MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli,
Aleviliğin, diğer
inanç alanlarında olduğu gibi siyasi istismar ve
rant aracı olmaktan çıkartılması gerektiğini belirterek, ''MHP, Alevi kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için, bu konuda 'karşılıklı anlama ve anlaşılma' süreci başlatılmasına katkıda bulunmaya samimiyetle hazırdır'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli,
İstiklal Savaşı'nın son gazisi Mustafa Şekip Birgöl'ün toprağa verilişinin bütün yurtta hüzünle karşılandığını söyledi. Bahçeli, bu
vefatın, tarihi gerçeklerin artık unutulmaya yüz tuttuğu, duyarlılıkların giderek azaldığı bir dönemde bütün millette
ümit verici bir vefa duygusunun uyanmasına ve kutlu bir dönemin hatırlanmasına vesile olduğunu dile getirdi.
Bahçeli,
Avrupa Parlamentosu
çatısı altında ve
TBMM üyelerinin de nezaret ettiği bir ortamda,
Türkiye'ye yönelik ifade edilen ''alçaklıkların'', bu elim kaybın önemini ve değerini bir kat daha artırdığını belirterek, şunları söyledi:
''Ülkemizde 1930'da meydana gelmiş bir isyanın bastırılmasını 'soykırım', Cumhuriyetimizin kurucusu aziz Atatürk'ün ise 'savaş suçlusu' ilan edildiği; Anayasa'da güvence altına alınan Cumhuriyetimizin temel değerlerinin, bunu koruması gerekenlerce tartışılmaya açıldığı
ihanet ve rezaletler kamuoyunun gözü önünde cereyan etmiştir. Son gazimizin ve bütün
silah arkadaşlarının şanlı mücadeleleri beyhude, şehitlerimizin vatan uğruna verdiği canlar asla ve alsa boşuna değildir. Türkiye
sokakta bulunmamış,
harita üzerinde kurulmamıştır. Türk milleti tesadüfen bir araya gelmemiş,
bağımsızlık hediye olarak alınmamıştır. Bu topraklara boşuna 'vatan' denmemiş, sınırlar icazetle çizilmemiştir. Bu itibarla, yaşanan sürece ve yaklaşan tehlikelere vatandaşlarımın dikkatini çekiyorum. Yüreğinde
bayrak sevgisi olan herkesi 'vatan' ortak paydasında buluşmaya çağırıyorum.
Millet varlığına karşı husumete yeltenenleri de
tahrikleri bırakarak, girdikleri ihanet yolculuğundan vaz geçmeleri konusunda uyarıyorum.''
-KKTC'NİN 25 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ-
MHP Lideri Bahçeli, 15 Kasım'da
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 25. yıldönümü kutlandığını hatırlatarak, Kıbrıs Türk'lerinin haksızlığa, zulme ve baskıya baş kaldırışının sembolü olarak çeyrek asırdır tarih sahnesinde var olan KKTC'nin, bugün karanlık bir sürece mahkum edildiğini söyledi.
Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunması için başlatılan sürecin, AB'yi arkasına alan Kıbrıs Rum'larının nihai emelleri ve hedefleri doğrultusunda geliştiğini ifade eden Bahçeli, ''Kıbrıs'ta başlatılan müzakere süreci; AB'nin gölgesinde ve yönlendirmesinde, Türkiye için hayati önem taşıyan iki devletli, iki milletli ve iki bölgeli
ortaklık yapılanmasına dayalı çözümü fiiliyatta anlamsız hale getirecek, bu ilkelerin içini boşaltacak ve Türkiye'nin 1960 Kurucu Antlaşmalarından kaynaklanan garantörlüğünün sulandırılması sonucunu doğuracak bir zeminde yürütülmektedir'' dedi.
Bahçeli, böyle bir temelde sürdürülen müzakere sonucunun, Kıbrıs Türk'leri için bir çıkmaz sokak olacağını söyledi. ''Sanal AB sürecinin görünürde sürmesini temin etmek için Kıbrıs Türk'lerini gözden çıkarmaya hazır olduğu anlaşılan AKP
Hükümetinin, bu teslimiyet politikalarının sürmesi halinde milli davamız olan Kıbrıs'ın Rum'lara teslimi kaçınılmaz olacaktır'' diyen Bahçeli, AK Parti Hükümetinin, Türk milletinin hiç bir şart altında kabul etmeyeceği böyle bir noktaya gelinmesinin doğuracağı sonuçları bir an önce idrak etmesi ve bu yanlış yoldan dönmesi gerektiğini vurguladı.
-YA SEV YA TERK ET POLEMİĞİ...
Devlet Bahçeli, ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakkari'ye
Polis kordonu altında gittiğini ve kamuoyunda ''Ya sev ya terk et'' olarak yorumlanan açıklamayı yaptığını hatırlattı. ''Onun ne söyleyeceği, kimi ülkemizden kovmak istediği bizim konumuz değildir. Düşüncelerini dilediği üslupta söylemekte serbesttir'' diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
''MHP, parti programında da yer aldığı gibi, yeni bir dünya düzeninin şekillendiği 21.yüzyılda, elbette ki önce Türk Milleti'nin ve sonra bütün insanlığın barış ve mutluluk içinde yaşayacağı bir dünyayı arzulamaktadır. Partimiz; Türk Milleti'nin barış, huzur ve kardeşlik içinde yeni atılım ve hedeflere hazırlanmasında, milliyetçilik ve demokrasiyi, siyasi ve kültürel çerçevenin iki anahtar kavramı olarak kabul etmekte; bir toplumun
dayanışma, ilerleme, çağın değerlerini yakalama gibi hedeflerini pekiştirecek en önemli unsurun milliyetçilik olduğuna inanmaktadır. Bu milliyetçilik anlayışı;
ırkçılık ve ayrımcılığa şiddetle karşı olup bin yıllık kültürel ve toplumsal birlik ve beraberliği; gelecekte huzur ve
refah içinde ve bîr arada yaşamanın da ön şartı gören bir şuurun ifadesidir.''
-''BİR ARADA YAŞAYABİLECEK TEMEL DEĞERLER-
Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun, ayrılma ve farklılaşma üzerine değil,
birleşme ve kucaklaşma ülküsü etrafında şekillendiğini vurguladı. Dönemin kadrolarınca, milli devlet, milli kimlik, milli dil ve millet varlığı üzerinde
ittifak edilerek yeni devletin dayanaklarının oluşturulduğunu ifade eden Bahçeli, ''Bilinmelidir ki biz, bundan asırlar önce, 'Kardinal külahını
Osmanlı sarığına
tercih ederek' milletimizin sinesinde kurtuluş umudu arayan mazlum toplumları, büyük Türk milletinin himayesine sevk eden beşeri çekiciliğin ve buluşmanın peşindeyiz. Bu nedenle, sevmeyenin terk etmesi yerine, öncelikle bizi ona sevdirecek, beraberliğimizi saydıracak bir yaklaşımın hakim kılınması bizim
siyaset anlayışımızın vazgeçilmezlerindendir'' diye konuştu.
Yerel ve yöresel farklılıkların, Türk kültürünün zenginliği içinde görüldüğü bu anlayış üzerinde sağlanacak genel bir uzlaşmanın, toplumsal barış ve huzur için önemli katkı sağlayacağını anlatan Bahçeli, ''Başı derde düşen, öz yurdunda barınamayan, zulme uğrayan, saldırılara maruz kalan milyonlarca soydaşlarımızın ve akrabalarımızın yüzyıllardır en emin sığınağı ve kucaklaşma için seçtikleri en güvenilir adres,
Anadolu coğrafyası ve milletimizin bağrı olmuştur'' dedi.
-''MHP AYRIMCI DEĞİLDİR''-
Bahçeli, MHP'nin ayrımcı, uzaklaştırıcı ve dışlayıcı olmasının düşünülemeyeceğini ifade ederek, şu görüşleri savundu:
''Bu tarihi derinlikten ve hasletlerden habersiz olan Başbakan Erdoğan'a bu vesile ile de hatırlatmak istiyorum; gelecek ay yıldızlı bayrağın altındadır. Türkiye'nin birliği, refahı ve geleceğinin teminatı, al bayrak altında birleşmekten geçmektedir. Bu milletin şerefi ve haysiyeti, kardeşlik ve kahramanlık üzerine inşa edilmiş milli birliğidir, milli birliğimiz yara alır, kardeşlik ruhumuz sarsılırsa, bunun geriye dönüşü mümkün değildir. Türk milleti yapay ayrımlara, sinsi çabalara fırsat vermeyerek, beraberliğini sonsuza kadar mutlaka sürdürecektir. Gün, saflarımızı sıklaştırma günüdür. Gün, kucaklaşma günüdür. Kucaklaşmanın adresi büyük Türk milletidir.''
-ALEVİLERİN SORUNLARI-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin inanç ve mezhep temelinde çok tehlikeli bir ayrışma ve cepheleşme sürecine çekilmek istendiğini bildirdi. Toplumsal huzursuzluk ve gerginlik alanlarının her geçen gün derinleştiğini dile getiren Bahçeli, ''Bu alanlardaki temel sorunların, Türkiye'nin milli birliği ve bütünlüğü içinde makul çözümlere kavuşturulamaması, bu yöndeki tahrik ve istismarların hayat bulacağı müsait bir ortam yaratmaktadır'' dedi.
Sorunların çözüm yolları ve imkanların aranacağı tek adresin, milli iradenin tecelli ettiği yegane makam olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu belirten Bahçeli, ''Türkiye'nin sorunları ortak aklın ve sağduyunun rehberliğinde bu kutsal çatı altında çözülmelidir. Ortak amacımızı kronik gerginlik kaynağı haline gelen toplumsal huzursuzluk konularının, toplumumuzu kucaklayan bir sağduyu ve hoşgörü ortamı yaratılması yoluyla gündemden çıkarmak olmalıdır. Bunun için siyasi partilerin asgari müştereklerde buluşmaları zaruridir'' değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, Türk milletini meydana getiren muhteşem beşeri varlığın bir bölümünün, Alevi
İslam inancını benimsediği ve bu kardeşlerinin inanç ve kültür temelli bazı sorunları, sıkıntıları ve beklentilerinin bulunduğunu söyledi.
Bu durumun görmezden gelinemeyeceğini ve bu sorunların milli bütünlük, toplumsal hoşgörü ve dayanışma ruhuyla ele alınıp, çözüm yolları üzerinde iyi niyetle ortak çaba gösterilmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yaşayış, hayata bakış, insanlar arası ilişkiler, milli kültüre katkı ve vatana bağlılıkları itibariyle biz olan ve bizden olan Alevi kardeşlerimizin sorunlarının kaynaklan ve çözümleri, konuşulması ve tartışılması en zor ve karmaşık konulardan birisi olmuştur. Bu konularda, bugüne kadar, müşterek bir anlayış zemini oluşturulabilmesine
hizmet edecek sağlıklı ve gerçekçi bir
tartışma ortamı maalesef yaratılamamıştır. Bunları güçleştiren ve engelleyen karşılıklı etki ve unsurların başlıcaları şunlardır:
Tarihi süreç içinde bugüne taşınan önyargılar ve hassasiyetler, aşılamayan korku ve endişeler, bilgi ve
zihin berraklığının eksikliği, tanımlama ve teşhis karmaşası, kemikleşen klişeler, karşılıklı
suçlama ve polemikler, siyasi
hesap ve mülahazalar. Bunların gölgesinde ve ipoteği altında yapılan arızi tartışmalar bu konuda gerekli olan 'karşılıklı anlama ve anlaşılma' sürecinin hayata geçirilmesini önlemiştir. Bunun da ötesinde, bu durumun etkisiyle ayrılıklar giderek derinleşmiş ve bir güven bunalımına yol açmıştır. Bu önemli sorunu bir 'kördüğümler yumağı' haline getiren bu kısır döngü kırılmalıdır. Esasları ve hedefleri doğru konulmuş sağlıklı bir tartışma ve değerlendirme ortamının şartlarının hazırlanması, devlet ve toplumun bütün kesimlerinin ortak sorumluluğudur.''
-''HERKESE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR''-
Bahçeli, bu konuda başta siyaset kurumu, parlamento ve hükümet olmak üzer
e devletin ve toplumun tüm kurumlarına, Aleviliğin çatı kuruluşlarına, inanç önderlerine, üniversiteler ve akademik çevrelere önemli görevler düştüğünü vurguladı.
Bahçeli,
Alevilik eksenindeki tartışmalarda ve mevcut sorun ve sıkıntıların çözümü için bir anlayış birliği zemini ve çabalarında temel bakış tarzları oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, bunları şöyle sıraladı:
''Karşılıklı endişe, korku ve önyargılar aşılmalı ve Türk milletinin tarihten bugüne ulaşan zenginliklerinden biri olan bu değerler sistemi, bunlardan arındırılarak doğru bilgilere dayalı bir zeminde ele alınmalıdır. Alevilik, tıpkı diğer inanç alanlarında olduğu gibi siyasi istismar ve rant aracı olmaktan çıkarılmalı, şahsi ve kurumsal nüfuz ve
iktidar alanı olarak görülme eğilimleri terk edilmelidir. Bu konuyu inancın dışında başka mecralara çekme, ideolojik muhteva ve nitelik kazandırma ve politik bir akım haline getirerek siyasallaştırma çabalarına itibar edilmemelidir. Bir inancın ifadesi olan bu anlayış, karşıtlık ilişkisi ve zıt kutupların çatışması denklemine hapsedilmemeli, Sunni-Alevi;
Cami-Cemevi karşıtlığı olarak görülmemeli ve bu noktaya indirgenmemelidir.
Karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü anlayışı hakim kılınmalı, hiçbir inanç, kültür, gelenek ve değeri aşağılamanın hiç kimsenin hakkı ve haddi olmadığı unutulmamalıdır. Toplumsal hassasiyet taşıyan konularda küçümseyici ve dışlayıcı ifade ve tavırlardan özenle kaçınılmalıdır. Hem Alevi kardeşlerimiz ve kurumları arasında, hem de toplumsal düzeyde görüş ve anlayış birliği bulunmayan temel konularda, iyi niyetli ve objektif çözümü amaçlayan asgari müşterek zemini oluşturulmalı ve bu konuda akademik çalışmalar yol gösterici olmalıdır. MHP, Alevi kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için, bu konuda 'karşılıklı anlama ve anlaşılma' süreci başlatılmasına katkıda bulunmaya samimiyetle hazırdır.''