İzmir’de pazartesi günü başlayan emniyet mensuplarına yönelik davanın en önemli iddialarından biri çürüdü. Hükümete yakın bir gazetenin kupürüyle başlatılan davada iddianamenin dayandığı isimlerin mahkemedeki ifadeleri örgüt suçlamasını bitirdi. Şüpheliler arasında yer alan polis memurları Erdinç Sezgin, Mevlüt Çakar ve Emrah Durdu’nun, soruşturma sürecinde alınan ifadeleri suçlamalara gerekçe gösterilmişti. Bu üç ismin, operasyondan bir gece önce emniyet müdürlüğüne çağrıldığı, “Amirleriniz hakkında aleyhte ifade verirseniz sizi koruruz.” gibi vaatlerde bulunulduğu iddia edilmişti. Erdinç Sezgin, duruşmada çelişkili ifadelerde bulunurken, “Ben örgüt görmedim.” dedi. Sezgin, istihbarat şubede amirlerinin kendisine mobbing uyguladığını iddia etti ama savunma avukatlarının soruları üzerine bu suçlamayı da ortadan kaldırdı. “Direkt bana gelip mobbing uygulayan birisi olmadı.” ifadesini kullandı. İstihbarat Şube’de çalışan kişilerden birçoğunun operasyondan sonra açığa alındığı, bazılarının meslekten ihraç edildiğini hatırlatan avukatlar Erdinç Sezgin’e, “Siz, Emrah Durdu ve Mevlüt Çakar hâlâ nasıl görevdesiniz? Neden siz açığa alınmadınız?” sorusunu yöneltti. Sezgin de, “Açığa alınmalar, meslekten ihraçlar 17 Aralık sürecinden sonra başlamış.” karşılığını verdi. Davayla ilgili bilgi veren savunma avukatı Ali Aksoy, mahkemeye sunulan belgelere dikkat çekti. Islak imzalı olmayan, tamamen geçersiz evraklar üzerinden örgüt suçlaması yapıldığını vurgulayan Aksoy, İstihbarat Şube’nin elindeki 3. derecedeki fotokopiler üzerinden yargılama yapıldığına dikkat çekti.
'FOTOKOPİ EVRAKLARLA BİZİ YARGILAYAMAZSINIZ'
İzmir’de tamamı tutuksuz 32 emniyet mensubunun yargılandığı ‘kupür davası’nın dünkü duruşmasında Eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Karakayalı savunma yaptı. Suçlandığı evraklarla ilgili olarak, “Orijinal ıslak imzalı belgeleri görmem gerek. Her türlü şubeden getirilen fotokopinin fotokopisi olan evraklardan yargılanmak istemiyoruz. Orijinal evrakları getirirseniz, çok daha sağlıklı olur. Evraklarda karartma var.” dedi.
Davanın açılmasına sebep olan hükümet yanlısı gazetenin haberine de atıf yapan Karakayalı, dört bin kişinin isimlerinin gazete haberiyle pervasızca ortaya saçıldığını vurguladı. Savcılığın asıl bu bilgileri yayanlara dava açması gerektiğini söyledi. Karakayalı, haklarındaki suçlamalara şu sözlerle tepki gösterdi: “Dinlemeler bile delil olarak kabul edilmezken talep formlarından yargılanmamız çelişkidir. Önleme dinlemesi yapılan 35-40 bin numara tek tek incelendi, özellikle emniyet mensubu algısı oluşabilecek 30 numara belirlendi. Ağırlıklı olarak emniyet mensupları dinlendi algısı oluşturulmaya çalışıldı. Görev yaptığım beş yılda önleme dinlemesi ve istihbarat çalışmasıyla İzmir’de en az 15-20 bombacı yakaladık. Savcı mesleki hiyerarşiyi, amir memur ilişkisini suç örgütü hiyerarşisi olarak göstermiş, oysa bu devletin hiyerarşisidir, suç örgütüyle ilgili tek bir delil bile yoktur. Alınan kararlar tamamen yasaldır. Yasa dışı kanunsuz bir emir vermedim.”