Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar’ın
Eylül 1993’teki
İsrail ziyareti iki
ülke ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oldu. Ağar, son on üç yıldır bu ülkeyi ziyaret eden ilk üst düzey devlet yetkilisiydi. Ağar ile İsrail
İstihbaratı’nın (MOSSAD) üst düzey yetkililerini
Tel Aviv’deki
Hilton Oteli’nin 1516 numaralı odasında bir araya getiren sebep ise
PKK elebaşı Abdullah
Öcalan’dı.
1991 yılından itibaren ordulaşma sürecine giren ve ülke güvenliği açısından önemli bir tehdit haline gelen bölücü
terörle mücadelede ciddi sıkıntılar yaşayan
Türkiye, bu konuda hatırı sayılır bir deneyime sahip olan İsrail’le
işbirliği yapmak istiyordu. MOSSAD Başkanı Shabtai Shavit ve üst düzey yetkililerin katıldığı bu çok gizli toplantıda Türk tarafı beklentilerini iki maddeyle özetledi. Türk-İsrail ortak operasyonuyla
terör örgütü elebaşı
Abdullah Öcalan’ın öldürülmesi Türk tarafının birinci önceliğiydi. İkinci olarak da İsrail istihbaratı, Emniyete
silah ve malzeme tedarikinin yanı sıra eğitim, istihbarat ve
lojistik konularında da yardımcı olacaktı.
Toplantı masasından kalkarken iki taraf da mutluydu. Bu tarihî görüşmeyi ayarlayan uluslararası silah tüccarı Ertaç Tinar, anlaşmanın içeriği kadar zamanlamasına da dikkat çekiyordu. Tinar’ın anlatımına göre süreç, toplantıdan birkaç ay önce Monte Carlo’da dünya
siyaset ve politikasına yön veren son derece etkili bir grubun toplantısında “anti-terörle ilgili yüksek teknolojiyi Türkiye’ye vermenin zamanının geldiği” kararıyla başlamıştı. O dönemde PKK’ya karşı verilen mücadelede Batılı ülkelerin güvenlik güçlerimize uyguladığı silah ambargosu sebebiyle zor günler geçiren Türkiye’ye yeniden inisiyatif kazandıracak Monte Carlo toplantısının Türk-İsrail ilişkilerinin de itici gücü olduğunu kayden Tinar, şunları söylüyordu: “O devrede Türkiye ile İsrail arasında resmî bir yakınlaşma yoktu. Ancak
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Türkiye’ye ayrı ayrı tavsiyelerde bulunarak yakınlaşmalarını, bölgede müşterek bir güç oluşturmalarını,
Mısır ile birlikte bir
emniyet üçgeni sağlamalarını istiyordu.”
Bu olay, yakın tarihimizde gizli kalmış birçok olaya ışık tutan çalışmalarıyla tanıdığımız gazeteci
Faruk Mercan’ın son kitabı ‘Onlar Başroldeydi’de tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor. Daha önce yayımladığı “Niso”, “Boğazın Şövalyesi”, “Apolet, Kılıç ve İktidar” kitaplarıyla üstlendiği misyonu yerine getiren Mercan, son çalışmasıyla da bu imajını pekiştiriyor. Yakın tarihimize damgasını vurmuş isimlerle yapılan görüşmelerin yer aldığı kitapta herkesin merakla okuyacağı çok sayıda olaya yer veriliyor.
Turgut
Özal’ın
Kürt projesinden ASALA operasyonlarında yaşanan skandallara, Masonlar arasındaki çatışmalardan zorunlu din dersinin hiç yazılmamış öyküsüne kadar bir dizi olayı iyi bir kurgu ve akıcı bir dille okurların beğenisine sunuyor. Mercan, çalışmasının amacını ise şöyle özetliyor: “
Gazetecilerin, tarihin taslağını yazan kişiler oldukları söylenir. Şüphesiz bu tarih taslağının en önemli parçalarından biri, başroldeki aktörleri konuşturmaktır. İşte bu kitap, son yılların çok önemli aktörleriyle yapılan konuşmalardan ve konuşmaların etrafında yapılan araştırmalardan oluşuyor.”
Aksiyon