Türkiye'de gençlerin katıldığı şiddet içerikli olayların giderek artması üzerine Uluslararası Politik ve Stratejik
Araştırmalar Merkezi liseli öğrenciler arasında bir anket çalışması yaptı.
Küçük kavgalardan başlayan, çete üyeliğine dayanan şiddet olayları artık cinayetle son bulmaya başladı. Bunun üzerine Uluslararası Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi 2006 yılı Haziran ayında 17 ilde 1850 lise öğrencisiyle bir anket çalışması yaptı.
Lise I, II, III öğrencilerine uygulanan anket
İstanbul,
Erzurum,
İzmir,
Ankara,
Trabzon,
Kayseri,
Manisa,
Rize,
Samsun,
Giresun,
Kütahya,
Artvin,
Zonguldak,
Tokat,
İzmit,
Hakkari,
Gaziantep olmak üzere 17 şehir merkezinde yapıldı.
Gençlere 38 sorunun yöneltildiği "Gençler
Hayatı Nasıl Algılıyor" konulu anketin sonuçlarında öğrencilerin yüzde 66'sı
alkol kullanırken, yüzde 65'i ise şiddet kullanıyor. Liseli gençler arasında sigara içenlerin oranı yüzde 72 iken, uyuşturucu kullananlar yüzde 26, okuldan kaçanlar yüzde 71, evden kaçanlar ise yüzde 51.
'
Okulda herhangi bir çetenin içinde misiniz' yönündeki soruya öğrencilerin yüzde 60'ı hayır derken, yüzde 26'sı
evet cevabını verdi. Ne sıklıkla internete giriyorsunuz yönündeki soruya liseli gençlerin yüzde 44'ü her gün, haftada birkaç kez yüzde 34, arada sırada yüzde 10,2, hiç gitmem diyenlerin oranı ise yüzde 10,3 oldu.
Gençlerin yüzde 43'ü internette sohbet odalarını, yüzde 23'ü porno sitelerini, yüzde 15'i oyun sitelerini, yüzde 9'u google
arama motorunu, yüzde 8'i ise
ödev sitelerini ziyaret ediyor.
Anket sonuçlarına göre lise gençlerin yüzde 74'ü
ailede şiddet gördüğünü ifade ediyor. Yine yüzde 65'i şiddeti başkalarına uygulamış. Kime uyguladıkları sorulduğunda ise yüzde 31'i kendisini kızdıranlara ve yüzde 25'i kızlara şiddet uyguladığını belirtiyor.
Anketi sosyal bir sorumluluk olarak algıladıkları için yaptıklarını dile getiren Uluslararası Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Faruk Can, ortaya çıkan sonuçların kendilerini dahi şok ettiğini belirtiyor. Çıkan sonuçlara inanamadıkları için anketin sonuçlarını 2 defa değerlendirdiklerini anlatan Can, bu tablodan herkesin sorumlu olduğuna dikkat çekiyor.
Aile, okul, medya kısaca sosyal sorumluluğu olan herkese sorumluluklar düştüğünü kaydeden Can, "
Çocuk evde anne
baba, abisinden; okulda öğretmeninden şiddet görüyor.
Medyada şiddet içerikli diziler izliyor. Dinlediği müzikler şiddet içerikli.
İnternette şiddet içerikli oyunlar ile porno sitelerine giriyor. Sonra bu çocuk ilk şiddeti çevresine uygulamaya başlıyor.
Anne baba olunca da şiddet devam ediyor. Kısacası bir kısır döngü içerisindeyiz.
Sınav kaygısı, gelecek kaygısı, ailede, okulda şiddet sebebi ile gençler kendilerini anlayacak kişileri bulmakta zorlanmaktadır. Bu olumsuz tablodan herkes sorumludur." diyor.
Okullarda ve sokaktaki şiddetin toplumu tehdit edecek boyutlara geldiğini dile getiren Can, okullarda yaşanan ve basına yansıyan şiddet olayları eğitim kurumlarını ve çocuklarını eğitim için okullara yollayan aileleri zor duruma düşürdüğüne dikkat çekiyor.
Can,
kapkaç olaylarının artması, bu olayların çoğunlukla gençler tarafından yapılmasının gençlerin zor durumda olduğunu gösterdiğini kaydediyor.
Gaffar Okkan Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Mahmut Çakır ise bu olumsuz tablonun düzeltilmesinde anne ve babanın yanında eğitimcilere de büyük sorumluluklar düştüğünü söylüyor.
Yetiştirilecek olan polislerin yerine göre gençliği rehabilite edebilecek bilgi ve beceriyi kazandırma sorumluluğunun hasıl oldugunu vurgulayan Çakır, bunu sağlayacakların eğitimciler olduğunu vurguluyor.
Polislerin okullardaki kötü tabloyu önleyebilmesi için en başta onlarda bu özelliklerin bulunmaması gerektiğine dikkat çeken Çakır, "Polisler gençlerin kalbine hitap edecek, ruhunu okşayacak bir iki cümlesi olmalı. Onlara şefkatle yaklaşmalı. İnsanlık duygularıyla hitap etmeli. Her yerde polisin olması mümkün değil. Arkanızı döndüğünüzde o yine aynı kötü alışkanlıkları sürdürür. Gençler ikna edilerek kötü alışkanlıklardan alıkoyulmalı." diye konuşuyor.
Anket sonuçlarına göre uzmanlar şu çözüm önerilerini sunuyor:
- Aile eğitim programları başlatılmalı.
- Eğitim kurumları gençlerin duygusal, sosyal gelişmelerine ağırlık vermeli.
- Devlet tarafından ailelere gerekirse "aile danışmanlığı alabilecekleri imkanlar sunulmalı.
- Eğitim programlarına "aile psikolojisi" dersleri konulmalı ve sağlıklı ailenin nasıl olabileceği gençlere anlatılmalı.
- Eğitim kurumlarında hiçbir şekilde şiddet, problem çözme aracı olmamalı.
- Ergenlik çağındaki gençlerle nasıl
iletişim kuracakları ve sevgilerini nasıl ifade edebilecekleri yönünde aileler ve öğretmenlere eğitim programları hazırlanmalı.
- İnternet konusunda aileler ve gençler bilinçlendirilmeli.
-
Televizyon programları çocukların yararına olacak şekilde izlettirilmeli. Çocuklar anneleri ile beraber sabah kuşağındaki acıklı, şiddet yüklü programları izlememeleri konusunda aileler bilinçlendirilmeli.