Mumcu öldürülmeseydi ne yazacaktı?

Mustafa Balbay'ın günlüğüne göre, Genelkurmay gazeteci Uğur Mumcu'ya arşivlerini açmıştı ve PKK-MİT ilişkisini araştırdığından haberdardı.

Mumcu öldürülmeseydi ne yazacaktı?

Günlükte, dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Büyükanıt, "Uğur ölmeseydi pazartesi buraya gelecekti. Arşivde çalışıyordu. Öcalan'ın kayınpederinin MİT'e çalıştığını saptamıştı" diyor... Mustafa Balbay'a ait olduğu iddia edilen günlükte, yıllardır çözülemeyen gazeteci Uğur Mumcu suikastıyla ilgili de enteresan notlar yer alıyor. Günlükteki, dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı olan Mehmet Yaşar Büyükanıt'ın sözleri, Mumcu'nun PKK'nın derin ilişkilerini araştırdığı için öldürüldüğü iddialarını güçlendiriyor. İşte günlüğe göre Büyükanıt'ın sözleri... 'Mumcu arkadaşımdı' "6 Nisan 2003 Pazar günü saat 12.30'da Genelkurmay Karargahı'nda Aslan Paşayla (Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan Aslan Güner) görüşme... 45 dakika sonra, Yaşar Paşa (Genelkurmay 2. Başkanı olan Mehmet Yaşar Büyükanıt) geldi, "Ona günü anlatmam lazım, isterseniz bekleyin, en çok yarım saat sürer" dedi sonra ikisi birlikte geldiler... Yaşar Paşa, sivildi. Kırmızı ağırlıklı bir tişörtü vardı: "Uğur Mumcu benim arkadaşımdı. Buraya çok geldi gitti. Bizim arşivde çalıştı. En sevilen yazardı... Öldürülmeseydi ertesi gün, pazartesi buraya gelecekti. Arşivde çalışıyordu. Öcalan'ın karısının ( Kesire Öcalan) babasının MİT'e çalıştığını saptamıştı. Daha derin araştırmalar içindeydi..." Cinayetten 2 saat sonra... Mumcu'nun kardeşi avukat Ceyhan Mumcu da, günlükte yer alan notları doğruladı. Kardeşinin saldırı sonucu öldüğü dönemde bu konuyu kendisinin de araştırdığını belirten Mumcu, şunları söyledi: "Uğur, 'Kürt Dosyası' adında bir kitap yazıyordu. Bu kitapta Abdullah Öcalan'ın ilk kez mahkemeye çıkarılışından serbest kalışına kadar geçen süreçteki şüphelerini de aktarıyordu. Ayrıca 15 Ekim 1992'de yayımlanan 'Kim bu Pilot Necati' başlıklı yazısı da bu konuyla ilgiliydi. Ancak kitabı tamamlayamadı..." Ceyhan Mumcu daha önceki bir röportajında da cinayetten 2 saat sonra Güreş ve Büyükanıt'ın eve geldiğini söylemişti: "Uğur öldürüldü, 2 saat sonra Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş, Uğur'un evindeydi. Yanında Yaşar Büyükanıt da vardı. Doğan Paşa suikasttan önce Emniyet'i uyarmış, 'Uğur'a bir şey yapacaklar, aman iyi koruyun' diye... Demek ki Genelkurmay'ın istihbaratı iyi çalışmış... O nedenle Güreş ve Büyükanıt Paşalar mutlaka dinlenmeli." Tuğ'dan belgeleri alacaktı Mumcu'nun diğer randevusu ise 12 Mart 1971 döneminin askeri savcıBaki Tuğ ileydi. 27 Ocak Çarşamba günü buluşacaklardı. İki gün önce, Baki Tuğ'un Meclis'teki odasında bir araya gelmişlerdi ve Tuğ'a, "Abdullah Öcalan'ın MİT'le ilişkilerini ortaya çıkardım" demişti. Tuğ Meclis Milli Savunma Komisyonu Başkanı'ydı, 'Araştıracağım' dedi, randevuyu verdi. Tuğ'un bilgileri önemliydi, çünkü 1972'de, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) 1. sınıf öğrencisi olan 22 yaşındaki Abdullah Öcalan, bildiri dağıtmak suçundan gözaltına alındığında Askeri Savcı Baki Tuğ'un önüne getirilmişti. Tuğ, boykotçu öğrenciler içinde en ağır cezayı Abdullah Öcalan ve iki arkadaşı için isterken, yargılama sırasında mahkemede görüş değiştirince Öcalan üç ay hapis cezasıyla kurtulmuştu. Devlet kullanmış olabilir Baki Tuğ, o günleri daha sonra şöyle anlatmıştı: "Apo'nun MİT mensubu olup olmadığı konusunda yardım istedi. 'Arşivime bakayım' dedim. Araştırdım; Abdullah Öcalan'ın kayınpederi Ali Yıldırım, Milli İstihbarat'ta çalışan bir görevliydi. Öcalan, Ali Yıldırım'ın kızı Kesire ile evlenmişti. Bizde bulunan bilgi bu kadardı. Ama Uğur Mumcu'nun ömrü vefa etmedi. Bana gelip gitmesinden iki gün sonra da öldürüldü. Bunu araştırmasına şaşırmamıştım. Çünkü Milli İstihbarat Teşkilatı'nın görevi herkesten yararlanmaktır. O dönemde bir öğrenci olarak ondan da yararlanmak isteyebilirler. Bunda şaşıracak, yanlış düşünecek hiçbir şey yok." Tuğ, Öcalan'ın 1980'den önce Devrimci Doğu Kültür Ocakları gibi Kürt örgütlere karşı mücadele etmiş olabileceğini belirtmişti.. Son yazılarında hep MİT-PKK ilişkisini yazdı Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde ölmeden önceki son 6 ayda hep PKK'yı yazmıştı. Cumhuriyet gazetesindeki 9 Ekim 1992 tarihli yazısında Uğur Mumcu şöyle yazmıştı: "Bugün PKK örgütü arasında kim bilir kaç ajan var? Yalnızca MİT ajanları mı? Ortadoğu ajan kaynıyor. Kürt örgütleri arasına sızmış kim bilir kaç CIA ajanı görev yapıyor?" diye soruyordu. 15 Ekim'de ise "Gazetecinin görevi gerçeği aramaktır. Kürt sorunu konusunda bu köşede yapmaya çalıştığımız da budur. Örneğin Abdullah Öcalan kimdir? PKK nasıl kurutulmuştur? Bunları araştırıyoruz. Bu araştırmaların başlangıç noktası Öcalan'ın kimliğidir. Apo'nun kontrgerillacılarla işbirliği yaptığı, PKK içindeki MİT ajanı bir pilotu kolladığı ve kayınpederinin MİT elemanı olduğu doğru mu?" Kanlı tuzak kuruluyor Öldürülmeden 16 gün önce, 8 Ocak 1993 tarihli yazısında da şunları yazmıştı: "Birileri Türk halkını Kürt halkına, Kürt halkını da Türk halkına düşman edici bir kanlı tuzak kuruyor. Yakında yayınlanacak bir yayınımda Kürt milliyetçileri ile istihbarat ajanları arasındaki ilişkilere ışık tutacak ilginç belgeler açıklayacağım." Kesire Avrupa'ya kaçtı ABDULLAH, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okurken tanıştığı Elazığlı Kesire Yıldırım ile 24 Mayıs 1978'te evlendi. Çift, 3 ay Diyarbakır'da yaşadı. Onları Ankara'dan Diyarbakır'a götüren "Pilot Necati" ordudan ayrılmış ve Diyarbakır'da kum ticareti yapıyordu. (Pilot Necati 1982'de esrarengiz bir şekilde kullandığı zirai ilaçlama uçağının düşmesi sonucu öldü.) Öcalan bir süre sonra Suriye'ye kaçtı ve Kesire'yi de yanına aldı. Fakat Kesire, baskıcı politikalarına karşı çıkıp Avrupa'ya kaçtı, hakkında ölüm kararı çıkartan Apo'dan korunmak için kardeşi Hüseyin Yıldırım'la birlikte kimlik değiştirdi.(Vatan)
<< Önceki Haber Mumcu öldürülmeseydi ne yazacaktı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER