Şiddet olaylarında Bahçeli ve
Baykal'ın sorumluluğu bulunduğunu ifade eden İpekçi,
PKK'nın
silah bırakmasını
derin devlet ve
Ergenekon örgütünün engellediği görüşünü dile getirdi.
Türkiye Barış Meclisi Üyesi
sanatçı, akademisyen ve
sivil toplum kuruluşu üyeleri
basın toplantısı düzenleyerek DTP'nin kapatılması ve sonrasında yaşananları değerlendirdi. Toplantıdan konuşan gazeteci-yazar Leyla İpekçi, DTP'nin kapatılma kararının açıklanmasının ardından
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'ın çok sayıda demeç verdiğini hatırlattı. Kılıç'ın
kapatma kararı ile ilgili sıraladığı gerekçelerin kendisine de yetmediğini öne süren İpekçi, "Bunun verdikleri karar karşısındaki çekinceleri bir
siyasetçi gibi defalarca kendisinin izah etme ihtiyacı duymasıyla bağlantılandırıyorum. Türkiye'de
evet parti kapatmalar bu kadar gelenekselleştikten sonra hukuka uydurulabilir, partilerin kapatılma kararı çok istenirse. O zaman bizim hukuk kurallarını ve hukukun evrenselliğini yeniden düşünmemiz gerekiyor. Dolayısıyla her hukuka uygun oldurulabilecek bir kararın vicdani olup olamayacağını tartışmamız gerekirdi. Kendisi vicdanım rahat derken kendisini bir kere daha düşünmeye davet etmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Demokratik Açılım Süreci'nde yaşanan gerginliklerde MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin
ülkücüleri sokağa indirmediği için her kesimini takdirini topladığını aktaran İpekçi, MHP Lideri Bahçeli ve beraberinde Baykal'ın görünmez şiddet uyguladığını söyledi. İpekçi, "Kendisi aynı şeklide Baykal ile birlikte
zihin altlarımızı
esir alacak çok daha büyük bir provokasyon yapıyorlar. Belki bunun bir yansımasını o anda görmüyoruz mecliste konuşurken fakat asıl provokasyon budur. Bu bizim zihin altımızı esir alıyor. Geçen gün Baykal hatta "Reşadiye'de bitmiştir
açılım" diyebildi. Biz sürekli böyle şeyler duya duya 'en yakın arkadaşımızdan
Kürtler zaten kolektif haklar için uğraşıyorlar' şeklinde laflar ve yaklaşımlarla zaten hiç olmasın açılım daha iyi şeklinde zihinlerimiz sürekli doluyor. Bu son derece kibar imalar dahi sürece hiç
destek olmadığı gibi fazlasıyla insanların ellerine satır,
bıçak,
balta alarak sokağa çıkmalarında görünmeyen bir yoldan etkili oldu diye düşünüyorum. Buna çok çok karşı çıkmamız gerekiyor. Evet Bahçeli kendi kesimini belki sokağa indirmedi ama bu tür söylemlerle milleti sokağa indirme gibi bir rol üstlenmiş durumda. Bunu çok tehlikeli buluyorum. " şeklinde konuştu.
"ERGENEKON PKK'YI BİTİRMİYOR"
DTP'li Ahmet Türk'ün son dönemde yaptığı çok sayıda açıklamada ne kadar zor durumda olduğunu anlatmaya çalıştığını aktaran İpekçi, "Biz aslında el birliği ile onu çok zor durumda bıraktık. Bir yandan bir muhatap alınma sorunu vardı. Bir yandan PKK'da kendisinin daha fazla muhatap alınması noktasında bastırıyordu. Bu ne kadar yapıldı yapılmadı bunu bilmiyoruz.
Hükümet devlet adına bazı pazarlıkları yürüttü ve
Kuzey Irak liderleriyle görüştü. DTP aslında burada bu siyasi sürecin içinde dışlandı. Bunun mesajını sürekli verdi. Aynı şekilde imarlı ve kandile karşı eli giderek zayıfladı. Şimdi bu süreç içinde bir de DTP'yi kapattığınız
vakit o zaman siyasetin tek muhatabı PKK kalmak zorunda. Aslında biz o siyasetin sadece şiddet olduğunu biliyoruz." diye konuştu.
Devletin içindeki derin yapılanma ve Ergenekon'un savaşı bitirmediğini ileri süren İpekçi, "Eğer elinizde silah varsa eh türlü barış pazarlığında bir lükstür elinizde. Bu giderek birileri devletin içindeki derin yapılanma ve Ergenekon zaten bu savaşı bitirmek istemediği sürece bunu her türlü yöntemlerle en kanlı şekilde bunun bitmemesi için uğraştığı sürece PKK'lılarda yeniden dağa çıkmak için bir çok insanın olduğu söyleniyor. Silahtan başka güveneceğiniz hiçbir şeyiniz yoksa özgüveniniz kalmayacak hale geliyor. Tek güvendiğiniz şey silah haline geliyor. Bu şekilde yeni bir siyaset dili oluşturulamayacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
(CİHAN)