Baraj suları altında kalan köyleri devlet tarafından Çadıryeri'ne taşınan ancak yerleştikleri
arazi, orman vasfını yitirmiş 2B arsası çıkan
köylü ortada kaldı.
Tapu verilmediği için elektrik bağlanmayan
Madenliler, 21. yüzyılda karanlıkta kalmanın utancını yaşadıklarını söylüyor.
Sivas'ta
baraj suları altında kalan Maden köyünün taşındığı
bölge, orman vasfını yitirmiş arazi çıkınca köylülere tapu verilemedi. Tapu olmadığı için elektrik abonesi yapılamayan köylü elektriksiz kaldı. Çözümü, hava karardığında otomatik olarak yanan
sokak lambalarından evlerine kaçak hat çekmekte bulan
halk ancak
akşam saatlerinde rahat nefes alıyor.
Elektrikli eşyaları ancak güneş battığında çalışan Madenliler, buzdolapları ve televizyonlarının 24 saat çalışacağı günleri bekliyor.
Köyleri Pusat Barajı'nın altında kalan Hafik ilçesine bağlı Maden köyü sakinleri, 2 senedir trajikomik bir durum yaşıyor. Filmlere konu olacak olay, köyün taşınmasıyla başladı. Baraj suyunun aniden yükselmesiyle apar topar evlerini terk eden köylüler, devlet tarafından parseli yapılan Çadıryeri mevkisine göç etti. Yeni yerleşim alanında kendi imkanlarıyla yaptıkları konutlara taşındı. Ancak aradan geçen 2 yıla rağmen köyün eksiklikleri bir türlü giderilemedi. Altyapısı bulunmayan köyde, atık sular kuyularda toplanıyor. Bağlı bulundukları Hafik ilçesine 25, Sivas merkeze 60 kilometre uzaklıkta bulunan köyün, 4 kilometrelik yolu hâlâ
toprak. Bütün bu sorunlara rağmen köylünün esas problemi elektriksiz kalmak. 25 haneli köyün arazisi, orman vasfını yitirmiş bir alan olduğu için köylülere tapu verilemedi. Elektrik idaresi de tapu olmadığı için köyün içine kadar getirdiği elektrik hattını, evlere bağlamadı. Köy sakinleri çözümü, güneş battığında yanan sokak lambalarından evlerine kaçak hat çekmekte buldu. Bu nedenle köyde hayat akşam karanlığında başlıyor. Buzdolabı,
fırın, televizyon, müzikçalar, mutfak robotu ve
çamaşır makinesi gibi cihazlar sadece geceleri çalışıyor. Kadınlar da
elektronik cihazlarla yapacakları işleri gün ağarıncaya kadar bitirmek zorunda. Köyün çocukları ise tatilde olmalarına rağmen gündüz televizyon izleyememekten dertli. Elektriğin olmaması hastaları da zor durumda bırakıyor. Günde üç defa buhar makinesine bağlanmak zorunda kalan
astım hastası 13 yaşındaki Beyza Kocacık, köy odasında bulunan
jeneratör yardımıyla ihtiyacını karşılıyor. Kısacası gündüzleri elektrik ile çalışan her şey jeneratöre bağlı.
Köyleri su altında kaldıktan sonra evlerini devlet tarafından gösterilen yere yaptıklarını ifade eden
Maden Köyü Muhtarı Dursun Kocacık, kanunen burada bir avuç topraklarının gözükmediğini söyledi. Sokak lambalarından çektikleri hatla sadece akşamları elektrikten yararlandıklarını anlatan Kocacık, "Köyümüzün tapu probleminin bir an önce çözülmesini istiyoruz. Bu çağda elektriksiz
yaşamak çok garibimize gidiyor." diye konuştu. Gündüz elektrikli hiçbir cihazı çalıştıramadığını belirten
muhtar eşi Hayriye Kocacık da, "Buzdolabına koyduğumuz yemekler kokuyor. Çamaşırlarımızı biriktirip akşamları yıkayabiliyoruz." diyor. Maden köyünün 200 senelik mazisinin suya gömüldüğünü hatırlatan köy sakinlerinden Mehmet Kocacık ise 21. yüzyılda elektriksiz yaşam sürdürmenin utanç verici olduğunu dile getirdi.
Kaçak elektrik kullanmak istemediklerini vurgulayan Kocacık, tapu sorunu çözülünceye kadar geçici elektrik aboneliği verilmesini önerdi. Tapularla ilgili
mahkemenin devam ettiğini belirten yetkililer ise mahkeme sonucuna göre köye elektrik verileceğini açıkladılar.