Bakan Davutoğlu, törende, Asselborn'u ya da diğer Lüksemburglu yetkilileri her görüşünde elçiliğin ne zaman açılacağını sorduğunu belirterek, bu nedenle bugünün kendileri için çok anlamlı olduğunu söyledi. Davutoğlu, Ankara'nın yabancı diplomatlar için mesleki açıdan hem çok keyifli hem de çok zorlu bir merkez olduğunu dile getirerek, Lüksemburg'un Ankara Büyükelçisi'nin de çok çalışacağından emin olduğunu bildirdi. Davutoğlu, Lüksemburg'u komşu olarak gördüklerini ifade ederek, Lüksemburg kadar istekli bir şekilde çok az ülkenin Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini belirtti. Coğrafik açıdan Avrupa'nın merkezinde yer alan Lüksemburg'dan başka hiçbir ülkenin Avrupa'yı bu kadar iyi yansıtamayacağına dikkat içeken Davutoğlu, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin krize rağmen çok iyi gittiğini, büyük bir potansiyel bulunduğunu vurguladı. Bakan Davutoğlu, görüşmelerde avro bölgesinin geleceğini ele aldıklarını belirterek, Avrupa'nın tarihi bir dönüm noktasında olduğunu, şu anda Türkiye'nin batısının ekonomik kriz, doğusunun ise siyasi krizle boğuştuğunu söyledi. Bütün bu kriz süreçlerini yakından takip ettiklerine değinen Davutoğlu, halkların demokratik ve meşru taleplerini haklı gördüklerini, Avrupa'nın içinde bulunduğu ekonomik kriz konusunda da Türkiye ile AB'nin daha çok istişare yapması gerektiğini bildirdi. Lüksemburg'un en baştan beri Türkiye'nin AB sürecini desteklediğini anımsatan Davutoğlu, elçiliğin açılması ile daha çok istişare yapılmasına imkan olacağını, kendisinin de yakın zamanda Lüksemburg'u ziyaret etmek istediğini kaydetti. -Lüksemburglu Bakan Asselborn- Jean Asselborn da Ankara'da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Lüksemburg'un şimdiye kadar sadece 35 büyükelçiliği bulunduğu için yeni bir tanesini açma kararının kolay olmadığını belirtti. Yeni elçiliği gerek ekonomik gerekse siyasi nedenlerle Türkiye'de açma kararını verdiklerini belirten bakan, Lüksemburg'un, AB için bir kazanç olacağını düşündüğü Türkiye'nin AB üyeliği sürecini her zaman desteklediğini hatırlattı. Türkiye'nin sadece yeni parlayan bir pazar değil aynı zamanda önemli bir siyasi aktör olduğunu vurgulayan Asselborn, Türkiye ile AB'nin daha yakın olması gerektiğini, reformların Türk halkının yararına olacağını bildirdi. Konuk bakan, tam üye olarak Avrupa'nın parçası olmanın Türkiye'nin de çıkarına olduğunu belirterek, Türkiye'nin AB sürecinde önemli bir yer edinen Lüksemburg zirvesine ilişkin anılarını anlattı. Asselborn, Türkiye ile Lüksemburg'un da ikili ilişkilerini geliştirmek için daha çok şey yapabileceğini ifade ederek, Lüksemburg şirketlerinin Türkiye gibi büyüyen bir pazardan yararlanmak istediğini bildirdi. Avrupa'daki ekonomik durumun düzelmesinin Türkiye'nin de yararına olacağını belirten Asselborn, ''Milenyum Hedefleri''ne ulaşılmasının da en önemli bağışçılar olan Avrupa ülkelerinin düze çıkması ile sağlanabileceğini ifade etti. Konuşmasında ''Arap Baharı''yla ilgili gelişmelere de değinen konuk bakan, ''Arap Baharı''nın bölgedeki ülkeleri çok iyi tanıyan Türkiye için bir fırsat olabileceğini, Türkiye ile AB'nin bölgeye istikrar gelmesi açısından ortak çıkarları bulunduğunu söyledi. Türk dış politikasının bölgedeki gelişmelere katkısının çok önemli olduğuna işaret eden Asselborn, Davutoğlu'nu bu konuda gösterdiği liderlikten dolayı kutladı. Konuk bakan, bu çerçevede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yıl başındaki İran ziyaretindeki açıklamaları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır'da laiklik vurgusu yapması ve üçüncü olarak Türkiye tarafından Suriye'ye vatandaşlarına karşı şiddet uygulamaması çağrısında bulunulmasını önemli gelişmeler olarak sıraladı. ''Türkiye bölgede anahtar konumda bir ülkedir. AB eğer küresel bir aktör olmak istiyorsa Türkiye'ye ihtiyacı var'' diyen Asselborn, Türkiye ile İspanya'nın eşbaşkanlıklarını yaptığı Medeniyetler İttifakı'nın önemine de dikkat çekti.