Menderes Türel'e kaybettiren ittifak

29 Mart seçiminin en büyük sürprizi Antalya’da yaşandı. Koltuğunu CHP’li Akaydın’a devreden AK Partili Menderes Türel, 'neden?' sorusuna cevap verdi.

Menderes Türel'e kaybettiren ittifak

Uluslararası havalimanı, kilometrelerce uzanan sahil yolları, parkları, bahçeleri, seminer ve konferans salonları, otelleri, alt-üst geçitleri ile Antalya pek çok şehre fark atıyor. Son beş yılda büyük bir değişim yaşayan şehir, 29 Mart’ta Başbakan Erdoğan’ı en çok üzen illerin başında geliyor. AK Parti, hiç beklemediği bir sonuçla Antalya Büyükşehir’i kaybetti. Kente büyük yatırımlar yapan genç belediye başkanı Menderes Türel de âdeta şok yaşadı. 29 Mart sonuçlarını masaya yatıran AK Parti kurmayları en çok Antalya üzerinde duracak. Erdoğan, Türel’le seçim gecesi ve daha sonra şoke edici sonuçları görüştü. İkili son olarak Erdoğan’ın geçen hafta tatilinin bir bölümünü geçirmek için geldiği şehirde dört saate yakın birlikte oldu. Antalya’da zafer bekleyen AK Parti neden kaybetti? Demokrat Parti oyları ve bir kısım MHP oyları CHP’ye gitti mi? 2004’te yüzde 26 oyu bulunan Hasan Subaşı’nın aday olmaması sonucu nasıl etkiledi? Türel’in hataları nelerdi? Tüm bu soruları, önce, seçim sonrası ilk röportajını Aksiyon’a veren Menderes Türel’e, sonra da AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi ve eski Antalya Belediye Başkanı Hasan Subaşı’ya yönelttik. -Sonraki seçime kadar ne yapacaksınız? Bizim siyasette hiç makam mevki beklentimiz olmadı. Ama tabii ki, mensubu bulunduğumuz partinin siyasi hedefleri doğrultusunda gerekirse bir nefer olarak çalışmaya hazırım. -Başbakan herhangi bir görev teklif etti mi? Sayın Başbakan’ın bugüne kadar birisine bir görev teklif ettiğine şahit oldunuz mu? Kendisi genellikle direkt bir görevlendirme yapar. Zaten böyle bir şey için çok erken daha. -Başbakan, Antalya şokunu atlatabilmiş mi? Sayın Başbakan Antalya’yla ilgili olumsuz bir düşünceye sahip değil. Kendisi Antalya’nın Türk ekonomisine sağladığı katma değerin çok önemli olduğunu her vesileyle ifade ediyor. Çok büyük hizmetler yaptığımız ortadadır. Bunun Antalyalılar da, Türkiye de farkında. Bu hizmetler bugün takdir görmüyorsa gelecekte görür. -Antalya’ya veya seçmene bir kızgınlığınız var mı? Siyaset yapıyorsanız kızma, küsme, suçlama lüksünüz yok. Seçimi kaybettik diye hiç kimseye ‘göbeğini kaşıyan vatandaş’ muamelesi yapmayız. Bizi bu halk belediye başkanı seçti. Yine halk görevden aldı. Siyasette her seçimi kazanmış siyasetçi yok. Netice aleyhimizeyse ders almak lazım. Şimdi bu analizleri yapıyoruz. -Seçim yenilgisinin sebepleri neler? 25 senede yapılması gereken hizmetleri 5 seneye sıkıştırdık. Tabii hizmetleri bu kısa süreye sıkıştırınca halka rahatsızlık vereceğini biliyorduk. Seçim konuşmalarında da söyledim. Altyapı yapmak bir siyasetçi için cazip değildir. Kolay iş değildir. Kanalizasyon kanalının üstünü kapattığımızda ortada bir hizmet gözükmediği için çok çabuk unutulur. Bu tip altyapı çalışmalarının siyasi bir getirisi olmaz. Ama biz hep Antalya için gerekirse kaybetmeye razıyız demişizdir. Antalya, katlı köprülü kavşaklarla, metroyla bizim dönemimizde tanıştı. Ama kaybetmiş biri olarak en ufak bir üzüntümüz yok. -Hem hizmet yapıyorsunuz hem fatura ödüyorsunuz. Bu çelişki değil mi? Burada eksik olan ne? Siyasette bu zaman zaman olur. Hizmet, gerekliliktir. O bizim görevimiz zaten. Ama yeterlilik, vatandaşın gönlünü kazanmaktır. -Yani seçimi kaybedeceğinizi öngördünüz mü? Hiçbir siyasetçi kaybedeceğini düşünerek yola çıkmaz. Ama seçimin sonuçlarına razı olmak demokrasinin gereğidir. Hazmetmek lazım. Ama bakıyorsunuz, devir teslim töreninde bizim gösterdiğimiz siyasi olgunluğu maalesef kazanan taraf gösteremiyor. İşte bizimle CHP arasındaki en önemli fark bu. -Yuhalanarak uğurlanmanız esnasında ne hissettiniz? Ben demokrasi adına üzüldüm. Ben bir siyasi nezaket gereği olarak devir teslime gitmişim. Ve ben gitmeden önce Türk bayrağı yerine CHP bayrağı çekildi. Yani bunu izah edebilmek mümkün mü? Arkasından maalesef yakışıksız sözlerle, şarkılarla karşılanıyorum, tartaklanarak yolcu ediliyorum. -Böyle bir şey bekliyor muydunuz? Açıkçası beklemiyorum desem yalan olur. Biz 5 sene önce bu görevi CHP’den devralırken eski başkanı alkışlarla karşıladık ve alkışlarla uğurladık. Yarın yine benzeri bir şey olsa yine aynısını yaparız. -Herkes kazanmanızı bekliyordu. Bir siyasi mühendislik olduğunu düşünüyor musunuz? Seçimi kazanmak için de kaybetmek için de her şeyin bir araya gelmesi lazım. Bir tek faktör ne kazanmaya ne de kaybetmeye yeter. Ama tabii ki Türk demokrasi ve siyasetinde toplum ve siyaset mühendisliğine soyunmayı marifet gören bir anlayışı kabul etmem mümkün değil. Demokrasiye inanıyorsanız halkın tercihi her şeyden üstün olmalıdır. Çünkü vatandaşa 5 yılda bir söz hakkı düşüyor. Siz vatandaşın hür iradesini hiçbir şekilde bir mühendislik hesabıyla planlamaya tabi tutamazsınız. Müdahale edemezsiniz. Etmemelisiniz. -Antalya’da sizce böyle bir çalışma oldu mu? Aday başarısı veya başarısızlığı, hizmetlerdeki başarı veya başarısızlık, projelerin inandırıcılığı veya inandırıcı olmaması Antalya’da kriter olmamıştır. Çünkü adaylar arasında doğru dürüst projeyle halkın karşısına çıkan başka biri yoktu. Yani bütün bunlar kriter olmaktan çıkmışsa bunun sonuçlarını farklı yerlerde aramak gerekir diye düşünüyorum. -Hasan Subaşı tekrar aday olmadı. Onun bir önceki seçimde aldığı yüzde 26 nereye gitti? Sadece Antalya’da değil, birçok yerde görüyoruz ki AK Parti’ye karşı kutsal ittifak oluştu. Bu Antalya’da da oldu, Manisa’da da, Türkiye’nin birçok şehrinde de... -Seçim sürecinde keşke şunları yapsaydım dediğiniz şeyler var mı? Keşkeler var. Zaten kendimizi sorguluyoruz. Biz kusuru kendimizde arıyoruz. Başkasında değil. O keşkeleri müsaade edin kendimize saklayalım. Parti içinde bunları değerlendiriyoruz. -Oy düşüşü devam eder mi? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama önümüzün açık olduğunu düşünüyorum. Umutsuzluk kimsenin sermayesi olamaz. -Başbakan ile neler görüştünüz? Genel bir değerlendirme yapıyoruz. Sonuçta bundan sonra arkaya bakmak yok. Ama kendimizi sorguladığımız hususlardan ders alarak yolumuza devam edeceğiz. Hep ileriye bakacağız. -Bazı projelerin, mesela metronun, halktan tepki görmesi sonuçları etkiledi mi? Yapmadıklarıyla değil, yaptıklarıyla eleştirilen yegâne belediye başkanıyım. Çünkü kimse Antalya’da yapmadığım bir şeyi bulamıyor. Normalde belediye başkanları yapmadıklarıyla eleştirilirler. -Akaydın başarılı olabilir mi? Benim temennim başarılı olması. -Siyasete bu kadar çabuk nasıl ısındınız? Sadece 5 senelik bir belediye başkanlığım döneminde siyaset yaptım. Ondan 2 ay önce siyasete girdim. Siyasi ömrüm 5,5 seneye yaklaşıyor. Ama aile olarak hep siyasetin içerisinde olmuşuz. Ailenin içerisindeki siyasi ortamda bulunmuş olmak ciddi bir tecrübe kazandırıyor. -Şehre kazandırdığınız projeler, belediye başkanlığına hazırlıklı geldiğinizi gösteriyor. Öyle tabii. Biz gelir gelmez kolları sıvadık. Çünkü Ticaret ve Sanayi Odası başkanıyken şehirde yapılması gerekenleri ifade ediyorduk. Siyaset, kanaat önderliğinden sonra orada söylediğinizi yerine getirebilecek en etkili kurum. -Akaydın’ın iddia ettiği gibi Antalya’ya büyük borçlar mı bıraktınız? Ben seçimi kazansaydım farklı bir borçla mı yola devam edecektim. Dolayısıyla bu borçların hiçbiri belediyenin belini bükecek borçlar değildir. İnceleme safhasında olduklarını basından takip ediyorum. İncelediklerinde göreceklerdir ki Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin geleceğini karartacak kadar kâbus gibi borçlar değildir. Eğer farklı bir yaklaşım gösterirlerse o zaman biz de belediyenin mali tablosunu kamuoyuyla paylaşırız. -Borçların gündeme getirilmesini siyaseten nasıl karşılıyorsunuz? Çözüm aramak yerine mazeret peşinde koşmaları bizi Antalya’nın geleceği açısından umutsuzluğa sevk ediyor. Çözüm makamına gelenler mazeret üretmemelidir. -Sonuçlar sizin ruh hâlinizde, hizmet aşk ve heyecanınızda bir sekteye sebep oldu mu? Üzülmedim diyemem. Çünkü Antalya’nın her köşesinde göğsümüzü gere gere gezebileceğimiz eserler bıraktık. Memleketime hizmet adına yapılacak daha çok şey var. Daha da hırslanarak ve daha da büyük bir çalışma azmiyle yolumuza devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çalışmalarımızı bu yönde sürdüreceğiz. *Hüseyin Tanrıverdi YENİ POLİTİKALARDA İNSANI MERKEZE KOYACAĞIZ 29 Mart yerel seçimlerinin galibi olmasına rağmen, aldığı sonuçlar en çok tartışılan parti iktidardaki AK Parti. Parti içinde sonuçlar enine boyuna değerlendiriliyor. İllerden raporlar alınmaya başladı. AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi’nin masasına yerel seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler geliyor. Tanrıverdi, seçimi değerlendirdi ve bundan sonraki sürece ilişkin görüşlerini anlattı. -29 Mart’taki seçim sonuçları sizi tatmin etmedi. Sebebi nedir? AK Parti bütün partilere galip gelen bir partidir. Ancak, 2007 çıtası çok yüksek olduğu için kendi kendisine mağlup olmuş bir görünüm sergilemektedir. Yoksa siyaseten ve partiler karşısında mağlup olan bir parti değildir. -Peki neden beklentilerin altında kalındı? Teşkilatlarımızın noksanlığı, bazılarının adaylık beklentilerinin gerçekleşmemesinden dolayı çalışmaması veya ters çalışmayı tercih etmeleri, kimi belediye başkanlarımızın ve teşkilatlarımızın rehavete düşmüş olmaları gibi çok nedenleri var. -‘Başkanlar hizmet götürdü ancak halkın gönlüne giremedi’ şeklinde eleştiriler var. Yerel yönetimlerde halkın gönlünü almak çok daha önemli. Başbakanımız hep ifade ediyordu; siyasetçiye halka efendilik yakışmaz, hizmetkârlık yakışır. Çok güzel hizmetler vermiş belediye başkanlarımız, bu hizmetleri sunarken halkın bir bardak çayını içmemiş ve bunu da halk dikkate almış. Yeni politikalar üretirken biz bunu dikkate almak durumundayız. Üretilecek politikalarımızın merkezine yine insanı, insanın gönlünü almayı yerleştireceğiz. -Seçim sonuçlarında uyarı var mı? Ak belediyecilik politikamız içinde belli ki noksanlarımız var, bunlar halkın dikkatinden kaçmayan noktalardır veya halkın daha dikkatli davranmamızı istediği konulardır. -Milletvekillerinin tercihleri belirleyici oldu mu? Milletvekili görüşlerini elbette önemsedik ancak yeterli bir gerekçe değildi. Tek faktör değildi. Bu da yöntem içinde bir faktördü. -MHP ve CHP’nin birlikteliği sonuçları etkiledi mi? Bu seçimin en ilginç özelliği MHP ve CHP ittifakı. Özellikle batı bölgelerinde ve İç Anadolu’nun kimi illerinde, Akdeniz’de bu ittifakı çok net bir şekilde görüyoruz. Bunun neden kaynaklandığını siyasi olarak açıklamak oldukça zor. Ama görülüyor ki AK Parti’nin gücü karşısında o partiler istikbalde siyasi arenada tamamen kaybolmamak için ittifakla ayakta kalmaya çalışıyor. Siyasette sağ ve sol bitmiş. Herkes aynı çizgiye gelmiş. -Siz en çok hangi illere şaşırdınız? Antalya, Balıkesir, Van çok şaşırdığımız iller. Bu illerimizde gerçekten çok önemli hizmetler verildi. Buralarda bazı partiler ve sivil toplum örgütleri AK Parti karşısında ortak çalıştı. Kimi kamu kurumlarının da buna ortak olduklarını oradaki arkadaşlarımız söylüyor. (*AK Parti Genel Başkan Yardımcısı) *Hasan Subaşı: MUSTAFA AKAYDIN ÇOK İYİ KAPI KOMŞUM 1989-1999 yılları arasında iki dönem Antalya Belediye Başkanlığı yapan Hasan Subaşı, Menderes Türel’in kaybetmesinin kendisi için sürpriz olmadığını ifade ediyor. Pek çok partiden adaylık teklifi aldığını söyleyen Subaşı, Akaydın’ın kazanması için aday olmadığı iddialarını da yalanlıyor. -Adaylık teklifi geldi mi? Bana her partiden teklif geldi. Sürekli geldi. İnsan hayatı boyunca belediye başkan adayı mı olur? -2004’te DYP’den aday oldunuz ama? Evet. O zaman çok ısrar oldu. Sorun yaşanmıştı Antalya’da. Ankara’dan dönerek teklifi kabul ettim. Çok da yalnız olmamıza rağmen, milletvekilimiz, paramız yok. Buna rağmen CHP’nin aldığı oylara eşit, yüzde 26 oy aldım. Menderes Türel aradan çıktı, yüzde 34 ile başkan seçildi. Hemen sonra bir daha aday olmayacağımı açıkladım. -29 Mart için Süleyman Soylu ısrar etti mi? Etti. Aday olamayacağımı söyledim. Aktif siyasete nokta koyduğumu 2004’ten bu yana belki yüz kere tekrarlamışımdır. Partimin bu konuda benden beklentisi varsa bu bana haksızlıktır. -Sizin aday olmamanız AK Parti ve CHP’yi etkiledi mi? Aday olsaydım seçimi alma şansım ne olurdu bilmiyorum. Yarışa ortak olabilirdim ya da seçimin kaderini değiştirerek yine bir önceki seçimde olduğu gibi CHP’nin oyundan bir miktarını alır, AK Parti’nin kazanmasına yol açabilirdim. Ya da tersi olabilirdi. Ben MHP ve AK Parti’nin oyundan alarak CHP’ye katkı sağlardım. Seçimin kaderini değiştirebilirdim. -Başka partilerden teklif aldınız mı? Antalya’ya 10 yıl hizmet vermiş biriyim. Benim duruşum belli. Seçimi kesin kazanabileceğim partiler olan MHP ve CHP’den de teklif aldım. Teklifi kabul etmeyerek partim DP’nin yanında olduğumu gösterdim. -AK Parti’nin sizinle ilgili hesabı var mıydı? AK Parti, CHP’nin adaylık teklifini kabul etmemden çekiniyordu. Bir de Türel muhalifleri bana gelerek bizim adaylık teklifimizi kabul edersen genel merkeze Türel raporu sunarız, senin adaylığını kabul ettiririz, yaklaşımları vardı ki hiç kale almadım. -CHP nasıl kazandı? CHP’nin burada kazanması benim için hiç sürpriz değil. -Neden? Ben her seçime girdiğimde yüzde 10’a yakın sosyal demokrat oyu almışımdır. Şimdi burada CHP’nin aldığı, 2004’teki yüzde 26 oy değildir. Benim aldığım oyları da sayarsak CHP’nin oyu burada yüzde 36’dan aşağı değildir. Benim oylarım CHP’ye dönmüştür. 2002 genel seçimlerinde DYP’nin oyu büyükşehir sınırlarında yüzde 8’di. 2007’de yüzde 4,5 idi. 2004’te benim girdiğim seçimlerde DYP’nin oyu yüzde 26’dır. Bu oy çeşitli partilerin hizmetlerinden geliyor. Ben aday değilsem bunların dönmesi doğaldır. Herkesin oyu partisine dönmüştür. -Başbakan neyi göremedi? Burada Başbakan’ın da katkısı ile önemli hizmetler verilmiştir. Altyapı çalışmaları tamamlandı, önemli kavşaklar yapıldı, sahil yolları ve Alanya yolu yapıldı. Başbakan ve Türel’in seçim kazanmayı bekleme hakları vardır ama şeytan ayrıntıda gizlidir. Şöyle ki: Türel’in halkı ve esnafı çok yakından ilgilendiren trafik düzenlemeleri çok tartışmalıdır. Tramvay çok doğru bir proje olarak görülmemektedir, bazı alt geçitler halkın ve esnafın tepkilerine sebep olmuştur. Rahatsızlık verici olarak yorumlanmıştır, bunların plansız yapıldığı iddiası vardır. Büyükşehir ilçelerindeki aday tespitleri tartışmalı bir biçimde yapılmıştır. Erdal Öner’in ciddi bir tabanı varken Kepez’den aday yapılmamıştır. Muratpaşa’da yarışmaya girmeyen Orhan Tolunay dışarıdan aday yapılmıştır. Yeşilbayır beldesi ile birleştirilen yeni ilçe Döşemealtı’nda beldenin adayı ilçenin adayı yapılmıştır. Aksu’da da yine yanlışlıklar yapılmıştır. -Bu kadar fark neden? Küçük partilerde de oyumuz boşa gitmesin diye AK Parti’ye vermek istemeyenler CHP’ye vermişlerdir. Her seçimde yaşanan şeylerdir. -Seçim sonucundan nasıl bir ders çıkarılmalı? Birincisi; aday tespitlerinde doğru yöntemler uygulanmalı, ilkesel davranılmalı, partilerin bu konuda belirli kıstasları olmalı. İkincisi; siyasetçinin genel merkezle ve İstanbul medyası ile arası iyi olabilir. Ama oy aldığı seçmen ve Antalya teşkilatı önceliği taşımalı. Başkanlar hizmet verirken halkın katılımını sağlamalı. Sivil örgütlerin uyarılarını dikkate almalı. Planlama aşamasında daha tartışmacı, daha dikkatli, daha araştırmacı olmalı. Bilhassa Antalya’da. Halkın demokratik refleksleri gelişmiştir. Ben böyle projelendirdim, böyle yapıyorum demek, Antalyalıdan tepkiyi göze almak demektir. -Halkın verdiği mesaj nedir? Bizi dikkate alacaksınız dedi. -Akaydın fikirlerinizden istifade etti mi? Mustafa Akaydın hoca benim özel dostumdur. Aynı apartmanda yaşarız, çok kere sorar. Subaşı dostumdur, komşumdur, demiştir. Sorduklarında dostumdur, iyi tanıyorum, demişimdir. Türel de beni aradığında aynı nezaketle karşılarım. -Antalya’da siyaset mühendisliği yapılmış mıdır? AK Parti’nin önünü kesmek isteyen, siyaset mühendisliği yapan kişiler de olabilir, kurumlar da olabilir; ancak ben yılların siyasetçisi olarak tabanın bunlara itibar ettiğini hiç görmedim. Aksine bu tür şeyler ters sonuç verir. Çünkü halk artık sahiplendiği lideri de partiyi de geçmişe nazaran daha çok koruma eğiliminde. Fakat yine de bugün dediğiniz gibi siyaset mühendisliği vardır. Maalesef Türkiye sahip olduğu cumhuriyeti tam demokrasi ile taçlandıramadı. Rejimimizi tümüyle halka mal edemedik. Bürokraside eksikliklerimiz var. Yine de halk sağduyusu ile bu eksikleri tamamlamaya çalışıyor. Son yıllarda halk, reflekslerini, sağduyusunu kullanıp demokrasiye sahip çıkmaya çalışmıştır. Siyasi partilerin önünü kesmek isteyen toplum mühendislerinin kendi kampının iktidara gelmesi için çalışmalar yaptığı Ergenekon davasından da anlaşılıyor. Şimdi artık bir olgunlaşma dönemine girildiğini zannediyorum. Önümüzdeki yıllarda kamplaşmadan ziyade partilerin fikir çalışmaları ön plana çıkacak. Partiler kendilerini halka kabul ettirmek için daha çok çalışacaklardır. -CHP’nin Antalya başarısı ülke geneline yansır mı? Bu seçim sonuçlarından partiler ders çıkarmalı. Bakın AK Parti yüzde 8 oy kaybetti. CHP, bu kaybedilen oylardan yararlanamadı. Yüzde 2,3 arttı; ama bu, Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in çalışmasının yansımasıdır. İstanbul’da yapılanlar basit görünse de çok önemli yansımaları olmuştur. Varoşlara gidilmiştir. Gürsel Tekin ve Kılıçdaroğlu, dürüst ve samimi kişiler olarak algılanmıştır. CHP, değişmek gerektiğini fark etmiştir. Yeterli mi? Değil. CHP, en çok Güneydoğu’da ve İç Anadolu’da neden oy alamadığını sorgulamalıdır. 12 Eylül vesayet rejimi ile yönetilemeyiz. Anayasa değişmelidir. CHP çok ciddi inisiyatif alabilir. CHP’nin değişme programında bu olabilir. CHP, 12 Eylül anayasasına sahip çıkarak değiştim derse bu hiçbir şey ifade etmez. CHP samimi olarak değişirse çok ciddi iktidar alternatifi olabilir. Bunu yaparken samimi, kucaklayıcı olmalı. Ama CHP kolay değişebilir mi? O da zor. * Eski Antalya Belediye Başkanı (Aksiyon)
<< Önceki Haber Menderes Türel'e kaybettiren ittifak Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER