Doğada tek başına nasıl yaşanacağını anlatan sunucunun koruma altındaki engereği yemesine hem
Çevre Orman Bakanlığı Av ve Yaban Hayatı Daire Başkanlığı hem de
sivil toplum örgütleri tepki gösterdi.
Çevre sorunlarının anlatıldığı
Yeşil Ekran kuşağında yayınlanan ve
doğayı sevdirmeyi amaçlayan programda
Serdar Kılıç,
Sakarya,
Bilecik ve
Bolu sınırlarındaki Kapıorman dağının yüksekliklerinde güne başlıyor. İki gün içinde bu dağlardan en yakın yerleşim birimine ulaşmayı amaçlıyor;
bıçak hariç yanında hiçbir malzeme bulunmuyor.
Sıfır malzemeyle barınma,
yiyecek, su bulma, ateş yakmayı anlatıyor izleyicilere.
NTV'nin sitesindeki
tanıtım yazısında "Böğürtlen yaprağı, bal arılarının konduğu bitkiler, karınca larvası,
kurbağa ve yılan yiyor; sazlıklardan kamışla su süzüp içiyor." deniyor.
Güneşin yükselmesiyle karnı acıkan
Serdar Kılıç'ın ilk olarak menüsünde
Türkiye ekolojisi açısından önemli bir tür olduğu bilinen kırmızı orman karıncalarının larvaları yer alıyor.
Protein deposu diye tanıttığı bir avuç dolusu larvayı lezzetinden söz ederek yiyen sunucunun karnı doymadığı için kurbağalara yöneliyor.
Karıncaların akıbetine bu defa kurbağalar uğruyor. Kurbağaları bir çubuğa takıp ateşin üzerinde pişiriyor. Hangi mesafeden pişirilmesi gerektiği gibi yemek programlarına özgü incelikleri de anlatıyor. "
Tavuk eti ile
balık eti arasında" diye yediği eti tanımlıyor.
Programın sunucusu Kılıç, dağda geceyi geçirdikten sonra sabah yola koyuluyor, insan yaşamının olduğu yere ulaşmaya çalışıyor. Kapıorman dağlarında yetişen ve koruma altında olan engerek yılanlarından birini fark ediyor. Hemen ağaçtan bir dal kopartıp yılana doğru yöneliyor. Zehirli olduğu tahmin edilen bu yılan kaçmıyor, Kılıç bir hamleyle yılanı yakalıyor.
Yılanı izleyicilere tanıtıyor. Kameraya yansımasa da yılanın baş ve
kuyruk bölümünün kesildiği saniyeler sonra görülüyor; yılanın neresinden kesileceği, zehirli kısmın nerede olduğu anlatılıyor. Önceden yaktığı ateşteki közlerin altına derisini soymadan yılanı yerleştiriyor, böylece yarım saat içinde yılanın etleri sert derinin de yardımıyla yanmadan pişiyor. Serdar Kılıç bunları bir
Survivor-yemek yarışması karışımı bir programdaymış gibi anlatıyor.
Kılıç, közün altından çıkarttığı yılandan bir iki lokma yedikten sonra yoluna devam ediyor, yılanın boş yere öldürüldüğü anlaşılıyor. Yeşil Ekran kapsamındaki bu programına Çevre ve
Orman Bakanlığı'ndan da tepki geldi. Bakanlıktan üst düzey bir yetkili "Bir doğa belgeselcisi, doğanın içindeki hayvanların ne kadar değerli olduğunu göstermek yerine onları yemeyi
teşvik etmesi ne kadar etik? Yaban belgeselcisi hayvanları sevmeli, onun vasıflarını ve özelliklerini anlatmalı. Bugün birçok kişi yılan yemiyordu ama o hareketten dolayı yılan yiyecekler. İnsanlar onu
taklit edecek. Bu ise o türün sürekliliği açısından tehdit oluşturacak. Belki o yılan bilmediğimiz otun zehrini çekiyor. Kâinatta bir zincir var, herkes
dayanışma halinde. Keşke o yılanın özelliklerini anlatsaydı, biz de biyolojik çeşitlilik açısından korunması gerektiğini anlayabilseydik." Diyor.
Dünyada hayvanlar Cites ve Bern sözleşmesi ile koruma altına alınmış durumda. Biyolojik neslin azalmaması, endemik türlerin korunması için büyük projeler yürütülüyor. Mesela
Anadolu parsı ve kaplanı son 30 yıldır görülmüyor, bunu bulmak için çalışmalar yürütülüyor. Kelaynak,
turna, ördek gibi birçok türün soyu Türkiye'de bulunuyor.
Avcı Eğitimi ve Yaban Hayvanı Üretme Vakfı kurucusu Mehmet
Emin Bora ise sonu ölümle biten hiçbir aktiviteyi
ekranda bile olsa seyredemediğini anlatıyor. Serdar Kılıç'ı "iyi insan" diye tanıtıyor ancak hata yaptığını ekliyor sözüne. "Yılan da yenebilir" demekle, oturup yılan yemenin başka olduğunu söylüyor, bu ülkede kaç kişinin böyle bir durum yaşadığını soruyor. "Tüm dünyada bu ve benzeri programlar sergileniyor. Oralardan esinlenilmiş diye düşünüyorum. Benzeri hataları TRT ve diğer kanallar da yapıyor." diyor. Bu tür hataların kanallarda doğa danışmanı olmamasından kaynaklandığını söylüyor.
NTV, Yeşil Ekran uygulamasına insanların doğayla daha iç içe yaşadığı yaz sıcaklarının ortaya çıktığı Haziran başında geçti. Doğayı simgeleyen yeşil çerçeveli bu programlar arasında dünyada ses getiren belgeseller, değişen çevrenin çarpıcı öyküleri, biyolojik çeşitliği ortaya koyan Türkiye hikâyeleri, çevre sorunları ve çözüm önerileri, Türkiye'nin
doğal ve kültürel zenginliklerini gösteren, anlatan, sırlarını ortaya döken özel yapımlar, doğada tek başına hayatta kalmanın yolları yer alıyor.
Televizyon kanalının "yeşil habercileri" yollara düştü, "Doğada Tek Başına" bunlardan biriydi.
(İbrahim Doğan - Zamanonline)