12 Kasım 1999’da yaşanan Düzce depreminin 15. yıldönümü nedeniyle açıklama yapan İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü Yrd.Doç. Dr. Fatih Bulut, Batıda genç ve dirençli bir Kuzey Anadolu Fayı bulunduğunu ve Marmara Bölgesi’nde 7 civarı büyüklüğünde beklenen depremin büyük bir yıkıma neden olabileceğini söyledi.
Son yüzyılda ülkemiz ve Avrupa’da en yıkıcı deprem kuşağı olan Kuzey Anadolu Fayı’ndaki gözlemlerin deprem süreçlerini anlamak açısından büyük önem arz ettiğini ifade eden Yrd.Doç. Dr. Bulut, şöyle konuştu: “1939’da doğuda Erzincan’dan başlayarak batıya doğru sistematik olarak kırılan Kuzey Anadolu Fayı, doğu ve batıda birbirinden çok farklı özellikler göstermektedir. Doğuda daha yaşlı ve daha büyük deprem üreten bir Kuzey Anadolu Fayı bulunmaktadır. Örneğin, Erzincan 1939 depremi 7,9 ile yaklaşık 400 km’ye yakın bir yırtık meydana getirmiştir. Oysa, Kuzey Anadolu Fayı batıda çok daha kısa yırtık oluşturmaktadır. 7,9 büyüklüğünde bir deprem Marmara Bölgesi’nde çok az beklediğimiz bir olasılık olmasına rağmen imkansız da değil. Batıda daha genç ve daha dirençli bir Kuzey Anadolu Fayı bulunmaktadır. Ancak, Marmara Bölgesi’nde de 7 civarı büyüklüğünde deprem beklenmekte ve bu da büyük bir yıkım anlamına gelmektedir. Yıkımlar için önlem almak ise bizlerin elindedir.”
TÜRKİYE ÖNEMLİ DEPREM LABORATUVARLARINDAN
Türkiye’nin 1999 depremi sonrası depremleri izleme konusunda önemli adımlar attığını söyleyen Yrd.Doç. Dr. Fatih Bulut, “Türkiye yeryüzündeki önemli deprem laboratuvarlarından birini oluşturuyor” dedi. 1999’dan sonra kurulan yeni ağlar sayesinde ülke genelinde küçük depremlerin de gözlemlenebildiğini belirten Yrd.Doç. Dr. Fatih Bulut, şunları söyledi: “Türkiye, doğal deprem laboratuvarlarından birini temsil ediyor. Bugün 15. yılını geride bırakan 1999 Düzce depremi, yakın geçmişte ülkemizde meydana gelen en büyük felaketlerden biridir. 12 Kasım 1999 akşam saatlerinde meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremde ne yazık ki 845 vatandaşımız hayatını kaybetti. 1999 İzmit depremi sonrasında meydana gelen bu deprem bize büyük felaketler sonrasında temkinli olmamız gerektiğini de acı bir şekilde öğretmiştir. Türkiye, 1999 depremi sonrası depremleri izleme konusunda önemli adımlar atmıştır. Kurulan yeni ağlarla artık ülke genelinde küçük depremler de gözlemlenebilmektedir. Bünyesinde hemen hemen tüm tektonik rejimleri barındıran ülkemiz, her mekanizmada depremin kaydedildiği yeryüzündeki en önemli doğal deprem laboratuvarlarından birini temsil etmektedir. Ancak, yapılan ulusal araştırmalar henüz kaydedilen bu veri stokunun çok gerisindedir.”
Bulut, İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Araştırma Merkezi’nin (AFAM), mevcut bilgi birikimini kullanıp deprem kaynaklarının fiziksel ve istatistiksel davranışına yoğunlaşarak, süreçlerde daha somut bilimsel çıktılar üretmeyi hedeflediğini de sözlerine ekledi.