Bu sözler, Demokrasi Sınavı'nda çakan
Erkan Mumcu'ya ait: Başından beri "367 Hurafesi"ne itibar etmediği halde son düzlüğe girildiğinde birdenbire fikir ve tavır değiştiren bir siyasi liderden bahsediyoruz...
Temeldeki soru şudur: Canını vermek şöyle dursun, Mumcu "işin içine Rufailer karıştığında"
demokrasiye sahip çıkma uğruna "adam adama markaj"a karşı dik durabildi mi?
Bu soruya
evet cevabını verebilmek ne yazık ki imkânsız!
İkisi hariç bütün Anavatanlı vekiller 27
Nisan Cuma günü Meclis'teki ilk tur oylamaya katılmayarak "367 Hurafesi"nin
Çankaya seçimini bloke etmesinde
kilit rol oynadılar...
Sadece iki gün önce (25 Nisan
Çarşamba) Anavatan
MKYK toplantısı başladığında
Erkan Mumcu oylamaya katılma konusunda kararlı bir genel başkandı! "367'den dolayı seçim süreci işlemezse
ekonomik kriz çıkabileceğinden" falan dem vuruyordu...
Toplantı sürerken saat 16.00 sularında Mumcu'ya gelen
telefonlar Anavatan'ın tavrında çok farklı gelişmeleri de beraberinde getirecekti...
Apar topar salondan ayrılan Mumcu, yarım saat kadar sonra hayli telaşlı bir biçimde yerine döndüğünde YÖK Başkanı Teziç'e saldırı düzenlendiğini MKYK üyelerine haber veriyor; "Şu ana kadar konuştuklarımız tümüyle değişmiştir. Artık her şeyi yeni baştan düşünmemiz gerekir" diyordu...
Tam bu noktada karikatürlük bir provokasyon olan "Teziç'e
Saldırı" hadisesini hatırlayalım. Saat 14.30'da, "Olay yerinde bulunmayan artı 700 metre uzaktaki makamında
doğal güvenlik çemberinin içinde oturan Teziç"e saldırı olmuştu! "Karıştırıcı Eller"in suikastın kendisine değil (Gül'ün adaylığının ertesi günü) "şok bir haber"e ihtiyaçları vardı. Kamuoyu bu haberi tam üç buçuk saat sonra 17.55'te ekranlarda flaş kampanaları çaldırıldığında öğrendi. "
Suikast varmış gibi" konuşan haberler sayesinde!
Dikkat buyurunuz: Mumcu bu haberi saat 16.30 gibi öğreniyor. Uyutulmakta (veya beklemede) olan haberin patlatılmasına henüz bir buçuk saat var!
Mumcu'ya bu haberi verenler ona sadece "Teziç'e Suikast"tan söz etmiyorlar; aynı zamanda Anavatan liderine 367 konusunda "sil baştan" yaptırabilecek seviyede "etkili bir telkin"de bulunuyorlar.
Cuma öğleden önceki saatlerde Mumcu etrafındakilere henüz karar vermeğini ifade ediyor. Öğleyin (13.00 gibi) yine bir telefon trafiği yaşanıyor ve nihayetinde Mumcu katılmama kararını açıklıyor...
Mumcu'nun demokratik sürece son anda 28 Şubat'vari bir çalım atması üzerine MKYK üyesi
Hüseyin Kocabıyık hemen istifasını veriyor. 25-
27 Nisan arasında "Demokrasi Doktoru" Jekyll'ın "Mister Hyde"a dönüşmesine Kocabıyık tanıklık ediyor...
Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar'ı "kuvvetli telkinler"de bulunarak Meclis'teki ilk tur oylamadan uzak tutanlarla hemen ardından iki partinin
birleşmesinde rol oynayanlar farklı kişiler olamaz...
***
Aydın
Menderes'in son söylediklerinden yola çıkarsak Mumcu'nun DYP ile birleşme konusunda da son ana kadar farklı düşündüğünü görüyoruz! Birleşmeden kısa bir süre önce Mumcu Menderes'i ziyaret etmiş.
Güneş yazarı
Talat Atilla'ya konuşan
Aydın Menderes, Mumcu'nun kendisine "DYP'yi dışlayan bir çözüm bulmalıyız. Ağar'lı DYP, AKP'nin dümen suyuna girdi. DYP ile bir
yol haritası çıkarmak mümkün değil" dediğini aktarıyor. Mumcu bu ifadeleri yalanlasa da Menderes sözlerinin arkasında; şahit olarak ziyarette yer alan Hüseyin Kocabıyık'ı gösteriyor. Kocabıyık da Menderes'i teyit ediyor...
Böylelikle, Ankara'daki "Olay Yeri İnceleme" raporunun siyasi ayağı tamamlanmış oluyor!
TAMER KORKMAZ - ZAMAN