Oysa dünya dengelerinin yeniden oluştuğu bu günlerde ziyaretin asıl önemli yanı ülkemizin yeni dünyada konumunun ne olacağı idi.
Bu konuda karar vermek için analize ülkemizden değil dışımızdan başlamak gerekir. Genel olarak AB ülkemizde bir bütün olarak algılanıyor ve buraya girmeye çalışılıyor. Oysa AB henüz oluşma aşamasında ve muhtemelen sonuç bir bütünleşme değil bir ayrışma biçiminde olacak. AB’de iki kanadın oluştuğunu ve bunlardan birinin diğerinin
kontrolünü kabul etmeyeceğini düşünüyorum.
İngiltere, küresel sermayenin desteğiyle, AB’ni kontrol etmeyi düşünmüş ve
Türkiye’yi kendi safında saymıştır. İngiltere’nin ülkemizin üyeliğini
desteklemesine rağmen
Alman-
Fransız ikilisinin karşı koymasıyla proje başarısızlığa uğramıştır. Bu ikilinin İngiltere safındaki bir Türkiye’yi üyeliğe kabul etmesi mümkün görünmüyor ve
Fransa’nın üyeliğimizi
halk oyunun kabul etmesi şartına bağlamasıyla, ülkemiz bu safta yer almadığı takdirde, bütün gereklerini yerine getirsek bile, üyeliğimizin engelleneceği anlaşılıyor.
Taraflar AB maskesi altında Türkiye’nin safını belirlemeye çalışıyor ve dağılmış bir
Avrupa’da Türkiye’nin kendi taraflarında kalmasına uğraşıyor. Bu konuda İngiltere’nin Alman-Fransız ikilisinin epeyce önünde olduğu ve başka bir aktör devreye girmezse ülkemizin İngiltere’nin yanında yer alacağı anlaşılıyor.
Bu nedenle ziyaret, Kraliçenin ülkemizde oluşan bu siyasi yapıyı desteklediğini dünyaya ilan amacı taşıyor.
Son günlerde ülkemizin bölgeye yönelik tavrında bir değişim gözleniyor. Geçmişte sınırlarımızın dışıyla ilgilenmeyen ülkemiz şimdi bölgesel bir güç olma eğiliminde ve bu tavır hem ABD’den hem de AB’den destek görüyor. Şüphesiz bu güçler ülkemizin etki alanını kendi politikalarına
hizmet etmesi amacıyla genişletmek istiyor. Hedeflerini şöyle özetleyebiliriz: Bölgeyle kültürel, ideolojik ve siyasi amaçlarda ters düşmeyen ama kendi inisiyatiflerinin dışında hareket etmeyen bir Türkiye’nin oluşmasını sağlamak.
İngiltere kendi siyasi etkisini ve küresel sermayenin ülkemizde son zamanlarda sağladığı gücü kullanarak Türkiye’yi yanına almak ve bunu ABD’ye karşı bir koz olarak kullanarak dünya ölçeğinde etkisini artırmak istemektedir. Fransa
Akdeniz Birliği projesine ülkemizi katarak benzer bir etkinliğe ulaşma peşindedir.
ABD iki alternatiften birini seçmek durumundadır. Ya
Ortadoğu’da etkin olmak ve bu amaçla ülkemizi yanına almak için bir aracıyla, yani İngiltere veya Fransa ile, uzlaşacak ya da Türkiye ile aracısız ilişki kuracaktır.
Şu anda İngiltere’nin bu alternatifler içinde önde olduğu gözlenmektedir. Ancak ABD’nin bu projeye karşı bir hamle yapıp yapmayacağı henüz kesinleşmemiş gibi görünüyor. Ancak İngiltere’nin ülkemizi yanına alması ona stratejik bir üstünlük sağlayacaktır.
AK Parti’nin kapatılmasının sonuçlarına bu açıdan bakmakta da fayda vardır.
MAHİR KAYNAK- STAR GAZETESİ
KRALİÇE HAKAN ŞÜKÜR İLE BULUŞTU
KRALİÇE KUR'AN-I KERİM DİNLEDİ
KRALİÇE ELIZABETH ÇANKAYA'DA - İLGİNÇ KARELER