Radikal, 22 Temmuz’da ‘Ergenekon’un Tetiği’ manşetiyle çıkmıştı. Bu haberde; ‘Ergenekon Operasyonu’nda tutuklanan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’in, Türk İntikam Tugayı (TİT) yöneticisi Semih Tufan Gülaltay ile kuşkulu ilişkisi anlatılıyordu. Muzaffer Tekin, Akın Birdal suikastını azmettiren Semih Tufan Gülaltay ve suç ortağı Namık Zihni Ozansoy’un arkadaşıydı. Gülaltay ve suç ortağı Ozansoy’u kaldıkları Kastamonu Cezaevi’nde ziyaret etmiş ve Gülaltay’ın ailesiyle ilgilenmişti. Gülaltay cezaevinden sonra kurduğu Ulusal Birlik Komitesi’nin de üyesiydi. Radikal’in, sanıkların ifadelerinden yola çıkarak hazırladığı habere, Tekin tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden mektup yazarak itiraz etti. İşte Tekin’in dört itirazı ve Radikal’in dört yanıtı... “22 Temmuz 2008 tarihli gazetenizin ‘Ergenekon Tetiği’ başlıklı haberinizin devamında şahsım ile ilgili gerçek dışı metinler yer almıştır. 1- Muzaffer Tekin, Semih Tufan Gülaltay’ın ailesine baktı; Semih Tufan ile o dönem bir hususiyetim yok idi. Üstelik kendisi bekar ve babası da hali vakti çok iyi olan bir adam idi. Bu haber tamamen hayal mahsulüdur. 2- Hayatımın hiçbir döneminde ne bir parti, ne bir dernek ne de sivil toplum örgüt üyesi olmadım. Bana bu konularda yapılan tüm teklifleri geri çevirdim. Benim gıyabımda herhangi bir listeye ismim yazılmak kaydıyla üye olunabiliyor ise onu bilmiyorum? 3- Namık Zihni Ozansoy hem askeri okuldan hem de kıta hayatımda en son Patnos’ta görev yaptığım süre çalıştığım arkadaşımdır. Semih Tufan’ın o tarihlerde kendi evinde yakalandığını duydum. Daha sonra tutuklanarak Kastamonu Cezaevi’ne konuldu. Namık tutuklu kaldığı sürece bir kez onu ziyaret ettim. 4- Semih Tufan ile Danıştay saldırısından geriye dönük yaklaşık iki yıl hiç görüşmedim. Danıştay saldırısından önce ofisinde toplandığım tamamen yalandır. Kendisi ile daha önceki ilişkim beşeri konularda ve sınırlı olmuştur. Muzaffer Tekin dört itirazının sonunda mektubunu şu cümlelerle bitiriyordu:?“13 aydır hiçbir suçu olmayan insanların hürriyetlerini ellerinden alanlar, onları toplum nezdinde mahkûm etmek adına sızdırdıkları dezenfarmasyon haberler ile kitaplar yazdırmakta ve bu kitaplar ile de yargısız infaz yapmaktadır. Sizlerin de bir aileniz ve sorumlu olduğunuz insanlar adına bir an için kendinizi benim yerime koyarak hiç bir ahlaki, vicdani ve de hukuki maksadı olmayan haberlere itibar etmemenizi öneririm. Saygılarımla” Radikal’in Muzaffer Tekin’e yanıtları ise şöyle: 1- Tekin, ‘Ergenekon Operasyonu’ kapsamında tutuklanmadan önce, 19 Haziran 2007’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda, Semih Tufan Gülaltay’ın ailesine yardım ettiğine dair şöyle diyor: “Gülaltay cezaevine girdiği zaman takip ettim, ailesiyle biraz ilgilendim.” 2- Tekin, Gülaltay’ın kurduğu ‘Ulusal Birlik Komitesi’nin (UBK) Kurucular Kurulu listesinde olmadığı söylüyor. Oysa ‘Ergenekon Soruşturması’ dosyasına giren UBK’nin 53 kişilik kurucu listesinde adı, 34. sırada geçiyor. 3- Muzaffer Tekin, Namık Zihni Ozansoy’u Kastamonu Cezaevi’nde bir kez ziyaret ettiğini ifade ederken, Ozansoy’un suç ortağı Semih Tufan Gülaltay’ı da gördüğünü yazmıyor. Ayrıca, cezaevine birlikte gittiği Mete Yalazangil’in 25 Ağustos 2007’de İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ndeki ifadesine göre Tekin, Gülaltay ile Kastamonu’dan sonra konulduğu Yozgat Cezaevi’nde de haberleşiyordu. 4- Tekin’in Danıştay saldırısından önce Semih Tufan Gülaltay’ın bürosuna geldiği ve toplantı yapdıkları iddiası, ‘Piyon Operasyonu’ kapsamında Gültaltay’dan şikâyetçi olan Feride Esra Gökçimen’e ait. Gökçimen, Ankara emniyetinde şöyle dedi: “Geldiğinde 1. kattaki parti kısmına çıkar, Semih Tufan Gülaltay’la baş başa görüşürlerdi. En son Danıştay’a saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik grupla gelmiş, Gülaltay’la saatlere toplantı yapmıştı.