Basının, önemli ve etkin bir denetim organı olma konumuyla,
demokrasinin temel unsurlarından biri olduğunu belirten Gül, demokrasinin ancak, herkesin bilgiye ulaşabildiği, düşüncesini açıklayabildiği bir ortamda olgunlaşabileceğini vurguladı.
Gül, özgür bir basının mevcudiyetinin ve basının her türlü yönlendirmeden ve baskıdan uzak bir şekilde görevini yerine getirmesinin, rejimin daha sağlıklı işlemesi, standartların yükselmesi ve kamuoyu duyarlılığının artması bakımından büyük önem taşıdığını ifade etti.
Yazılı ve görsel boyutunun yanı sıra,
sanal ortamda da ciddi bir ilerleme içinde olan Türk basınının, geçmişten bugüne
ülkenin gelişmesine değerli katkılarda bulunduğunu belirten Gül, basının ulaştığı seviyede en büyük payın, görevini, şartlar ne olursa olsun fedakarca yapan basın çalışanlarına ait olduğunu kaydetti.
Gazetecilerin çalışmalarının, Türkiye'nin şeffaf, demokratik ve hür bir ülke olarak dinamizmini sürdürmesine
hizmet ettiğini, basın çalışanlarının sorunlarının çözülmesi, haklarının iyileştirilmesi, hak ettikleri hayat şartlarına ve çalışma ortamlarına kavuşturulmasının basını daha da güçlü kılacağına işaret eden Gül, şöyle devam etti:
''Basın özgürlüğünün ve ifade hürriyetinin korunması ve geliştirilmesi, demokratik
toplum düzeninin en önemli gereklerinden biridir. Bu husus aynı zamanda, ülkemizin itibarının yükselmesiyle de doğrudan ilgilidir. Basının, yaşanan sorunları özgürce ele alabilmesi ve kamuoyunun dikkatine sunabilmesi, yapılan yanlışları azaltacaktır.
Basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti kapsamında yaşanan bazı aksaklıkların, dile getirilen sıkıntıların demokrasimiz geliştikçe ortadan kalkacağı kanaatindeyim. Ülke olarak temel hedefimizin, en ileri demokratik standartlara ulaşmak olduğunu bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum.
Basın özgürlüğünün korunması kadar önemli bir başka husus ise bu özgürlüğün istismar edilmemesi yanında, doğru haber verme, tarafsızlık, özel hayata saygı, toplumun ve bireylerin hakkını gözetme gibi ilkelerin üstün tutulmasıdır.
Türk basınının bu anlayışla daima sorumluluklarının bilinciyle hareket edeceğine, ülkemizin demokrasi, hukuk devleti ve
insan hakları konusunda en ileri standartlara ulaşması çabalarına katkılarını sürdüreceğine inanıyorum.
Değerli basın çalışanlarının Çalışan Gazeteciler Günü'nü
tebrik ediyor, görevlerini yaparken hayatlarını kaybeden basın çalışanlarını rahmetle anıyor, tüm basın çalışanlarına sevgi ve selamlarımı iletiyorum.''
BAŞBAKAN ERDOĞAN
Başbakanlık Basın Merkezi'nin açıklamasına göre, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla
mesaj yayımlayan Erdoğan, bir ülkede sadece
iktidar ve muhalefet partilerinin değil, medya kuruluşlarının da demokratik kültürün ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade etti.
Medya kuruluşlarının, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi için sorumluluk ve yükümlülük sahibi olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
''Zira medya, demokrasiyle vardır; demokrasi yoksa medyanın özgürlüğü de risk altında, tehdit altında demektir. Onun için medyanın demokrasi kültürümüze, kardeşliğimize, birliğimize zarar verecek yayınlardan kaçınması, aksine Cumhuriyetimizin daha ileri bir demokrasiyle taçlanması için katkı sağlamalıdır. Medya, demokrasinin tarafı olmalıdır; hukukun, insani değerlerin, hak ve özgürlüklerin tarafı olmalıdır.
Her geçen gün değişen, dönüşen, temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere her alanda büyük ilerlemeler kat eden günümüz Türkiye'sinde, medyamız da kendini yenilemeli, çağdaş bir yayıncılık anlayışını benimsemelidir.
Bu düşüncelerle basın çalışanlarının haklarını düzenleyen
yasanın yürürlüğe girişinin yıl dönümü olan Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutluyor, bütün basın mensuplarımıza başarılar diliyorum.''
SAĞLIK BAKANI AKDAĞ
Sağlık Bakanı Recep
Akdağ, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, 10 Ocak 1961 günü 212 Sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesinin ardından yaşanan olaylarla birlikte Türk basın hayatında önemli gelişmeler olduğunu ifade etti. Bu yasanın, gazetecilerin çalışma mevzuatına ilişkin getirdiği iyileştirmelerle gazetecilik mesleğinde yeni bir dönemin başlangıcı kabul edildiğini anlatan Akdağ, şunları kaydetti:
''Evrensel gazetecilik değerlerinden kopmadan, zor şartlarda görev yapan ve
modern Türkiye'nin oluşmasında çok büyük katkı sağlayan tüm gazetecilerimizin Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutluyorum.
Basın özgürlüğü,
Birleşmiş Milletler tarafından, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen bir haktır. Basın özgürlüğü, ülkeden ülkeye daha değişik şekillerde uygulanabiliyor. Özgür basın, demokratik sistemin korunması ve güçlendirilmesinde son derece önemli bir unsur olma özelliği taşıyor. İnsan haklarına dayalı, demokratik bir toplumsal ve siyasal düzen özlemimizin gerçekleşmesi yolunda
basın özgürlüğü önemli yapı taşlarından birini oluşturuyor.
Zaman zaman yaşanan olumsuzluklara rağmen çalışan hakları ve basın özgürlüğünde geldiğimiz nokta umut vericidir. Bu gelişmelerin çalışan gazetecilerimizin bütün sorunlarını çözebilecek duruma gelmesi ve mesleklerini güvenle daha özgürce icra edebilecekleri bir konuma kavuşmaları en samimi temennimdir.
Bu duygu ve düşüncelerle bu mesleğin en zor ve önemli kısmını icra eden muhabirlerimiz başta olmak üzere bütün gazetecilerimizin Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.''
TBMM BAŞKANI ŞAHİN, PMD'Yİ ZİYARET ETTİ
Cumhurbaşkanı Vekili ve
TBMM Başkanı Mehmet Ali
Şahin,
Parlamento Muhabirleri Derneğini (PMD) ziyaret ederek, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı. Bir ülkede demokrasinin gelişmesinde basının çok önemli rolü olduğunu ifade eden Şahin, ''Demokrasinin gelişmesi için vatandaşın ülkede ve dünyada olup bitenlerden doğru ve anında haberdar olması gerekir. Vatandaşa bu haberi taşıyacak olan basın yayın kuruluşlarıdır. Basın, demokrasilerde haklı olarak dördüncü güç olarak nitelendirilmiştir. Ama bu meslek ifa edilirken hiçbir zaman etik kurallar
ihmal edilmemeli, objektif ve tarafsızlıktan ödün verilmemeli'' dedi.
Gazetecilerin bir
takım haklarının genişletilmesi ve basın özgürlüğünün daha da genişlemesini istediğini anlatan Şahin, ''Ben camianın bu taleplerini saygıyla karşıladığımı, olumlu yaklaştığımı ifade etmek istiyorum'' diye konuştu.
Gazetecilerle sohbet eden Şahin, gazetecilerin sorunlarıyla ilgili soruları da yanıtladı. PMD Başkanı Göksel Bozkurt'un ''Gazetecilerin yıpranması yeni
düzenlemeyle kaldırıldı. Bu konuda sizin desteğinizi istiyoruz' demesine, ''Ben
destek veririm de şu anda oy hakkım yok biliyorsunuz'' dedi.
Bir gazetecinin ''Torba Yasa tasarısının görüşmeleri bitmedi, böyle bir şansınız hala var'' demesi üzerine Şahin, konuyla ilgili olarak milletvekillerinin
öneri vermesi gerektiğini hatırlattı. ''Ben destek vereyim de benim desteğim bu önerinin komisyondan Genel Kurula inmesini sağlayacak mı?'' diye soran Şahin'e gazeteciler, ''güçlü bir desteğin etkili olacağını'' söyledi.
Gazetecilerin 10
ocak çalışan Gazeteciler Gününde böyle bir talebi ifade etmekte haklı olduklarını anlatan Şahin, başka sektörde çalışanların da aynı beklenti içinde olduğunu vurguladı.
GİZLİLİK KURALINI İHLALDEN AÇILAN DAVA VE SORUŞTURMALAR
Bozkurt'un, gazetecilerin çalışma koşullarının AB standartlarına yükseltilmesi gerektiğini belirterek, ''TCK'da basın özgürlüğüyle ilgili sınırlayıcı bazı maddeler var. O konuda da taleplerimiz oldu. Desteğinizi bekliyoruz. Bu konuda 2 binden fazla
dava, 4 binden fazla
soruşturma var. Pek çok gazeteci cezaevinde ya da cezaevi kapısında'' demesi üzerine Şahin, konuyu bildiğini ifade etti.
Adalet Bakanı olduğu dönemde konunun gündeme sıkça geldiğini, ancak konunun tartışmalı olduğunu vurgulan Şahin, şunları kaydetti:
''Gizlilik kuralı ihlal edilsin mi edilmesin mi? Bu çok tartışmalı bir konu...
Hayır gizlilik kuralını basın mensupları ihlal edebilir diye düşünüyorsak, bunları TCK'dan kaldıralım. Bu konuyu yeniden ele almak, enine boyuna tartışmak gerekiyor ama bu konuda mümkün olduğu kadar da objektif olmak gerekiyor. Çünkü bir takım kişilerle ilgili isnat var, doğru da olmayabilir. Soruşturma sırasında bunun doğru olmadığı gerçeği de ortaya çıkabilir. Bu gerçek ortaya çıkmadan haber konusu yaparsanız, bu kişi veya kişiler kamuoyu önünde peşinen mahkum olmuş duruma düşerler. Vatandaşların hukukunu da korumak gerekir. Bazın özgürlüğünü korurken vatandaşların masumiyet karinesini korumaya da özen göstermek gerekir. Konu çok iyi tartışılmalı. Olaya tek taraflı değil, objektif bakmak lazım.''
Gizlilik kuralının ihlali nedeniyle çokça dava açılmış olması keyfiyetinin ilgili bakanlıkların da gündeminde bulunduğunu ifade eden Şahin, ''Sanıyorum konuyla ilgili bir değerlendirme yapılır. Belki yasal düzenleme ihtiyacıyla parlamento gündemine gelebilir'' dedi.
YÜKSEL, ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ'Nİ ZİYARET ETTİ
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ve
yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılanan
Ankara Valisi Alaaddin
Yüksel, basın çalışanlarının haklarının kullanılmasında 212 sayılı Kanunda yer alan iş ve çalışma güvenliği kriterlerinin esas alınması gerektiğini söyledi.
Yüksel, Ankara'nın çok yönlü gelişmesinde ve kalkınmasında önemli görevler üstlenen ve bir dünya şehri olmasına emekleriyle katkı koyan basın mensuplarının ''Çalışan Gazeteciler Günü''nü kutladı.
Ziyarette Ankara'yla ilgili projelerini anlatan Yüksel, Başkentin geleceğinde turizmin önemli bir rol üstleneceğine inandığını dile getirdi.
EXPO konusuna da değinerek bu konuda
İzmir ve Ankara'yı karşı karşıya getirmenin doğru olmadığını belirten Yüksel, ''Ciddi bir potansiyel. İyi hazırlanan kazansın'' dedi.
Esenboğa Havaalanı çevresindeki kötü kokulara neden olduğu ileri sürülen besi çiftliklerinin Türkiye'de ilk kez yapılacak ''
Organize Hayvancılık Bölgesi''ne taşınacağını anlatan Yüksel, sokaklarda yaşayan kimsesiz vatandaşlar için de hayata geçirdikleri projelerden söz etti.
Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek Vali
Alaaddin Yüksel'e teşekkür etti.
''10 OCAK 'SUSTURULMUŞ GAZETECİLER GÜNÜ' OLMASIN''
Parlamento Muhabirleri Derneği'nden yapılan yazılı açıklamada ise, 50 yıldır kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde basın emekçilerinin bugün de ''bayram yapamadığı, günü buruk geçirdiği'' ifade edildi.
''Yıpranma hakkımız elimizden alındı. Bu yetmiyormuş gibi işsizlik tehdidi ile karşı karşıyayız'' denilen açıklamada, şunları kaydedildi:
''Sendikal güvenceden yoksunuz, sosyal haklarımız yetersiz, AB standartları hala gazeteciler açısından hayalden öteye geçemiyor. Haberleşme özgürlüğümüz tehdit altında. Baskılar arttıkça bazı meslektaşlarımız zarar görüyor, bazıları işini kaybediyor. Gazeteciler en temel görevlerini yapamaz hale geliyor.
Bunların yanında ifade ve basın özgürlüğü sorunu yakıcılığını koruyor. Bazı yasalar 2011 Türkiye'sinde halen ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlıyor. Çok sayıda gazeteci ve medya kuruluşu hakkında
hapis veya
para cezası talebiyle açılan 2 binden fazla dava ile 4 bini aşkın soruşturma var. Cezaevlerinde bulunan 50'yi aşkın gazeteci de özgürlüklerinden yoksunlar.
Gazeteciler, bu zor koşullar altında kamusal görevini yerine getirmeye, toplumun 'gözü, kulağı, sesi' olmaya çalışıyor; halkın bilgi edinme hakkı için mücadele veriyor. Unutulmamalıdır ki gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp, sansürlendiği toplumlarda, demokrasiden söz edilemez. Gazetecilerin susturulduğu toplumlarda 'sokaktaki insan kör ve sağır' demektir. PMD, 10 Ocak'ın 'Susturulmuş ve Yasaklanmış Gazeteciler Günü' olmaması temennisiyle sorumluları uyarmayı bir görev biliyor.''