27
Mayıs 1960
darbesinin ardından iki kez darbe girişiminde bulunup başarısız olunca idam edilen
Albay Talat Aydemir’in hatıraları ilk kez yayınlanıyor. Albay Aydemir’in kendi el yazısıyla tuttuğu notlardan oğlu Metin Aydemir tarafından yayına hazırlanan “Hatıratım” isimli kitapta, darbe hazırlıkları detaylı şekilde anlatıyor. Bir döneme ışık tutacak olan “Hatırat”ta Talat Aydemir’in darbe ve sonrasına ilişkin yapacaklarına dair samimi ifadeleri de yer alıyor.
DİKTA KURACAK ÇOK KAN DÖKECEKTİ
Demokrasiyi kesintiye uğratmak için Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu 1956 yılından başlayarak TSK içinde cuntacı yapılanmaya giden ve 6 yıl boyunca çeşitli gruplarla hareket ederek 22
Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963’te 2 kez darbe girişiminde bulunan Albay Aydemir’in hatıraları bir döneme ışık tutuyor. 1956’dan itibaren TSK içinde kendi
darbeci subaylarını kritik görevlere getirmek için nasıl uğraş verdiğini Aydemir, 22 Şubat 1962 darbesini gerçekleştirebilseydi dikta rejimi getireceğini ifade ederek, çok kan döküleceğini de söylüyor.
AYDEMİR’İN PİŞMANLIKLARI DA VAR
Tarihe “
radyo darbesi” olarak geçen 20 Mayıs 1963’te TSK’da darbeciler ile hükümet kanadında yer alanların Ankara’nın göbeğinde savaş uçaklarıyla yaşadıkları çatışmaların da Aydemir’in kaleminden aktarıldığı “Hatırat”ta Aydemir’in pişmanlıkları da yer alıyor. Kitabı yayına hazırlayan oğlu Metin Aydemir, babasının anılarına dokunmadığını, sadece aileyi ilgilendiren özel bölümlerin çıkartıldığını söyledi. Bazı bölümlerin babasının
tutuklu bulunduğu Mamak Askeri
Cezaevi’nde yazıldığını söyleyen Aydemir, “Hatıraların tüm sayfaları babam tarafından imzalanmış” dedi.
BAZI BÖLÜMLERE EL KONULMUŞ
Babasına ait notların bazı bölümlerinin olmadığını vurgulayan Metin Aydemir, “Muhtemelen o karışık dönemde ya cezaevinin komutanı tarafından alındı ya da
Genelkurmay arşivlerinde, bilemiyorum. Ama herkesin kendisine göre yorumlayacağını bildiğim bu hatıratlarda tarihe meraklı olanlar pek çok şeyi bir de babamın ağzından duyabilecekler” dedi. Aydemir’in “Hatırat”ı
Yapı Kredi Yayınları’ndan mayıs ayı içinde yayınlacacak.
Kilit noktaları ele geçirelim
• Sene 1956. Sezai
Okan’ın Yenişehir’deki evinde toplantı için karar aldık.
Ekim 1956’da Yüksek Komite Akademisi’ne gidecektim. Zaten bu toplantıyı Ankara’dan ayrılmadan önce yapmayı uygun gördük. İlk vardığımız karar şuydu: Bu gidişatın düzeltilmesi için hepimiz elbirliği ile çalışacaktık. Bunu yapabilmek için daha fazla arkadaşa ihtiyaç vardı. Herkes inandığı insanlara bu fikirleri yayacak,
ümit verenler tespit edilmek suretiyle birbirimize irtibatlandıracaktık. İlk önce halledilecek mesele bu davaya inanmış, sadakatle çalışabilecek insanların bulunması, sonra bunların ordunun
kilit noktalarına getirilmek tasarlanan planların sistematik bir tarzda tatbik edilmesiydi (s.20)
Kurşun yemeye hazır mısın?
• Artık esas gayemizin açıklanmasının zamanı gelmişti. Ben ve o en iyi tanıdığımız arkadaşlara
teker teker randevu verdik ve görüşmek suretiye gayeyi açıkladık ve şu şartık belirledik: “Bunun nihayetinde muvvaffak ola
mamak da vardır. Veya akamete maruz da kalınabilir. O zaman ceza büyüktür. Bir
manga askerin karşısında kurşuna dizilmeye razı mısınız” diye gayeyi açıkladımız arkadaşlara soruyorduk ve karar vermeleri için de en geç yirmi dört saat mühlet veriyorduk. (...) Rafet Aksoyoğlu’nun evinde, Üsküdar’da eski Mahmut Şevket Paşa konağında
Mart 1957’de bir cumartesi günü öğleden sonra Adnan Çelikoğlu, Osman Köksal hariç toplandık. Adnan işi olduğunu beyan ederek gelmemişti. Orada bulunanlar şunlardı: Ben, Sezai Okan, Raefet Aksoyoğlu, Halil Kayalı, Fahrettin Ermutlu, Rauf
Gökçe,
Ahmet Yıldız, Dündar
Seyhan, Orhan
Kubilay. Mutat üzerinde toplantıyı ben açtım. Kısa bir konuşmayı müteakip hemen esasa geçildi. Çalışmalarımızın neticesi bu memleketi bu gidişatından kurtarmak için ne lazımsa yapmak ve icap ettiği taktirde hükümet darbesi yaparak idareyi ele almaktı. (S.23)
Kuryeyle haberleştik
• Milli Emniyet’ten Faruk Bey’e bildirildiğine göre, ordu mensubu bazı kimselerin takip faaliyetlerinin arttırıldığı, hatta bazı subayların hakkında da
dosya tanzim edildği, bu meyanda kendisinin ve bazı komite arkadaşlarının takip olunduklarını, yüz elliye yakın ismin tespit edildiğini öğrenmiş. Milli Emyinet’te bulunan arkadaşı Reşat Bey de vaziyeti tetkik ettiğinde daha dikkatli olunması icap ettiğini bildirmiş. Bütün komite arkadaşlarına durumu bildirdik. Birbirimizle haberleşmeyi seyrekleştirdik. Ancak mühim haberler kurleyerle ulaştırılıyordu. Ki aradan birkaç ay geçmiş faaliyetlerimize devam ederken dokuz subayın tevkif hadisesi bir
bomba gibi patladı. (s.38)
STAR GAZETESİ