Millete yapılacak en büyük kötülük...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek'in 'TSK adına durmadan benzer açıklamalar yapılınca TSK'nın ağırlığı kayboluyor, çok fazla konuşmamak lazım'açıklamasını nasıl anlamamız gerektiğini Ekrem Dumanlı köşesine taşıdı.İşte o yazı...

Millete yapılacak en büyük kötülük...

Akşam gazetesinin dünkü haberine göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, "TSK adına durmadan benzer açıklamalar yapılınca TSK'nın ağırlığı kayboluyor, çok fazla konuşmamak lazım" demiş. Gazete bu cümleleri "CHP'den sürpriz çıkış" diye sunuyor. Aslında sürpriz sayılmaz; sayılmamalı. Çünkü askeri, politik meselelerin içine çekmek, sadece TSK'ya değil; Türkiye'ye zarar veriyor. Ne var ki Türk medyasının tuhaf bir alışkanlığı var: Kritik konuları komutanlara soruyor, onlardan aldığı cevapla "gündem oluşturma" telaşına kapılıyor. Hatta istediği oranda kışkırtıcı cevap alamayınca sitem edildiği bile vâkidir. Hatırlayacaksınız eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü pasif bulan bazı meslektaşlarımız Paşa'yı alenen yerden yere vurmaya kalkmıştı. Bir törende meslektaşlarımızdan biri gündemdeki bir konu ile ilgili olarak, "... Daha sert, muhtıra gibi açıklama bekleniyordu." serzenişinde bulununca Özkök Paşa, "Ne yani illa masaya pat-küt yumruk mu vurmamız gerekiyor? Masaya yumrukla değil, beyinle, bilgiyle, hukukla vururuz." demek zorunda kalmıştı. Birkaç gün önce Büyükanıt Paşa konuştu ve, "12 Nisan'da dediklerimizin arkasındayız" açıklamasını yaptı. Bazı gazeteler bu cümleyi gece yarısı bildirisinin yayınlandığı 27 Nisan diye okumak için inanılmaz bir gayret sarf ediyor. Oysa 12 Nisan'daki açıklama ciddiyetle kaleme alınmış, devlet adamlığına yakışır bir konuşmaydı. O kadar ki Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'tan "şok açıklama" gelmediğini gören gazeteciler, "Başbakan Erdoğan size de hocam diyor mu?" gibi bir soruyla iğneleme yapmayı tercih etmişti. Güya Başbakan, Özkök Paşa'ya "Hocam" diyormuş. Rahatsızlığın özünde Özkök'ün, "Uyum içinde çalışıyoruz" cümlesi yatıyordu. Bakar mısınız manzaraya: Bu ülkenin hükümeti ile Genelkurmay'ının uyum içinde çalışıyor olması medyayı çileden çıkarıyor. "Ne bekliyorsunuz ki; ille de gerginlik mi olmalı?" diye sorsanız, lafı eğip bükmeden konuşanlar "evet" cevabını yapıştıracak... 12 Eylül darbesinin komutanı Kenan Evren, geçen yıl ağustos ayında Yavuz Donat'a şu açıklamayı yapmıştı: "Yaşar Paşa'yı pohpohlayanlar, sertleştirmeye çalışanlar var. Ama o, böyle şeylerden etkilenmeyecek kadar deneyim sahibi". Evren Paşa tecrübesini konuşturuyor. Darbe öncesi kendilerini kışkırtan sivillerden her fırsatta yakınıyor. Evren'in söylediklerini teyit eden 12 Eylül döneminin güçlü generali Turgut Sunalp da şöyle demişti: "Darbeyi biz yapmayız, darbeyi yaptırırlar; sivil destek olmadan hiçbir ordu darbeye kalkışmaz." Sunalp, meselenin bam teline dokunuyor: Sivil destek. Aslında askerî müdahaleyi meşru gören zihniyetin sadece giyim kuşamı sivildir. Askeri ateşin içine atmak bu bedbaht düşünenin sadistçe zevk aldığı bir senaryodur. Zira bir dönem kışkırtıcılık yapanlar, rüzgâr demokrasiden yana esmeye başlayınca; daha doğrusu halk daha çok özgürlük talebini daha güçlü bir sadayla talep edince liberal kesilirler. Sonradan liberalleşmiş kişilerin ilk hedefi Silahlı Kuvvetler'dir. Bir dönem verdiği gizli/açık desteği unutur ve yeni dönemin şartlarına uygun bir söylemle asker düşmanlığı yapmaya başlar. Türk halkına yapılacak en büyük kötülük; sosyal hayatı tanzim etmek üzere siyaset mühendisliğine soyunmaktır. Geçmişte iş dünyası buna yeltendi, yanlış yaptı. Yargı anlamsız müdahalelerle işi çığırından çıkardı. Medya, toplumu yönlendirmek için defalarca kollarını sıvadı, büyük hezimetlere uğradı ve sebep oldu. Toplumsal değişim tabii mecrasında akıp gidiyor. Bu mecranın ülkeye mahsus şartları olduğu gibi, cihanşümul yönelişleri de bulunuyor. Türkiye'de sonsuza kadar süren "seçmen vefası" hiçbir zaman olmadı ve olmayacak. O yüzden demokratik tahammül ve muhalefet kendi tabii seyri içinde gösterilmeli. Askerin arkasına saklanarak ve onu ateşin içine atacak şekilde yıpranma sürecine sokarak siyaset yapılmaz. Askerî vesayet görüntüsü Türkiye'ye zarar veriyor ve bu zarara sebep olan, askerden çok askeri kışkırtan, vefasız, acımasız ve marjinal bir gruptur. O yüzden CHP Genel Başkan Yardımcısı'nın açıklaması önemli. Zira artık asker üzerinden siyaset yapma dönemi kapanmalıdır... EKREM DUMANLI/ZAMAN
<< Önceki Haber Millete yapılacak en büyük kötülük... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER