Nazlı Ilıcak: Erdoğan'ı kim tehdit etti?

Bugün Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak Başbakan Erdoğan ile Bülent Arınç'ın tehdit iddialarını köşesine taşıdı.

Nazlı Ilıcak: Erdoğan'ı kim tehdit etti?

İşte Nazlı Ilıcak'ın bugünkü yazısı....

Erdoğan'ı kim tehdit etti?

Bülent Arınç, CNN Türk'teki konuşmasında, "Cemaat Başbakan'ı tehdit etti" dedi. Başbakan'dan duymuş. Erdoğan ona, şu bilgiyi vermiş: "Bana geldiler, 'Elimizde kasetler var piyasaya süreriz, hükümetini yıkarız' diye konuştular. Ben de restini gördüm. Sonunda bu alçaklığı da yapacak mıydınız diye onlara söyledim."

Şimdi Başbakan'dan, kendisini tehdit edenlerin isimlerini bekliyoruz. Ama göreceksiniz, kimsenin adı telâffuz edilmeyecek. Dershane tartışmasının, "tedbiren", ileride savunma mekanizmasına dayanak teşkil etsin diye, bir psikolojik harekât unsuru olarak yaratıldığını düşünüyorum.

Erdoğan mutlaka soruşturmaları haber almıştı. Nisan 2013'te, Rıza Sarraf ile bazı bakanların ilişkisinin hükümet açısından sorun yaratacağı bilgisini veren MİT, başka konularda da istihbarat taşımış olamaz mı? Başbakan, gelmesi muhtemel dalgalar boyunu aşmasın diye, bir dalgakırana ihtiyaç duydu. Ortamı "dershane tartışmasıyla" hazırladı. Unutmayalım, soruşturmaların çoğu 2012'de başladı; dershane tartışması Haziran 2013'te çıktı. Ve hiç kimse, peş peşe 3 seçim yaklaşırken, Erdoğan'ın, dershanelerin kapatılmasındaki ısrarının sebebini anlayamamıştı.

Ama, eğer gerçekten yolsuzluk operasyonu bir tertip ve tuzaksa, şimdi elimize bir fırsat geçti. Başbakan'ı kim tehdit etmiş? Bu isimler açıklansın. Karanlığa ateş etmek yerine, Başbakan'a tehdit savuran ismi cismi belli "paralelcilerin" üzerine gidilsin.

Ama ya bu da, Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddia edilen hanım kızımızın ki gibi boş çıkarsa!

Selam dosyası 
 
HSYK'nın görevlendirdiği müfettiş "Selam" dosyasını inceleyecek. Duyduğuma göre, dosya kapsamında, mahkemeden karar alınarak sadece 234 kişi dinlenmiş. Aynı anda dinlenenlerin sayısı 80 ilâ 100 arasında değişiyor. 2 bin 280 rakamı, dinlenenlerin değil, eldeki tapelerin sayısı. Ahmet izleniyor, Mehmet'le, Fatma'yla, Ayşe'yle, Hasan'la, Hüseyin'le konuşuyor. Tabii ister istemez, o kişilerin isimleri de dosyaya dolaylı olarak giriyor. Rakam 2 bin 280'e çıkıyor.

"Suçla ilişkili görülmeyen tapeler niçin muhafaza edildi" diye bir soru da var. Bilgi aldığım kaynaklar şu cevabı veriyor: "Bazen bir görüşmede suç unsuru göze çarpmayabilir. Ama diğer konuşmalar çerçevesinde bir tek kelime bile anlam kazanır. Sözgelimi, bir şüpheli Ankara'ya gideceğini söylüyor. Bir başka konuşmadan Ankara'da örgüt toplantısı yapıldığını öğreniyorsunuz. İkisi bir arada farklı bir anlam kazanıyor. Savcı, ancak iddianamesini yazdıktan sonra işine yaramayan tapeleri imha edebilir."

Aslında Selam dosyasında bazı önemli devlet görevlilerinin İran bağlantılarını işaret eden iddialar olduğu belirtiliyor. Star'ın, "Selam örgütünden 7 bin kişi dinlendi" haberini, bu dosyayı itibarsızlaştırma çabası olarak görenler var.

Şimdiden 7 bin kişi 2 bin 280'e indi. Sonunda 234 kişi olma ihtimali kuvvetli.

 Başbakan ve Aydın Doğan
 
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İzmir İmbad yolsuzluğunu etkilemek üzere savcıyı aramıştı. "Pes artık" demiştim. Ama son çıkan ve Başbakan'ın, -Aydın Doğan'ı mahkûm etmek üzere- alt mahkemeye baskı yapılması talimatını okuyunca, "Kepazelikte ses duvarını aştık" diye düşündüm.

Erdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i haşlıyor: "Ama bak işte dava görüldü kararı verdi adam" diyor.

Ergin: "Mahkemenin hâkiminin Alevi olduğu yönünde bilgi vardı."

Erdoğan: "Daha önce verilmiş kararda direndi. Ayrı ayrı beraatlerine diye karar verdi. Şimdi nereye gidiyor bu dosya?"

Ergin: "Yargıtay Genel Kurulu'na... Bir sorun olmaz orada Sayın Başbakan'ım. Bireysel bir hâkimde çalışır... Hâkim geleceğini buna adamıştır; o şekilde bir yaklaşım sergiliyordur. Olumsuz birisi olduğunu söylediler bize. Size bilgi notu verdiğimde duruşması olmamıştı herhalde."

Erdoğan: "Bu işi yakın takibe al." 

Konuşmaları özetleyerek verdim. YouTube'da "Yargıya müdahale skandalı" başlığı altında tamamı bulunabilir.

Yargıda paralel yapı kimmiş, kimlermiş şimdi anladınız mı? 

 
Baba-oğul Erdoğanlar, aralarında Sıtkı Ayan konusunda konuşmuşlardı. Bilal Erdoğan, "Şimdilik uygunsa 10 milyon dolar verebileceğini söyledi" demiş, Erdoğan, "Ne söz verdiyse onu versin. Başkaları getiriyor da o niye getiremiyor? Bunlar ne zannediyorlar bu işi ya! Ama kucağımıza düşecekler merak etme" cevabını vermişti.

Daha sonra Karşı Gazetesi, Sıtkı Ayan'ın 13.9 milyar liralık teşvik aldığını iddia etti. (11.5 milyar KDV istisnası ve 2 milyar 378 milyon lira Gümrük Vergisi muafiyeti) Som Petrol ve Turang Transit Taşımacılık'ın sahibi Ayan'a, İran doğalgazını, Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyacak 20 milyar dolarlık boru hattı ihalesi verildi. (İhale yapıldı mı bilmiyorum...)

Milyarların konuşulduğu bir yerde, 10 milyon dolar gerçekten küçük bir rakam.
<< Önceki Haber Nazlı Ilıcak: Erdoğan'ı kim tehdit etti? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER