Acar'a göre
Ergenekon soruşturmasında ele geçen
belge ve dokümanlar örgütün
propaganda yapabilmek için gazeteciye, köşe yazarına, muhabire, editöre, karikatüriste ihtiyacı olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Ergenekon
operasyonları başladığı günden bu yana akademisyenlere, askerlere, hukukçulara varana kadar birçok kişi gözaltına alındı, tutuklandı. Gelişmeleri ‘medya'dan takip ederken, Ergenekon'un sağlam ayaklarından birinin,medya olduğu ihtimali, gazeteciliğin
darbe ile örgütün ne ilgisi olabilir düşüncesini sorgulattı. Bu zincir içerisindeki en önemli
halkalardan biri de Oda TV operasyonlarıydı. Bir ‘basın' kuruluşuna Ergenekon Davası kapsamında operasyon düzenlenmesi ve gazetecilerin gözaltına alınması, kamuoyunda ve basında tepkilere yol açtı.
Ergenekon Terör Örgütü, darbe zemini hazırlama planını yürütmek için kaçınılmaz olarak medyayı kıskaca aldı ve Ergenekon'un medya faaliyeti Oda TV ile sınırlı değildi.
Ulusal Kanal, Cem TV,
Halk TV,Akşam ve
Cumhuriyet gazeteleri de bu faaliyet kapsamındaydı.
Erkan Acar “
Karanlık Oda: Ergenekon'un
Medya Yapılanması” kitabında Oda TV operasyonlarını çıkış noktası alarak fotoğrafı geniş bir perspektiften okuyor.
Yazar kitabının girişinde şunları söylüyor: “Henüz yargılama aşaması bitmeden tutuklanan veya tutuksuz yargılanacak meslektaşlarımızı suçlamak haksızlık olur. Ancak ele geçen belgelere bakıldığında genel bir değerlendirme ile Oda TV'nin cemaat adı altında mütedeyyin kitleleri
hedef alacak bir operasyonu tetikleme amacıyla hareket ettiği görülüyordu.” Kitapta, Ergenekon'un medyayla ilişkisi, Oda TV'nin kuruluşu, Halk TV'yi satın alma girişimi, operasyonun yankıları ele geçirilen belge ve bilgiler ışığında okura sunuluyor.
KİTAPTAN SEÇİLMİŞ PASAJLAR
Ergenekon dokümanı nerede hazırlandı?
Soner Yalçın'ın öğretmeni Hasan Yalçın, I. Ergenekon iddianamesine göre “Ergenekon” dokümanlarının yazarlarından biri. Söz konusu iddianamenin 56. sayfasında Hasan Yalçın'ın ismi şu şekilde geçti: “
Tuncay GÜNEY 2001 yılında yakalandığı zaman kaydedilen ve dosyada bulunan görüntülü anlatımlarında, ‘ERGENEKON' dokümanını
Veli Küçük'ün talimatıyla
Doğu Perinçek, Hasan Yalçın, Deniz Bilge ve
emekli Albay Suphi
Karaman ile birlikte Bilecik'te hazırladıklarını beyan etmektedir.” (sf.45-46)
“Şeytana papucunu ters giydiren adam”
12
Eylül darbesi sonrasında, Bir Yeni Cumhuriyet İçin isimli kitabı nedeniyle yargılanan Küçük,
mahkeme hakimi tarafından şu cümlelerle suçlandı: “Sanık bu incelemeyi yazarken hiç zorluk çekmemiştir. Zira
sanık Yalçın Küçük, şeytana pabucunu ters giydirecek kadar kıvrak bir zekâya ve düşüncelerini karşısındakilere kolaylıkla ve rahatlıkla anlatabilecek, onları en azından kendi düşüncesi paraleline getirerek aynı düşünce tarzını rahatlıkla ve kolaylıkla onlara aşılayabilecek ve hiç olmazsa kendi görüşleri ve düşünceleri simgesinde onları düşünmeye sevk edebilecek tarzda bir üsluba ve yeteneğe malik bulunmaktadır.” (sf.53)
Darbe
teklifinde bulunan medya patronu
Cem
Uzan, daha sonra Ergenekon Davası'nda
tutuklu sanık olacak bir tuğ
general ve albayı açıkça darbeye davet eden şu sözleri kullanıyordu:
Cem Uzan: - Paşam paletleri bir çalıştırsanız aslında. Ben hiçbir şey bilmiyorsam DYP'nin
İstanbul'unu biliyorum, ben sizinle parmağımı kesmeye iddiaya girerimbu rakam çıkmaz.
Kıvanç Değirmenci: -
Hayır ben bir çalışma yapıyorum ve yaptığım çalışma çok önemli, basit bir şey değil.
Cem Uzan: - O çalışmayı bir
kontrol edin, hata var.
Kıvanç Değirmenci: - O çalışmayı 29 Mart'ta göreceğiz. Başkan (
Levent Ersöz): - Şimdi kendinize iyi bakın, Kılıcınız keskin olsun öyle diyorum, bizim açımızdan, bizimle ilgili konuştuğumuz konulardan hiçbir şüphe yok onu açık ve net ifade edeyim, özellikle Hayrullah'ın bu konuyu açıklaması son derece yararlı oldu, sizinle bu konuyu görüşmek açısında da. (sf.37-39)
Kılıçdaroğlu'na belge
servisi Ergenekon'dan mı?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun,
CHP Grup
Başkanvekili iken
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek hakkında ortaya attığı yolsuzluk dosyalarını Ergenekon sanığının servis ettiği belirlendi. Bu Ergenekon'un III. iddianamesine giren sanık gazeteci
Ünal İnanç ile Mustafa G. D. arasında geçen konuşma, CHP
Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek hakkındaki iddialarının kaynağını ortaya çıkardı. Gökçek'le canlı yayında tartışan Kılıçdaroğlu'na Ergenekon sanığı gazeteci
Ünal İnanç'ın belge servisi yaptığı belirlendi. (sf.187)
Soner Yalçın Halk TV'yi almak istedi
İddiaya göre Soner Yalçın, Ergenekon Terör Örgütü'nün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda manipülatif haberler yapılması amacıyla Oda TV'yi yetersiz görerek Halk TV adlı televizyon kanalını satın almaya çalışıyordu. Bu konuda, “Ulusal Medya 2010” dokümanında yer alan ve Halk TV ile ilgili olan şu ifadeleri hatırlamakta fayda var: “Ancak objektif ve bağımsız olarak lanse edilen ve CHP'nin gücünü arkasına almış bir Halk TV ile aydın çevrelerce kabul görmüş Oda TV ve
Sözcü gazetesi gibi yapılandırılmış, bağımsız olarak gösterilen
okuma ve izlenme oranları yüksek yayın organları geniş kitleleri ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket edecek bir platformda toplayabilir; Kemalist ideoloji çerçevesinde Türk halkının birleşmesini sağlayabilir.” (sf.167)
Cenaze namazında ilginç
buluşma
Kemal Özden'in
cenaze namazına
Ergenekon davası tutuklu sanığı emekli
Tuğgeneral Veli Küçük,
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Adnan Akfırat, Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan
Emin Gürses, 68‘liler Vakfı Başkanlığı yapmış olan Haşmet Atahan da katıldı.
Şişli Camii‘nde 24
Mayıs 2006 tarihinde kılınan cenaze namazına üniformalı bir
jandarma teğmen de katıldı. Teğmen‘in, emekli Tuğgeneral Veli Küçük‘ün yanına gelerek bir süre konuşması dikkat çekti. Cenazeye katılan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, cuma namazına denk gelen cenaze namazı öncesinde Şişli Camii avlusuna oturarak farz namazın bitmesini bekledi. Kemal Özden‘in cenazesine Veli Küçük ve Doğu Perinçek‘in katılması, Tuncay
Güney‘in söylediklerini doğruluyordu. (sf.33)
‘KÜÇÜK' SİTE BÜYÜK İDDİA
Türk Solu dergisi de Oda TV'nin
Aydın Doğan desteği ile kurulduğunu ileri sürdü: “Bilindiği gibi Aydın Doğan'ın her türlü kesime seslenen pek çok yayın organı vardır. Bu gazetelerin yanı sıra Aydın Doğan'ın artık bir de
küçük ‘odası' var. Ulusalcı-istihbaratçı küçük bir internet
sitesi bu; adı Oda TV. Resmen Aydın Doğan ile bağlantılı değil. Ama Aydın Doğan'ın maaşlı elemanı Soner Yalçın üzerinden yürüyen bir site burası.” (sf.68)
Dink cinayetinde Ergenekon'un payını görmedi
“Nedim'le çok yakın bir arkadaşlığımız olmasa da geçmişte özellikle
batık bankalar ve
TMSF operasyonlarına dair yaptığı haberleri hep çok takdir etmişimdir. Yanı sıra eleştirdiğim tarafları da olmuştur tabii. Mesela çok ses getiren,‘Dink Cinayeti ve
İstihbarat Yalanları' adlı kitabında, Emniyet'in suistimallerine dair bütün gerçekleri göz önüne sererken, Hrant'ın katledilmesi için onu adeta hedef gösteren emekli General Veli Küçük'ü ve tayfasını ısrarla es geçmiş olmasını bir türlü anlamamışımdır.” (sf.93)
Mehmetçik Vakfı
yardım paralarını kullandı iddiası
1. Ergenekon Davası'nın sanığı gazeteci Vedat Yenerer, Murat Ongun'u yolsuzluk ile suçladı. Yenerer 24
Şubat 2008 tarihinde İstanbul
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde alınan ifadesinde Ongun'un 2007'de
Habertürk televizyonunda
Mehmetçik Vakfı için toplanan para yardımlarını bankada işleterek faizlerini kendisine aldığını iddia etti. (sf.114)
Oda TV'ye
Kozinoğlu mu servis yapıyordu?
Oda TV'de yapılan aramada el konulan hard diskte çok sayıda doküman bulundu. Dokümanlar arasında “Koz.doc” isimli word dosyasında, “
Rusya ve Özbekistan'daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu'ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım. Kozinoğlu'ndan gelen diğer belgeleri de değerlendirelim” şeklinde notlar yazılı idi. Sorguda Yalçın'a, “Kozinoğlu” olarak bahsedilen şahıs kimdir? Aranızda nasıl bir irtibat vardır? Kozinoğlu'ndan gelen belgeler nelerdir? Bu belgeler size ne zaman ve ne amaçla verilmiştir? ‘Gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım' demekle ne kastedilmektedir? Kozinoğlu'ndan gelen diğer belgeler nelerdir? soruları yöneltildi. (sf.158)
“BAYKAL'A DÜPEDÜZ TUZAK KURULDU”
Baykal'ın kurmaylarınden eski MYK Üyesi
Savcı Sayan, “Eğer
Bayraktar sanık konumuna gelmişse Baykal'a düpedüz tuzak kurulmuştur” diyerek görüşlerini bildirmişti. Sayan, meselenin sadece
İklim Bayraktar'ın üzerine yıkılmaması gerektiğini ifade ederken, “İnşallah bu tuzağın arkasında kimlerin olduğu da ortaya çıkar. Sadece bir
kurban verilerek bu işler çözülmez” temennisinde bulunduktan sonra, davada sonuna kadar gidilmesi gerektiğini ekledi ve isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na şu mesajı vermişti: “Deniz Baykal'ı entrikalarla, oyunlarla o koltuktan indirenler ve entrikalarla o koltuğa oturanlar Türk milletine, Türk siyasetine
hesap vermek zorundadır.
Tuzaklarla, demokratik olmayan işlerden sonra Deniz Baykal'ın koltuğunu işgal edenler, bir an evvel o koltuğu ahlakın gereği ve gelecek nesillere örnek olmak adına bırakmalıdır.” (sf.186)