Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (
MÜSİAD), düzenlenen bir toplantıyla "2011
Türkiye Ekonomisi Raporu"nu paylaştı. Raporu aktaran MÜSİAD Başkanı Ömer
Cihad Vardan, raporun
kapak konusunun "Stratejik Dönüşüm" kavramı olduğuna değinerek, "Bir yandan
rekabetçi bir
ekonomik dönüşüm için derin katmanlara sirayet edecek yeni bir reform dalgasının başlatılması gereğine öte yandan da Türkiye'yi yönetebilir bir
demokrasi yapacak yeni bir
Anayasa yapılması ve buna dayalı olarak devletin baştan sona yenilenmesi gereğine işaret etmektedir. Tabi bu döneme başlarken, temininin devamı gereken en önemli şart, son senelerde sürekli dile getirdiğimiz üzere istikrardır" dedi.
SANKİ BİR EL UZANIP HUZURU BOZMAYA ÇALIŞMAKTADIR
Vardan,
12 Haziran'da gerçekleşen genel seçimlere de değinerek, "Tarihi önemdeki dönüşüm için şart olan istikrar ortamını 12 Haziran seçimlerinde
halkımız bir
altın tepsi içinde sunmuştur. Buna rağmen herkesin bu istikrar beklentisi yanında oy kullanarak, geniş
katılımlı bir meclis çıkardığı ortamı bozmak için huzursuzluk çıkarmaya çalışanlar da
ülkemiz için birlik olup, yeni hedeflere koşmamız gereken şu kritik zamanda büyük bir tarihi hataya
imza atmaktadırlar. Sanki bir el uzanıp tam da huzura kavuştuğumuzu düşündüğümüz bir ortamda karışıklık yaratmaya ve huzuru bozmaya çalışmaktadır. Ama inanıyoruz ki, halkımız, daha önce de olduğu gibi kendi huzurunu ve düzenini bozmaya çalışanlara günü geldiğinde gereken cevabı net bir şekilde verecektir. Biz her halükarda bu durumun kısa süreceği inancını taşıyor ve bir an önce belirsizliğin ortadan kalkmasını diliyoruz" diye konuştu.
Önceliğin
üretim, istihdam ve rekabet odaklı dönüşümü gerçekleştirmek olduğunu söyleyen Vardan, yeni dönemin, istikrar, istihdam, inovasyon ve imalattan oluşan 4-i formülü içermesi gerekiğini belirtti.
KENDİ EKONOMİK VERİLERİMİZİN BİZİ RAHATLATTIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Vardan,
Yunanistan,
Portekiz gibi ülkelerde yaşananların yeni bir
kriz ortamına neden olup olmayacağının sorulması üzerine, "Bizim genelde böyle bir beklentimiz yok açıkçası. Ama tabiki dünya çok kırılgan. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki kırılganlık hala devam ediyor. ABD kendini net olarak düzeltmiş değil. AB ülkeleri içinde hala çalkantılar devam ediyor. Her ne kadar Yunanistan'ı
kurtarma operasyonları son dakikaya kadar sürüyor olsa da Yunanistan'ın durumunu hepimiz biliyoruz. Portekiz, İspanya'nın durumunu hepimiz biliyoruz. Dünyada her zaman en iyi ekonomilerden biri olarak görmüş olduğumuz, inovasyonun beşiği olarak bildiğimiz Japonya'nın
kredi notu düşürüldü. Böyle bir ortamda tabiki genel anlamda bir risk gözüküyor. Ama biz bunlara bakarken, kendi durumumuzu değerlendirdiğimizde de her halükarda belirsizliğin yüksek olmasıyla beraber kendi ekonomik verilerimizin bizi rahatlattığını söyleyebiliriz" dedi. Vardan, böyle riskli bir ortamda, istikrarın devamı, pozitif olarak ayrıştırılan ortamın daha da derinleştirilmesi, mali
disiplin ve reformların hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti.
ENTERESAN BİR DURUM
TBMM'de dün yaşananların sorulması üzerine de Vardan, şunları söyledi: "TBMM'de dün yaşanan olay hakikaten tarihe not edilebilecek bir olay. Hepimizin arzusu daha
modern, daha
refah, daha yaşanabilir bir ülke olarak görmek ve bu şekilde bir ortamın sağlanması için de istikrarın, büyümenin devam etmesi şeklinde düşüncelerimiz vardı. Seçimlerden öyle bir sonuç çıktı ki, yüzde 87 bir katılım ve bunun da meclise yüzde 96 gibi yansıması hepimizde oldukça önemli bir umut belirtti. Fakat bu ortam sanki bir el uzanıp, bu istikrar ortamının bozulmasını istiyormuşcasına ortadan kalktı. Sizi seçen bir sürü insan var. Nasıl olur da, bu kadar seçmenin, sizi seçmiş olmasına rağmen yapılmasını arzu edilen işlerin, yapılmasını sağlamak üzere meclise girmiyorsunuz? Enteresan bir durum. İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Ama bu sürecin uzun bir şekilde sürdürülemeyeceği inancını taşıyoruz. Çünkü kabul edilebilir bir durum değil. Tahmin ediyorum, halk da buna gereken baskıyı gösterecektir. Yeni anayasa ile ilgili süreç sekteye uğradı mı, bu durumda nasıl olur? Belirsizlik hakim. Uzlaşmak arzusuyla ortaya çıkanlar, birçok bahaneler öne sürerek, sanki uzlaşmak istemiyorlarmış gibi bir ortamın da çıkmasına vesile olacakmış gibi gözüküyor."