Bağlar ilçesinde 70 yaşındaki hayat arkadaşıyla geçim mücadelesi veriyor. Şehrin en köhne yerinde eşi Emine Baran'la yaşayan Süleyman amca, çöplerden ekmek topluyor. Baran, “Ekmek bulamadığım zaman sokak başında el açıp dilenmek zorunda kalıyorum. Bunu yaparken çok utanıyorum ama insan mecbur kalınca neler yapıyormuş bunu da öğrenmiş oldum." diyor. Kendisi gibi köyünü terk etmek zorunda kalan akrabaları, ülkenin farklı yerlerinde varoşlarda. Birbirinden habersiz…
Zaman'da yer lan habere göre,Güneydoğu'da terör gerekçesiyle köyleri boşaltılan vatandaşlar, sığındıkları şehirlerde büyük travmalar yaşıyor. Köyde geçimini rahatlıkla sağlarken ‘silah zoruyla' köyünden çıkartılan onbinlerce aile, şehrin varoşlarına yerleşti ve şehrin acımasız yaşamıyla yüzleşti. Kimi kapıcı kimi dilenci kimi de çöpçü oldu. Bunlardan biri de 76 yaşındaki Süleyman Baran. 1994 yılına kadar köyde varlıklı ailelerden biriyken güvenlik güçlerinin ‘Köyü bir saat içinde boşaltın!' emri üzerine varını yoğunu bırakarak ayrıldı doğup büyüdüğü köyünden. Baran, "Lice'nin en büyük köyü yakıldı. Köy boşaltıldı. Köy halkı Hatay, Adana ve Mersin'e yerleşti. Ben de çocuklarımla Hatay'a gittim. Tarlamı, meyve ağaçlarımı büyük ve küçükbaş hayvanlarımı geride bıraktım." ifadeleriyle anlatıyor köyden ayrılış hikâyesini.
10 yılını Hatay'da geçiren Baran, geçimini sağlayabilmek için portakal tarlasında çalışmaya başladığını ancak gücü yetmediği için işten çıkarıldığını söylüyor. 2002'de Diyarbakır'a göç eden Baran, "Köyde durumum iyiydi. Şimdi ben fakir düştüm. Kimse artık beni sormuyor." diyerek, eski günlerini hüzünle anıyor. Baran, "Fakir işi bizimki. Çöpleri toplayarak eve ekmek götürüyorum. Ben çalışamıyorum. 3 ayda bir verilen maaşı bile almıyorum. Sosyal güvencem yok. Her şeyim bitti." diye konuşuyor. Emine Hanım ise kent hayatına bir türlü alışmadığını ve bu nedenle sıkıntı yaşadığını ifade ediyor: "Eskiden kendi tarlalarımızda çalışırdık ve geçimimizi rahatlıkla sağlardık. Şehre geldik, malımızı ve mülkümüzü kaybettik. Çok zor durumdayız. Eşim eve ekmek getirmek için sokak kenarlarında dileniyor. Herkesten yardım istiyoruz. Yaşlandık artık çalışamıyorum." diyor.