Kumar, Kıbrıs'ı felakete sürüklüyor

Zaman Gazetesinden Nuriye Akman'ın, Kıbrıs'taki kumarhanelerle ilgili yaptığı röportajın ikinci bölümü yayınlandı.

Kumar, Kıbrıs'ı felakete sürüklüyor

Kıbrıs Kumarhaneler Birliği Başkanı ve Saray Oteli'nin kumarhane ortaklarından Erdal Andız'la konuşmamızı dün okudunuz. O da dahil, hiçbir kumarhane yöneticisi bize içeriden fotoğraf çekme izni vermedi. En düzgün çalışan yerlerden biri olarak bilinen, kaldığımız Colony Otel'in kumarhane yetkilileri bile bizimle görüşmeyi kabul etmedi. Hiçbir kumarhane yöneticisi içeriden fotoğraf çekme izni vermedi. Işıltılı makinelerin cazibesine kapılmış insanlar bu fotoğraflarının görülmesini istemiyor. Her köşe başında, bakkallar kadar yaygın olan bahis yerleri de kameramıza ve sorularımıza kapalıydı. İçeride dizi dizi dev ekranların karşısına konuşlanmışlar. Köpekler, atlar yarışıyor, futbolcular top koşturuyor. Bahisçiler çay, kahve, sigara eşliğinde görüntüleri izleyip, hararetli tartışmalarla önlerindeki kuponları dolduruyorlar. Beş yıldızlı otellerin lüks dekorasyonunda, etraflarında fır dönen görevlilerin ilgisinden mesut, bir ellerinde içki kadehleri, diğer ellerinde jetonlar, ışıltılı makinelerin cazibe alanına girmiş "zenginler" gibi, "fakirler" de bu fotoğrafın görülmesini istemiyor. Madem kumar oynamak milli bir spor haline gelmiş, nedir bu çekince diye düşünüyor insan. Sanırım kapatılma korkusunun yanı sıra, biraz utanç da var. Kumar ne kadar yasal olursa olsun, gizli saklı yaşanması gereken bir "eğlence." Oynayanlar da oynatanlar da biliyor ki, bu bir hastalıktır, kumar kazancı kirlidir. Alışkanlığın, kolay kazanılan paranın, tembelliğin, milli, dinî, sosyal ve ekonomik inançsızlığın kara gücüdür onları esir alan. Kumarhaneler, bu geçmişini de geleceğini de yitirmiş toplumun zeminine mayınlar misali döşenmiş. Ana baba, çoluk çocuk, siyasisi, bürokratı kumarda. Tebrikler olsun Türklere! Kıbrıs Toplumsal Araştırmalar Merkezi Direktörü Muharrem Faiz'i dinledikten sonra başka bir şey söyleyesi kalmıyor insanın. Kumarhane gerçeğinin sosyoekonomik boyutlarıyla başlayalım... Dünyada spekülatif sermayenin yükselmesiyle kumarın yükselmesi paralel gidiyor. Bugün için, onluk bir üretimin hisse senedi değeri ortalama 60 katı fazla. Karşılığı olmayan, spekülasyonun manevra alanını genişleten, öngörüyü hepten ortadan kaldıran bu durum, paradan para kazanmaya çalışan, bunun için her tarafa el atmaya çalışan saldırgan bir eğilimi kışkırtıyor. Yapılan araştırmalar, en ciddi bankaların, şirketlerin bile geçtiğimiz yıl içinde hatırı sayılır miktarda spekülasyon yaptığını ortaya koyuyor. Durumu Strange gibi araştırmacılar "casino kapitalizmi" olarak isimlendiriyorlar. İşte bu sosyoekonomik ortam içinde kumar, yükselen değer oluyor. Her dönemde olduğu gibi bu etkinliği meşrulaştırmak için ideolojik kılıf da hazırlanıyor. 80'li yıllardan bu yana pazarlanan bu etkinliğe artık herkes "şans oyunu" demeye başlıyor. Kumarın dünyadaki konumu ne? Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda ve Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan cumhuriyetlerde saldırgan, kumarın her çeşidiyle önünü açmaya çalışan, son derece liberal yasalarla yönetilen bir grup var. İngiltere dışındaki diğer Avrupa ülkelerinde güçlü bir korumacılık devam etmekte. Özellikle İskandinav ülkeleri gibi gazinoları sınırlı sayıda tutan, sıkı yasalarla kontrol eden, promosyonunu ve reklamını şiddetli bir şekilde yasaklayan ülkeler var. 1992'de kumarın AB genelinde harmonize edilmemesi kararı alındı. Ne demek harmonize edilmemesi? Avrupa Antlaşması'nın 49. maddesine göre hizmetler serbestçe dolaşabilir. Yani siz gidip şirket kurabilirsiniz başka bir ülkede. Ama Avrupa'da bir İngiliz şirketi gidip İtalya'da bahis toplamaya kalkarsa bu suçtur. Bu konuda davalar açılmıştır. Neden ülkene gelen bir yabancı firmanın kumar oynatmasına izin vermiyorsun? Bir AB ülkesi internet üzerinden bile bahis toplayamıyor. Kıbrıs'ta ise reklamını yapıyorlar. İngiliz şirketleri gelmiş de, kumarhane kurmak istemiş de, falan filan diye. Mümkün değil. Birkaç ülkeye, mesela Avusturya'ya, Finlandiya'ya, Fransa'ya mektup gönderiyor komisyon. Diyor ki, siz gelen geliri kamu yararı amacıyla kullanacaksınız, yani hastalara, spor kulüplerine direkt olarak şeffaf bir şekilde göndereceksiniz. Onun dışında devlete gelir olarak addedemezsiniz. Addettiğiniz anda 49. maddeye aykırı hareket etmiş olursunuz. Devlet tekelinin istisnası yok mu? Ancak bir koşulda Avrupa Komisyonu izin veriyor devlet tekeline. Kamuya zarar vermesini engellemek için. Yani siz 'insanları korumak için sıkı kurallar koyacağım, gelirini, iflasları engellemek, patolojik kumarbazların sayısını sınırlı tutmak için kullanacağım' derseniz size izin veriyor. Bunu devlet geliri olarak kullanmak isterseniz böyle bir yasa koyma hakkınız yok. Kumarın yasal düzenlemeleri, her AB ülkesinin kendisine bırakılmıştır. Temel amaç, ülkelere insanlarını kumarın olumsuz sonuçlarından koruyabilmesi için olanaklar vermektir. Kuzey Kıbrıs hangi gruba giriyor? Bu iki grup ülke dışında, Kuzey Kıbrıs'ı da içine koyabileceğimiz Tayland ve Doğu Avrupa ülkeleri gibi bir başka grup var. Örneğin, Çin'in güneyinde bir küçücük bölgede beş buçuk milyar yatırım yapmış gazinolar son üç yılda. Ekonomik olarak gelişme alternatifleri çok olmayan ülkeler, devlete gelir de sağlamak için neo-liberal bir anlayışla deregülasyonlar uygulayarak (mevcut kuralları ortadan kaldırarak) gazinoların önünü açıyorlar. Kuzey Kıbrıs'ta gazinolar Türkiye'deki gazinoları kapatma sürecine paralel olarak arttı. Bugün devlet önemli bir gelir elde ediyor kumardan. 2006'da bahis evlerinden gelen para yaklaşık 7 milyon YTL. Gazinolar ise sadece imtiyaz ücreti olarak 4 milyon Euro para ödemiş. Buna vergileri ve giriş ücreti paralarını da eklersek rakam çok büyüyecektir. Peki ya dağıttığı paralar? Birçok ülkede denetlenen slot makinelerinin ödül verme şemaları ve miktarları Kıbrıs'ta hiç denetlenmiyor. Her kumarhane, makinelerindeki bu düzenlemelerle oynayıp kumarcıyı bağımlı hale getiriyor. Dolayısıyla kumarhanelerin kârının ne olduğunu kimse bilmiyor. Maliye Bakanlığı neden bunları denetlemiyor? Maliye orada manevra yapma şansı bırakıyor sana. Yine bu grup ülkelerde yapılan araştırmalar, gazinoların devlet görevlileri, polis, muhasebeci, kadın ticareti, kara para aklama ve faşist örgütlenmeler arasında bağlantılar olduğunu ortaya koyuyor. Oysa Kıbrıs'ta kumarhanelere izin verilmesinin gerekçeleri ne kadar başkaydı! Her şeyden önce gazinoların bulunacağı bölgelerde esnaf nemalanacaktı; koşul olarak 5 yıldız konacağı için oteller kendilerini geliştirmek zorunda kalacaktı. Diğer oteller buralardan taşan müşterilere yatak verecek, doluluk oranlarını artıracaktı. Turizmde çeşitlilik yaratılacaktı. Bunların hiçbiri olmadı. Oteller kendi kumarcı müşterilerini junker tours denen yöntemle getiriyor, lüks arabalarla kendileri taşıyor, kendileri yediriyor. Yani ne restorancı, ne taksici bundan yararlanabiliyor. Gazinosu olmayan oteller ise sinek avlıyor. Kumarhanelerin sahipleri kimler burada? Toplam 22 gazino var. İşletmecilerinin 19'u Türkiyeli. KKTC vatandaşları imtiyaz iznini alıyor, sonra bu kişilere devrediyor. Devir işlemleri ile aklanıyor kara para. Dokuz defa sahip değiştiren gazino var. Yani geliyor adam, temize havale edip gidiyor parasını, denetim yok. Gazinoların idare edildiği yasanın orijinal adı "İnsanları Kumardan Koruma Yasası!" 60 öncesinden bir yasa. Ekleme yapıla yapıla bu hale geldi. Başka bir yasa tasarısı daha var sanırım. Onu da kumar patronlarıyla maliyeciler ve Turizm Bakanlığı yetkilileri hazırlamış. 'Kumarhane için 500 yatak olması gerekir' denirken otellerin yatak sayısı 250'ye düşüyor. Güya para aklamayı da engelleyecekler bu yasayla. Polis neyin denetimini yapacak? Dönen para o kadar yüksek ki. KKTC vatandaşlarının gazinolara girme yasağı uygulanmıyor. Cezası sadece 1,5 YTL. Bir yılda 14 kez aynı suçu işlediği tespit edilen gazinolar bile kapatılmıyor. Burada her türlü illegal ilişkiye zemin hazırlayan gri bir alan oluşmuş. Tamamen öyle. Yeni yasa tasarısı 25 yaş üzerindeki KKTC vatandaşlarının girişini serbest bırakıyor. İnsanlarımızın çoğunluğu bu tür bir serbestiye karşı. Kim istiyor bunu? İnanmaya zorlanacaksınız, ancak Kuzey Kıbrıs gibi bir yerde insan hakları konusunda ağzını ilk kez açan bazı akademisyen ve köşe yazarları, kumarın vatandaşlara yasaklanmasının bir insan hakkı ihlali olduğunu söyleyebilmişlerdir. Dalga, kendi organik aydınları ve ideolojik silahları ile üzerimize geliyor. Ben bu ülkede her 19 Mayıs ve 29 Ekim bayramında tam sayfa kutlama ilanı veren gazinoları ve bir de Beşparmak Dağları'nı delik deşik eden taşocağı sahiplerini biliyorum. Toplanan bu para ne oluyor? Bahis evlerinden gelen para Spor Fonu'na; gazinolardan gelen para ise Turizm Fonu'na gidiyor. Her ikisinin de ita amirleri, ilgili bakanlar ve çalışma arkadaşları. Bu büyük miktardaki paranın bu kadar sınırlı bir grup tarafından, gelişigüzel kullanılması da bir sorun. Her iki fonun da kullanılması gazetelere yansıyan çeşitli yolsuzluk iddialarına sebep oldu. GAZİNO SAYISI 2-3'LE SINIRLANMALI Kumarın sosyal etkileri neler? İstismar diz boyu. Spor Bakanlığı binasında bir bakanlığın ismi var, bir de bingo reklamı. Spordan sorumlu birimler, kulüplere 'Ne kadar bingo satarsanız size o kadar yardım yaparız.' diyor. "E geçerken bir girmiştim", "Bir şansımı deneyim dedim" başlangıcı ile "patolojik kumarcı" noktasını bir bütün olarak düşünürseniz; toplum içinde "kumar yanlış bir davranıştır" normunun zayıflaması ve birçok kurumun bunu meşrulaştırıcı bir tutum içine girmesi bu aradaki mesafeyi kısaltıyor. Bunu daha önce tam olarak yaşamış bir Yeni Zelanda örneği var. Güya 'kumar bu ülkede zaten gelenekseldi' diyen ve geleneksel kumar ile geçkapitalist dönemin pazarlama stratejileri ile rasyonelleştirilen kumarın etkilerini aynı kefeye koyan anlayışlar, bu ülkede artık bir "sosyal felaket" olarak isimlendirilen bir olumsuzluğa neden olmuşlardır. Biz de o noktadayız artık. Özel sektörün çalıştırdığı bahis oynanan yerlerde durum ne? 8 tekel, toplam 104 şubeye sahip. 18 yaşından küçüklerin girmesi yasak. Reklam ve promosyon da yasaklanmıştı. Kimsenin haberi olmadan yasa değişiyor. Başkasına ait bir kuponu taşımak suç olmaktan çıkarılıyor. Böylece küçük çocukların başkaları aracılığıyla oynaması mümkün kılınıyor. Reklam ve promosyon serbest kalıyor. Üst ödül sınırı 15 bin Euro. Promosyon serbest kalınca, bahis evleri 15 bin Euro + araba vermeye başlıyor. Yine aynı soru. Kim talep etmiş bu değişikliği? Kim değişikliği hazırlamış? Neden kamuoyu ile paylaşılmamış? "Küçük ülkeyiz, herkes birbirini bilir, bir şey olmaz" görüşü mücadele etme perspektifini aşındıran, boş bir önyargıdır. Bugün başka ülkelerde kumar patronları "patolojik kumar hastalarını" tedavi etmeyi bile üstlenme gücüne ulaşmışlardır. Aslında bu kumarı "bireysel bir sorun" olarak görme ve göstermeden başka bir şey değildir. Böyle bir güç, ne politikacı, ne bürokrat dinler. Buna hazırlıklı olmak gerekir. Geçmişte kumar parası tahsil eden polis, görevi değiştirilen bürokrat, görevden alınan bakan olmuştur bu ülkede. Sorunun çözümü adına ne öneriyorsunuz? Öncelikle yeni yasa sadece gazino sahipleri ve maliye bürokratları tarafından değil, kumarın sosyal-ekonomik etkileri konusunda araştırmalar yapan kişilere de danışılarak hazırlanmalıdır. Gazino sayısı -bir gün tümü kapatılacak biçimde- bugün için 2-3 ile sınırlanmalı. Buralardaki masa ve makine sayısı azaltılmalı. Gazinoların bugün dev tabelalarda gördüğümüz reklamları yollardan kaldırılmalı. Makinelerin ödül verme şema ve miktarları denetlenmeli. Bahis evlerinin kâr amacıyla işletilmesine son verilmeli, bu etkinlikleri spor kulübü ve çeşitli yardım kuruluş temsilcilerinden oluşan komiteler yönetmeli, etkinliklerden elde edilen -ve her zaman sınırlı olması için çaba gösterilecek- paranın tamamen yardım amaçlarıyla ve şeffaf biçimde kullanılması sağlanmalı. Yönetim devletten alınarak, özerk, "gaming board" gibi bir organa devredilmelidir. Hepsinden önce kumarın insanı duygusal olarak istismar eden bir oyun olduğu teslim edilip; kumarın yanlış bir davranış olarak kodlanması için çaba gösterilmelidir. Özellikle gençlere yönelik sosyal politikalarda.
<< Önceki Haber Kumar, Kıbrıs'ı felakete sürüklüyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER