Kyoto’nun hukuki bir
belge olduğunu vurgulayan Kart, "Bu
protokole taraf olmadığımız için 2012 sonrasındaki yükümlülüklerin belirlenmesine yönelik
müzakerelere katılamıyoruz" dedi.
DIŞİŞLERİ Bakanlığı Ekonomik İşler Genel Müdürü Büyükelçi
Celalettin Kart, Kyoto Protokolü’nün AB müzakere sürecinde
Türkiye’nin üstlenmesi gereken hukuki bir belge olduğunu söyledi. Kart, geçen hafta
TBMM Küresel Isınma Komisyonu’nun basına kapalı toplantısında, iklim değişikliği, küresel
ısınma, BM
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü konusunda bilgi verdi.
Kart,
sera gazları olmasaydı bugün dünyanın 30 derece daha
soğuk olacağına dikkati çekerek, dünya sıcaklığının artmasının, mevcut iklim sistemlerini değiştirecek etkiler yarattığını söyledi. Küresel ısınmanın etkilerinin, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hissedilmeye başlandığını,
kuş gribi hastalığının
Güneydoğu Asya bölgesi dışında ilk kez Türkiye’de görüldüğünü belirten Kart, iklim değişikliği nedeniyle virüsün, kuşların göç ettiği yollarda yayıldığını kaydetti. Kart, benzer bir virüsün önümüzdeki 10 yıl içinde yeniden ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.
167 ÜLKE TARAF
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü hakkında bilgi veren Kart, Kyoto Protokolü’ne halen AB’nin yanı sıra 167
ülkenin taraf olduğunu bildirdi. ABD,
Avustralya,
Kazakistan ve
Hırvatistan’ın da Türkiye gibi BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf olduğunu, ancak Kyoto Protokolü’ne
imza atmadığını hatırlatan Kart, ABD’nin dünyadaki
sera gazı salınımlarının yüzde 25’inden sorumlu olduğunu vurguladı. Kyoto Protokolü’ne Türkiye’nin taraf olması durumunda belli bir oranda sera gazı azaltımı yapması gerektiğini ifade eden Kart, ancak bu sera gazı azaltım yükümlülüğünün ne kadar olacağının henüz tespit edilmediğini bildirdi.
ÜSTLENMEK GEREKİYOR
Kart, AB’nin müzakereler çerçevesinde Türkiye’nin mevzuatının bir parçası olan Kyoto Protokolü’ne taraf olmasını beklediğini dile getirerek, "Türkiye, bu protokole taraf olmadığı için 2012 sonrasındaki yükümlülüklerin belirlenmesine yönelik müzakerelere katılamamaktadır. Kyoto Protokolü, AB müzakere sürecinde ülkemizin üstlenmesi gereken bir hukuki belgedir" dedi. Sadece
ekonomik büyümeye odaklı, sürdürülebilir olmayan bir
kalkınma anlayışının, Türkiye’nin gelecekte daha ekonomik, sosyal ve çevresel sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden olacağına dikkati çeken Kart, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’nün yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için ulaştırma, sanayi, enerji, inşaat, tarım, hayvancılık gibi sektörlerde, iklim değişikliklerinin etkilerinin önemini kavrayan bütüncül bir anlayış ve
politika değişikliği yapması gerektiğine işaret etti. Kart, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için gerekli çalışmalara bir an önce başlanması gerektiğini bildirdi.
Küresel ısınmayla mücadele protokolü
KÜRESEL ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto Protokolü,
Birleşmiş Milletler’in 1997 yılında
Japonya’da düzenlediği çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edildi. Bu protokol, gelişmiş ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salınımını 2008-2012 yılları arasında yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyor. 6
Şubat 2007 tarihinde küresel ısınmaya karşı ortak
eylem planı zirvesinde
Çevre ve
Orman Bakanı Osman
Pepe, Türkiye’nin, AB sürecinde kaçınılmaz olarak Kyoto Sözleşmesi’ni imzalayacağını belirterek, "İklim Değişikliği
Ulusal Bildirimi, Kyoto’ya giden yolu çizen rapordur" demişti.