Ordu milletin, devlet milletin,
iktidar yine milletin. Ama
Türkiye bugün orduyu da, devleti de iktidarı da millete bırakmak istemeyenlerle yani cuntacılarla hesaplaşıyor.
Ergenekon soruşturmalarını baltalamaya çalışanlar, en başından beri kafaları karıştırmak için aynı soruyu soruyordu. Madem bunca
darbe planı yapıldı, neden uygulanmadı? O sorunun cevabı koca bir kitap oldu. Süleyman
Yeşilyurt "Üniformalı Uyanıklar" isimli kitabında darbe planlarının neden uygulanmadığını yazdı. "Üniformalı Uyanıklar" bu defa
erken yakalanmış ve 28 Şubat'ta yaptıkları gibi kara propagandalarla darbe zemini oluşturamadan yakayı ele vermişti. İddiaya göre "Üniformalı Uyanıklar"
Balyoz ve Sarıkız'dan da anlaşıldığı üzere, milletin Ak Parti'yi iktidara getirdiği gün darbe planlarına başlamıştı. ADD'nin 3
Mart 2003'te düzenlediği "Hilafet'in İlgası" toplantısı bu darbenin ayak sesiydi.
Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök o tarihte Türkiye'de değildi. Bunu fırsat bilen bazı
Kuvvet Komutanları, onlara
destek veren siyasiler, rektörler ve sözde Sivil Toplum Temsilcileri, o toplantıda bir araya geldi ve "
laiklik elden gidiyor, AB Türkiye'yi parçalayacak,
Kıbrıs satıldı" feveranlarıyla darbenin zeminine taş taşımaya başlamıştı. Bir yandan kamuoyu karşısında hükümeti yalnızlaştırmaya çalışırken bir yandan da ordu içinde destek arıyorlardı. Ne var ki bütün çabalarına rağmen Özkök'ü ve milletin gözbebeği orduyu yanlarına çekemediler. Bu yüzden de iddiaya göre "yetim ve öksüz" olarak adlandırdıkları
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü ortadan kaldırmaya karar verdiler. Ancak bu
suikast planını MİT ve Emniyet
İstihbarat erken haberaldı ve
Ankara Merkez Garnizon Komutanı'nın çabasıyla, suikast planı engellendi.
Genelkurmay Başkanlığı ser verip sır vermedi, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etti. İddiaya göre Jandarma
Tuğgeneral Levent Ersöz'ün başını çektiği istihbaratçı subaylar Özkök'ü dinlemeye devam ediyorlardı. O olaydan sonra Özkök de en ufak bir şüphe uyandırmadan darbecilerin bütün çalışmalarını sesli ve görüntülü olarak kayda aldırdı. Özkök bir gün aniden darbede başı çektiği öne sürülen Şener
Eruygur'u karargâha çağırdı. Önce çay
kahve ikramı ardından da Jandarma Karargâhı'nda yapılan darbe toplantılarının görüntüleri geldi önüne. İddiaya göre hiç beklemediği bu
manzara karşısında Eruygur kızardı, bozardı. Zira görüntülerde, karşısındaki Genelkurmay Başkanı aleyhinde ağza alınmayacak hakaretler vardı. Görüntüler bittiğinde Hilmi Özkök'ün "Darbeni yakaladım Paşa" dediği, Eruygur'un da buna karşılık bitkin bir sesle "Karargahım bana
ihanet etti" diye mırıldandığı öne sürülüyor. "Üniformalı Uyanıklar" kitabında Özkök'ün benzer bir baskını Balyoz Komutanı olduğu öne sürülen Çetin Doğan'a yaptığı da iddia ediliyor. İddiaya göre Özkök, Eruygur ve Doğan'a darbeciliğin hukuktaki yerini de hatırlatmıştı ve Jandarma ve
1. Ordu'daki cunta yapılanmasını
terfi ve atamalarla dağıttı. Böylece Türkiye yeni bir darbe yemekten kurtulmuş oldu.