Dün açıklanan ABD sanayi
üretiminin yüzde 0.6 gelmesi sonrasında ABD otomotiv san
ayinin geleceği konusundaki endişeler artarak devam etti. ABD merkezli kötü haber ve belirsizlikler dolar üzerindeki baskıları arttırarak dolar’ın euro karşısında son iki ayın en düşük seviyesine gerilemesinde etkili oldu.
Türkiye’de ise dün 3. çeyrek
büyüme ve
Eylül ayı işsizlik rakamları açıklandı. Özellikle inşaat, üretim ve parekende
sektöründeki daralamalar sebebiyle büyümede ciddi yavaşlama görülmesi endişeleri arttırdı. 3. çeyrekte tam olarak global
krizin etkilerini görmemiştik. Özellikle büyüme üzerinde %20’den fazla etkinliği bulunan sanayi üretiminin
Ekim ayında %8.5 ile
rekor seviyede gerilediği düşünülürse, toplam talepteki hızlı gerileme etkinliğini devam ettirirken, 4. çeyrekte ciddi bir daralma ile karşılaşabiliriz. Artık 2008 yılı büyüme rakamının yüzde 2’nin üzerinde olması artık imkansız.
ABD
ekonomik araştırmalar ilgili resmi kurumu (national bureau of economic research) geçen ay bir açıklama yapmış ve ABD’nin 2007
Aralık ayında resesyona girmiş olduğunu açıklamıştı.
Mali krizin ise
Ağustos 2007 yılında etkinliğini başlattığını bildirmişti. Eğer resesyon beklentiler dahilinde 2009 yılı ortalarına kadar devam ederse büyük buhran’dan sonra görülen en uzun resesyon olacak.
Piyasalar reel sektör açısından gösterge olarak kabul edilebilir. Önce piyasalar kötüleşir sonra reel sektör, önce piyasalar düzelir sonra reel sektör.
Piyasalar 2009 yılı ortalarında kalıcı toparlanmalar gösterip, ayı piyasasından çıksa dahi reel sektördeki toparlanmalar 2010 yılını rahatlıkla bulur. Çünkü yatırımcılarda kalıcı makro ekonomik düzelme beklentisi oluştuğu an yatırımcılar alıma geçer.
2008 yılı başında ve ortalarında kriz olmadığını savunan bazı uzmanlar şimdi de krizi fırsata dönüştürmekten bahsetmekteler. Özellikle
Anadolu’daki kobiler üzerinde etkili olan bu uzmanlar veya köşe yazarları kobiler üzerinde kalıcı zararlar vermeye devam etmekteler. Önce krizi fırsata çevirebilmek için krizin boyutunun algılanması gerekmektedir. Bütçenin ve planlamanın pazara uygun olarak yapılması gerekmekte daha sonra fırsatlar değerlendirilmelidir. IMF ve
TÜSİAD düşmanlığından
prim toplayarak hayal tacirliği yapmak bu devirde kobilere ve
yerli yatırımcıya yapılabilecek en büyük yanlıştır. 2009 yılında yüzde 3-4 gibi hayali piyasa ortalamasının çok üzerinde büyüme rakamlarından bahsetmek
küçük yatırımcıyı zarara uğrtamaktan başka birşey değildir.
Bayramdan sonra özellikle IMF beklentisinin etkisi ile yükselen
IMKB’de kalıcı yükseliş beklemek bu ortamda hayalcilik olur. Makro ekonomik verilerden görülebilceği şekilde kriz etkinliğini devam ettirmektedir ve 2009 yılı özellikle reel sektör bakımından çok zor bir yıl olacaktır. Reel sektörde yaşanan krizin toplumsal etkileri çok yıkıcı olur. Global piyasalarda volatilite bitmemişltir ve bu durum piyasalardaki riskin durumunu göstermektedir. Yatırımcının pozisyon taşımaması ve sert dalgalanmalara hazırlıklı olması gerekmekte. IMKB’de hafta içinde sert
satış hareketleri görülebilir.