Hadi atlayamadı diyelim. O, herkesin gözünde dağın başında da olsa, dondurucu
soğukta hayatta kalabilecek kabiliyete de sahipti.
Seçimlere 4 gün kala haber merkezlerine adeta
bomba gibi düşen acı haberden sonra, herkes böyle
ümit etmişti. Ve bu
ümitler son ana kadar hiç yitirilmedi. Ama olmadı, acı sona kimse inanmak istemese de düşen helikopter
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişiyi aynı kadere taşıdı. Meydanlar sustu, partiler sağ-sol demeden bir bir mitinglerini iptal etti. Farklılıklar birden anlamsızlaştı, bütün
Türkiye Muhsin Yazıcıoğlu’nun ‘’Büyük Birlik’’ ikliminde buluverdi kendini.
Seçimlerde yüzde bir alan bir partinin lideri olan Muhsin Başkan’a, yüzde doksan dokuz ağladı.
Yüreğimize düşen helikopter
kazasından 6 gün önce
Karaman’da ölümü anlatmıştı. Etrafındakilere adam gibi adam olmayı öğütlüyordu. Adeta içine doğmuştu. Kaza ve kadere inancı öyle tamdı ki, bir gün sonsuzluğun sahibi Cenab-ı
Allah’a kavuşacağını aklından hiç çıkarmamıştı. Ve gönlündeki manevi aşkı dizelere dökmüştü.
Herkesi
gözyaşı seline boğan ve defalarca hiç bıkmadan usanmadan dinlediğim şiirindeki o dizelerinde, Yiğido; ‘’Beton soğuk, üşüyorum’’ diyordu. İnanılmaz işkencelere maruz kaldığı Mamak Cezaevindeki zindanda kaleme aldığı şiirinde, kendini ve
Anadolu’yu anlatmıştı. Özlemler duyuyordu, çeşme başında uzanırken ruhunu dinlemeye ve
peygamber çiçekleri toplayan milletine. Sonsuzluğun sahibine ulaşmak isteyen samimi bir müslümanın arayışıydı yüreğine sığmayan dizeler.
Ve kendi sesinden televizyonlar aracılığıyla taraflı tarafsız bütün Türkiye’ye ‘’Seni anlayamamışız ne yazık ki’’ dedirtti. Ne kadar haksızlık etmiştik oysa O’na. Temiz el ödülü, yani yolsuzluğa karışmayan lider ödülünü verdik, ama hiç
iktidar vermemiştik.
Hayatı
boyunca demokratik duruşundan hiç taviz vermemişti oysa. 12
Eylül’ün
hapishanelerindeki işkence tezgahlarında öğrenmişti,
demokrasiyi ve insan haklarının ne kadar önemli nimetler olduğunu. Uğruna canını vermeye her an hazır olduğu devletinden dayak yediği yedi buçuk senelik çileli hapishane döneminde hep inancına sarılmıştı. Ancak Muhsin Başkan, kendi ifadesiyle devletine hiç küsmemişti.
28
Şubat Post Modern Darbe sürecinde de bu değerler üzerine kurduğu ideolojisinin ve inandıklarının arkasında dimdik durdu.
Meclis aritmetiğinin alt üst olduğu bir süreçte,
kilit bir partinin lideri olarak baskılara boyun eğmemiş ve büyük maddi teklifleri elinin tersiyle itmişti.
Ve millet iradesi ile demokrasinin mührü olacak o sözünü söylemişti.
Millete karşı çevirilen namluya
selam durmam… Yine elim kazadan bir kaç gün önce söylediği gibi; ‘’İki saniye sonrasını bilemediğimiz bir hayatta fırıldak olmaya gerek yok. Ben fırıldaklık istemem’’ demiş ve söylediği gibi de siyasi hayatı boyunca hiçbir zaman çizgisinden ayrılmamıştı.
Hülyalarını süsleyen iki yüz milyon’luk Türk birliğinin de reisiydin sen demokrasi şehidimiz Muhsin Yazıcıoğlu. Sen pamukta saklanılacak biri olduğunu kendine yakışır bir hayat sürerek gösterdin. Vakar, dimdik duruşunla, adaletli, inançlı ve cesaretli örnek bir siyasi lider olarak gönüllerimizde yaşayacaksın.
O’nu taşıyan helikopter bu yüzden
Kahramanmaraş’ın
Göksun ilçesine değil hepimizin yüreğine kor oldu düştü. Kaza ve kadere inanan insanlarız. Bu acımızı biraz olsun hafifletiyor. Ancak 2009 yerel seçimlerine, Türkiye’nin neredeyse yarım asır’a yakın bir sürede yetiştirebildiği bir siyasi değerin yokluğunda buruk bir şekilde giriyoruz. Seçimler bütün ülkemizde hayırlara vesile olsun. Rabbim mekanını
cennet etsin büyük Alperen Muhsin Başkan…
İSMAİL ATEŞ-SAMANYOLUHABER