Geçen yıl ‘Laikperest’ kavramını ortaya attınız. Kimdir Laikperest? Laikliğe tapan mı?
- Evet, öyle. Hepimiz laik olduğumuz için, katı tutumlu kişilere bir ad bulmak gerekti. Sadece laikliği alıp demokrasiyi dışarıda bırakıyorlar. ‘Esas olan
laikliktir; ey ordu, asıl şimdi gelin!’ diyorlar. Biz zaten laik bir ülkede yaşıyoruz. Faşist ve otoriter bir rejim de laik olabilir. Benim istediğim bu değil. Aleviler, Ermeniler,
Kürtler... bütün dini ve etnik kimliklerin özgür olması gerektiğini düşünüyorum. Genç kızken zannediyordum ki oy veriliyor, bir parti iktidara geliyor ve ülkeyi o yönetiyor. Böyle bir şeye hiç razı olunmamış meğer.
Askerî vesayetin dışına hiç çıkamamışız.
‘Laiklik tehlikede, sessiz kalmayın’ temalı, Galatasaray’dan Taksim Anıtı’na yapılan sanatçı yürüyüşüne neden katılmadınız?
O yürüyüşe katılan herkesin ‘
Ordu gelsin’ dediğini sanmıyorum. Fakat içlerinde
darbe isteyenler var. ‘Önceki darbeler fasa fisoydu asıl şimdi darbe gerekiyor’ diyenler de var. Kaldı ki
Türkan Saylan’a bile ‘Niye darbe istemiyorsun?’ diye kızanlar varmış, kendi ağzından dinledik.
Ferhan Şensoy’un bunu söylediği öne sürüldü.
Fakat, Ferhan öyle demediğini açıkladı. Bazı arkadaşlar hem Hrant’ın öldürülmesi davasının duruşmasına geliyor hem de darbe istiyor. E, Hrant’ı öldüren bu
darbeci mantık,
Ergenekon. Bu büyük bir tutarsızlık ve yorucu bir kafa karışıklığı.
Yani laikliğin elden...
Gittiği filan yok. Dahası komünizme, Kürt problemine karşı, devlet, dini duyarlığı kullandı. ‘Büyük komünizm tehdidi’ diye bir şey olmadığını yıllar sonra fark ettik.
Türkiye’ye şeriat gelmez mi?
Şeriat isteyen de vardır. Fakat bu bir tehdit boyutunda değil. AKP’yi tek
renk gibi algılamak da hatadır. İçinde demokrat, liberal, solcu,
dindar... her tür insan var.
Taksim’e yürüyen sanatçıların çoğu arkadaşınız...
Evet. Üzücü olan da bu. Aynı sofrada buluşamaz olduk. Her ideolojik kesim çok katılaştı. Müthiş bir kutuplaşma var ve bu beni çok rahatsız ediyor.
Dostlarınızın darbe istemesi sizi üzüyor mu?
Alışkınım desem? Sadece bu kadar katılık beni etkiliyor. Sözleriniz duvara çarpıp geri geliyor. Birbirimize giriyoruz ama seviyoruz da. Çünkü çok eski arkadaşız.
Darbe isteyenler, Atatürk’ü de kullanıyorlar mı?
Herkes kullanıyor. Ben, ülkem için istediğim şeyi kendi adıma ifade etmeyi
tercih ederim. 70 yıl önce
vefat eden bir lideri her şey için aracı kılmam.
CHP’ye neden kızıyorsunuz?
Hiçbir projesi yok. 25 yıldır savaştayız, kaç tane şehit verdik, kaç tane Kürt çocuğu dağa çıktı öldü... Hálá anlamıyorlar. Siz CHP’nin bugüne kadar ‘Şu konuda şöyle bir çözüm öneriyoruz’ dediğini duydunuz mu? Ne biçim iş anlamıyorum. Bu, Atatürk’ün verdiği parayla memuriyet gibi bir şey. Şahane paraları var, iktidara gelmeseler de olur. Sosyal demokratlıkla da alakaları yok.
Başörtüsü yasağına neden karşısınız?
Bir yandan ‘Haydi kızlar okula’ öte yandan ‘Sen değil, sen başörtülüsün!’ Böyle bir saçmalık olabilir mi? İçki içen de,
domuz eti yiyen de,
ibadet eden de, düşüncesi dile getiren de bu ülkenin insanıdır. Özgür olmak için, önce özgürlükçü olmalıyız.
Ergenekon soruşturması size ne ifade ediyor?
Ergenekon soruşturmasıyla birlikte ilk defa bir şeffaflaşma imkanı doğdu.
Susurluk’ta bu fırsat kaçırılmıştı. Çeteleşmiş ve suça bulaşmış derin devletten ilk kez böyle kapsamlı bir şekilde
hesap soruluyor. (Röportajın tamamı
Star Gazetesi'nde)