Ahmed Şahin 15 Nisan 2009 tarihinde kaleme aldığı ve Zaman Gazetesi'nde yayınlanan 'İslam'da irtica ve takiyye yoktur' başlıklı yazısında Hocaefendi'nin Herkul.org sitesinde yayınlanan sohbetini değerlendirmişti.
İşte Ahmed Şahin'in o yazısı:
'İslam'da irtica ve takiyye yoktur' - 15 Nisan 2009
Hocaefendi, Herkül adlı internet sitesinde, basında da yayınlanan haftalık sohbetinde, sorulan (irtica ve takiyye ) sorularına verdiği bilgilendirme cevabında geçmişe ve geleceğe dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Meşrutiyet'ten 28 Şubat'a uzanan süreçte belli figüranlar kullanarak suni irtica görüntüleri oluşturulduğunu ve dinin karalandığını ifade eden Hocaefendi, nefsinin esiri olmuş ve zaaflarına yenilmiş insanların "devleti kurtarmaya" çalışmalarının manidar olduğuna dikkat çektikten sonra, Türkiye'deki terör örgütleriyle ilgili tespitler yaptı.
PKK terör örgütünü Türkiye'nin başına musallat edenlerin kısa süre sonra Hizbülvahşet'i kurduğunu da söyleyerek, "El Kaide'nin Türkiye'de ne işi var?" diye sorduktan sonra "Bir bakarsınız Tahşiye diye bir örgüt daha kurarlar ve çuvaldızı dahi olmayan insanları bu örgüt vasıtasıyla terörist ilan ederler." diyerek, yeni oyunlara dikkat çektikten sonra, Müslümanların aklıselim ile hareket etmesi gerektiği uyarısında bulunarak geçmişteki oyunları şöyle hatırlattı:
- 28 Şubat postmodern darbesi (!) evvelinde bir kısım şaşkınlar zuhur etti. Giyim-kuşamdan zikir ve ibadet tavırlarına kadar pek çok hal ve hareketleriyle tam bir aykırılık sergileyen bu kimseler figüre edildi. Onlara bir kısım roller verildi; kimisi tarikat şeyhi kisvesine bürünüp medyada boy gösterdi, kimisi teokratik düzeni hâkim kılma sevdalısı bir gerici numarası yaptı, kimisi mürtecîlerin ağına düşürülüp kandırılmış bir kurban rolü oynadı... Bütün figüranlar rollerini öyle gerçekçi ortaya koydular ki, hemen herkes oynananın bir oyun olduğunu unutup sahiden ülkenin elden gittiği zehabına kapıldı... (15.27)
- Dün olduğu gibi bundan sonra da, -dışarıdan da beslenen- bazı şer şebekeleri en samimi mü'minleri ve hakiki Müslümanları terörist gibi göstererek yeni bir irtica yaygarası koparabilirler... Öteden beri belli bir kesim, irtica sözünü sıradan bir kelime olarak istimal etmekten daha ziyade, onu siyasî ve ideolojik bir suçlama ve sindirme aracı olarak kullanmaktadır. Bu talihsiz kimseler, bazen kolay anlaşılması için "gericilik" ifadesini dillerine dolamakta, çoğu zaman da, meseleyi daha korkunç göstermek maksadıyla manası daha az bilinen "irtica" tabirini tercih etmekte ve kötü şekilde algıladıkları, kötü bir mana karşılığı olarak kullandıkları, toplum nazarında da bir heyula haline getirdikleri bu laflarla her fırsatta Müslümanları karalamaya çalışmaktadırlar.
Tarihî gerçekler açısından meseleye bakılırsa, aslında (İslam'da olmayan) gericilik ve irtica kelimeleri Allah, peygamber ve din kabul etmeyenlerin durumunu daha doğru ifade etmektedir. (06.16)
Bazıları, takiyyeyi de Müslümanlığa mal etmek isteseler de, İslam'da takiyye (inancını saklama) yoktur! İslam'da böyle bir takiyye yoktur; ama günümüzde takiyye'nin (kendi zihniyetini saklamanın) katmerlisi yapılmaktadır. Camideki Müslüman'a "müslim" yerine "mürtecî" diyen, Cenâb-ı Hakk'ın insanlar için yegâne din olarak seçtiği İslam'ı ya da onun bazı emirlerini "fundamentalizm" ve "gericilik" şeklinde karalamak isteyen kimseler, bu çağın en sinsi (maksadını gizleyen) takiyyecileridirler. Bizim terminolojimizde, "İslam", "Müslüman", "mü'min" tabirleri vardır; ama, dine hasım kimseler tarafından kasıtlı olarak dilimize sokuşturulan ve cahillerin kullandığı "İslâmcı" ve "dinci" gibi ifadeler yoktur." Sosyal barışı bozmak isteyenler böylesine aşağılayıcı ifadeleri tercih etmekten çekinmemekteler.