MEB taslağıyla ilgili çok çarpıcı gerçek!

Dershaneciler tarafından tepkiyle karşılanan kapatma taslağının, Anayasa’nın yanı sıra mevzuata da aykırı olduğu ortaya çıktı.

MEB taslağıyla ilgili çok çarpıcı gerçek!


Taslak hazırlanırken, Bakanlar Kurulu yönetmeliğinin emrettiği Düzenleyici Etki Analizi yapılmadığı belirlendi. 

Başbakan Tayyip Erdoğan imzası ile 4 Mart 2007’de yayımlanan ve hâlâ yürürlükte olan genelgeye göre etkisi 10 milyon lirayı geçen yasalar için ‘Düzenleyici Etki Analizi’ yapılması gerekiyor. Analizde doğrudan ve dolaylı çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerin ortaya konulması isteniyor. Kapatılmak istenen dershanelerle ilgili ise böyle bir analiz yapılmamış.

 Başbakan Tayyip Erdoğan imzası ile 4 Mart 2007’de yayımlanan ve hâlâ yürürlükte olan genelgeye göre etkisi 10 milyon lirayı geçen yasalar için ‘Düzenleyici Etki Analizi’ yapılması gerekiyor. Analizde doğrudan ve dolaylı çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerin ortaya konulması isteniyor. Kapatılmak istenen dershanelerle ilgili ise böyle bir analiz yapılmamış.

Dershane bahsinde “neredesin hukuk devleti!” dedirtecek kadar vahim boşluklar var. Anayasa’nın 5., 47. ve 48. maddeleri ile teminat altında alınan teşebbüs ve sözleşme hürriyetlerine aykırı bir işlemin Yüksek Mahkeme’den döneceği, Ergun Özbudun gibi Anayasa profesörleri tarafından zikrediliyor. Zaman Yazarı Turhan Bozkurt'un haberine göreMilli Eğitim Bakanlığı’nın dershane, etüt merkezi ve okuma salonlarını kapatmak üzere hazırladığı kanun taslağı Anayasa ile bağdaşmadığı gibi 17 Şubat 2006 tarihli Mevzuatı Hazırlama Usul Esasları Hakkındaki Bakanlar Kurulu Yönetmeliği’nin 24. maddesine de aykırı. Buna göre etkisi 10 milyon TL’yi geçen kanun tasarılarında ekonomik-sosyal etkiler çerçevesinde fayda ve maliyet analizini içeren bir Düzenleyici Etki Analizi (DEA) yapılması gerekiyor. Bu analizin nasıl yapılacağına dair genelge Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile 4 Mart 2007’de yayınlandı ve hâlâ yürürlükte.

Düzenleyici Etki Analizi konulu genelgenin girişinde Avrupa Birliği Lizbon Stratejisi’ne atıf yapıldıktan sonra DEA’nın nasıl hazırlanacağına açıklık getiriliyor ve ekte Düzenleyici Etki Analizi Rehberi şu cümlelerle takdim ediliyor: “Mer’i ve taslak düzenlemelerin olumlu ve olumsuz etkilerini sistematik bir şekilde incelemeyi hedefleyen DEA, birçok metottan oluşmaktadır. Hâlihazırda, DEA’yı uygulayan ülke tecrübeleri, iyi yapılandırılan ve uygulanan bir DEA sisteminin, yönetişimin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasına yardımcı olduğu gibi, geniş çerçevede, ekonomik performansın desteklenmesi ve rekabetin geliştirilmesine de katkı sağladığı görülmektedir.” Başbakanlık genelgesinde ne güzel ifade edilmiş. AB’ye uyum mucibince düzenlemelerin olumlu-olumsuz etkileri sistematik biçimde incelenecek.

Peki, etki analizinde nelere yer verilmesi gerekiyor? DEA Rehberi’nden aynen aktarıyorum:

Analizi yapanlar kendilerini yalnızca ekonomik alanla sınırlandırmayıp, aynı zamanda sosyal ve çevresel etkileri de değerlendirmelidir.

Doğrudan ve dolaylı çevresel, sosyal ve ekonomik etkiler analiz edilmelidir.

Etkiler, mümkün ise rakamsal ve parasal olarak da analiz edilmelidir.

Politika seçiminde, düzenlemelere uyumda karşılaşılabilecek engeller dahil, riskler ve belirsizlikler de göz önüne alınmalıdır.

Çözüm önerisinin, belirli bir sosyal grup, ekonomik sektörler, büyüklüklerine göre sektörler ve idari birimler üzerinde doğuracağı etkinin yanında, bütün toplum üzerindeki etkisinin de ölçülmesi gereklidir.

Fayda ve maliyetlerin, toplumun belirli bir kesimine olan etkisini göstermek için bunlar bir araya toplanmalı ve toplum için ne anlama geldiği gösterilmelidir.

Fayda ve maliyetler, doğrudan ve dolaylı olarak ve zaman bakımından da bir defalık ve devamlı şeklinde ayrıştırılmalıdır. Ayrıca, gelecekte karşılaşılacak etkilerin bugünkü değerleri belirlenmeli ve bu değerler göz önüne alınmalıdır. Fayda ve maliyetlerin zaman olarak ölçümü önemlidir. Eğer mümkünse etkiler yıllık olarak ölçülmelidir.

Ekonomik etkiler başlığı altında ise şu hususlara dikkat edilmesi isteniyor:

Düzenlemelerin ekonomik etkileri aşağıdaki başlıklar altında değerlendirilmelidir.

Kamu yönetimine olan etkiler: Bütçeye, destekleyici yatırımlara ve uygulama maliyetlerine olan etkilerdir.

İş dünyasına olan etkiler: Bilgi verme ve ödeme yapma zorunluluğu, zorunluluğun bildirilmesi, bir konuda kayıt olma ve kurma zorunluluğu, artan girdi fiyatları, üretim, ulaşım ve pazarlamada yaşanan değişim, arz kaynakları, yeni üretimlerin pazara uygulanması, ürün ve hizmetlerin kısıtlı olarak alınması ve artan riskler üzerine olan etkilerdir.

Tüketiciler üzerine olan etkiler: Ürün, hizmet ve paranın maliyeti, mal ve hizmetlerden elde edilen fayda, yeni ürünün pazara uyarlanması, talep, toplum için diğer maliyetler, ekonomik büyüme üzerine olan etkilerdir.

KOBİ’ler üzerine olan etkiler: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)’lerin gelişimi, istihdam kapasiteleri ve benzeri konular üzerine olan etkilerdir.

Rekabet üzerine olan etki: Firmaların pozisyonlarını güçlendirici veya baskın bir duruma getirip getirmediği, firmaların sayısını azaltıcı veya artırıcı etki yapıp yapmadığı, rekabetin sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı, rekabet düzeyinin güçlendirilip güçlendirilmediği değerlendirilmelidir. Bu süreç rekabet otoritesi ile birlikte yürütülmelidir.

Sosyal etkilerin de çıkarılması isteniyor. “Öncelikle danışma sürecine katılacak kişi ve kuruluşlar tespit edilmeli, ancak danışma bunlarla sınırlı tutulmayıp, ilgili sivil toplum ve kamu kuruluşları da bu sürece katılmalıdır.” diyor.

Liste uzayıp gidiyor. DEA genelgesini okurken “Çizilen çerçeveye riayet edilseydi dershane tartışmaları yaşanmazdı. Kocaman bir sektör oldu-bitti ile karşı karşıya gelmezdi.” demekten alamadım kendimi. Dershane sahipleri, öğretmenler ve özel okullar kaç gündür feryat ediyor: İlk düğme yanlış iliklenirse Türkiye nesiller boyu bedel öder.

Sözün özü: Milli Eğitim Bakanlığı, dershaneleri kapatmak üzere kaleme aldığı kanun taslağı için yönetmelik ve genelgeler muvacehesinde Etki Analizi hazırladı mı? Bizim bildiğimiz böyle bir analiz ortada yok. İkna odalarında dershanecilere taslağı dayatmak isteyen bakanlık bürokratları, Başbakanlık genelgesini hiçe mi sayıyor? Altında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın imzası olan genelgeye aykırı kanun mu çıkarılacak? Etki analizi rehberinde ‘ilgililerle bilgi alışverişinde bulunma, düzenleyici etkinin ölçülmesi için temel oluşturmaktadır’ deniyor. Tartışmalar gösterdi ki MEB bilgi alışverişine tenezzül dahi etmedi, etmiyor.
<< Önceki Haber MEB taslağıyla ilgili çok çarpıcı gerçek! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER