Ancak bu raporlarda büyük çelişkiler dikkat çekiyor.
Bunlardan biri de Deutsche
Bank'ın
kriz imasıydı.
Alman bankası, krizde
Türkiye'nin güvenli
liman olduğunun konuşulduğu günlerde, ülkenin 2009'da 90 milyar dolara ihtiyaç duyacağı uyarısında bulunmuştu. Bu kuruluşlara ekonomiden sorumlu
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'ten tepki geldi. Zaman'a konuşan Şimşek,
Deutsche Bank'ın Türkiye ile ilgili değerlendirmesinin gerçekleri yansıtmadığını belirterek, "Banka ya hesabını yanlış yapıyor ya da maksadı başka." dedi. Şimşek'e göre özel sektörün ve kamunun 2009 yılına denk gelen kısa ve orta vadeli borç miktarı yaklaşık 100 milyar dolar. Bakan Şimşek, bir ülkenin finansman açığının fizik veya matematik kuralları ile hesaplanamayacağına dikkat çekiyor. Bu sebeple Deutsche Bank'ın yaptığı hesaba
itiraz ediyor: "Borcun çevrilme oranı yüzde 80 kabul edildiğinde bile 100 milyar dolarlık bir borcun 25 milyar dolarlık açığı olur. Dünyada ve Türkiye'de her şey kötüye gidecek; o zaman finansman açığı 90 milyar dolar olur mu? Teorik olarak mümkün; ama ihtimali ne?" Şimşek ayrıca, krize karşı hazırlanan paket üzerinde çalışmaların sürdüğünü, gerekirse yeni
tedbirler alınabileceğini de açıkladı.
Deutsche Bank'ın, Avrupa'daki gurbetçilerin milyarlarca Euro'yu bulan birikimlerini Türkiye'ye göndermelerini engellemek için bu şekilde davrandığına yönelik yorumlar yapılmıştı.
Meclis, gurbetçilerin yurtdışındaki birikimlerini Türkiye'ye çekmek için özel bir
kanun çıkarmıştı. Uluslararası derecelendirme kuruluşları ve bankaların çelişkili yorum ve açıklamaları sadece Türkiye'yle de sınırlı değil. Standard&Poor's, batışı ile küresel krizi tetikleyen ABD'li yatırım bankası
Lehman Brothers'a en güvenilir not olan 'AAA' vermişti. Ancak bu açıklamadan kısa bir süre sonra Lehman Brothers, yaklaşık 600 milyar dolarlık varlığı ile batmıştı. Büyük batışı 'tahmin edemeyen' kuruluş, Türkiye'nin
kredi notunu düşürürken, resmen iflas ettiğini açıklayan İzlanda'ya ve ekonomisi batmak üzere olan Macaristan'a Türkiye'den daha yüksek not verdi. Bakan Mehmet Şimşek,
reyting kuruluşlarının ve
yabancı bankaların Türkiye'ye ilişkin raporlarını Zaman'a değerlendirdi. Bir ülkenin dış finansman ihtiyacının kısa, orta ve uzun vadeli borçlarına ve cari açığına göre belirlenebileceğini söyleyen Bakan, bu sebeple Deutsche Bank'ın 90 milyar dolarlık öngörüsünün yanlış hesaplandığını ya da başka maksat taşıdığını düşünüyor. Bakan'ın verdiği bilgilere göre özel sektörün ve kamunun geçmişte aldığı ve ödemesi 2009 yılına denk gelen kısa ve orta vadeli borç miktarı yaklaşık 100 milyar dolar. Özel sektörün toplam döviz cinsinden
mevduat miktarı ise 60 milyar civarında. Cari açığın 2009 yılında ne kadar olacağını bilebilmek için de kur,
büyüme ve enerji maliyetinin hesaplanması gerek. Kurun hangi seviyede olacağını kestirmek mümkün değil. Büyümenin cari açığa etkisinin ne kadar olacağı da şu anda bilinmiyor.
Petrol ve doğalgaz fiyatlarının gelecek yıl hangi seviyede kalacağı da önemli. Mehmet Şimşek, finansman bulunmaması halinde cari açığın da olmayacağını vurguluyor. Çünkü bir şirket finansman bulamazsa
ürün ithal edemez, parası olmayana kimse ürün göndermez. Bundan dolayı cari açığın ne kadar olacağını kestirmek zor. Borcun çevrilme oranı yüzde 80 kabul edildiğinde 100 milyar dolarlık bir borcun 25 milyar dolarlık açığı olur.
Borç çevirme oranı yüzde 70 olduğunda ise 35-40 milyar dolar civarında finansman açığı ortaya çıkar. Bakan Şimşek, bir ülkenin finansman açığının fizik veya matematik kuralları ile hesaplanamayacağına dikkat çekiyor. Bu sebeple Deutsche Bank'ın yaptığı hesaba itiraz eden Bakan, "Dünyada ve Türkiye'de her şey kötüye gidecek; o zaman finansman açığı 90 milyar dolar olur mu? Teorik olarak mümkün ama ihtimali ne?" ifadelerini kullanıyor.
Bakan Şimşek, krize karşı '
ekonomik tedbir paketi' hakkında da bilgi verdi. Pakete son halini vermek üzere çalışmaların da sürdüğünü dile getiren Bakan, gelişmeleri yakından izlediklerini, gerekirse ek tedbirler alabileceklerini belirtiyor. Bakan'a göre 2001 krizinden sonra mali disiplini sağlayarak 'evinin içini' düzenleyen Türkiye, krize daha dirençli hale geldi.
Merkez Bankası'nın faiz kararını ne bakan ne de hükümet bilir
Gazetelerde zaman zaman gündeme gelen '
Hazine müsteşarı ile arası açık' haberlerine de itiraz eden ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Şimşek, bu iddiaları kesin bir dille yalanlıyor. Mehmet Şimşek'in adı, daha önce çalıştığı Uluslararası
Yatırım Bankası
Merrill Lynch ile de sık sık gündeme geliyor. Son olarak bir
köşe yazarı, Şimşek'in
Merkez Bankası'nın
faiz indirimi kararından önceden haberdar olduğunu ve bunun eski çalıştığı kurumla ilintili bulunduğunu iddia etmişti. Bunu da kesin bir dille yalanlayan Şimşek, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun aldığı kararları ne kendisinin ne de hükümetin bilmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor.
Kredi derecelendirme kuruluşları sınıfta kaldı
Uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşlarının, ülkelerin ekonomik görünümüne ve şirketlere ilişkin verdiği derece notları son dönemde tartışmalı hale geldi. Alman Deutsche Bank 'Türkiye'nin 90 milyar dolara ihtiyacı var' şeklinde açıklama yaptıktan hemen sonra Standard&Poor's, Türkiye'nin ve Türk bankalarının kredi notunu düşürdü. Oysa aynı kurum sadece bir gün önce 'Türk bankalarının görünümünün gayet iyi olduğunu' ilan etmişti. Ayrıca Standard&Poor's'un en güvenilir not AAA verdiği ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers, kısa bir süre sonra müşterilerinin 600 milyar doları ile batmıştı.
ZAMAN