Ahmet Şık'ın kitabında yeni ne var
Ve sonunda Ahmet Şık'ın kitabı internete düştü. Meraklısı bu kadar
tartışma yapan kitabın içinde ne olduğunu gördü. Şık'ın kitabıyla ilgili bir dizi yazı yazıp medyadaki
egemen görüşe karşı çıkan birkaç yazardan biri olarak doğrusu biraz rahatladım. Zira kitabın ortaya çıkması benim, yazdığım ve altını çizdiğim noktalarda haklı olduğumu gösterdi. Yaptığım değerlendirmeler şu şekildeydi: “Emniyet teşkilatındaki cemaat yapılanması iddialarına ilişkin yazılmadık ne kalmış olabilir. Hanefi
Avcı başta olmak üzere bu konuda yazılmış kitaplardan öte söylenecek ne söz var onu da bilmiyorum. Yani
Ahmet Şık'ın kitabında yeni hiçbir bilgi olamaz.”(13.03.2011) “Şık'ın kitabına konu olan bilgiler önceki yıllarda
emniyet içinde yazılmış raporlara dayanıyor. Üstelik o raporları Saygı
Öztürk “Vaiz” kitabında yayımladı. Yani Şık'ın kitabında Emniyet içindeki
Gülen cemaatine yakın polislere ilişkin hiçbir yeni bilgi yok. Bu nedenle kitabın içeriğine bakılarak Ahmet Şık kitaptan tutuklandı demek mümkün değil. Soruşturmacılara göre kitabın içeriği önemli değil. Onlar, kitabın
Ergenekon örgütünün yönlendirmesiyle yazıldığını düşünüyorlar. Bu kanaate varmalarının nedeni Oda Tv'de çıkan notlar ve kitabın üzerindeki notlar (20. 03. 2011)”
Daha sonraki yazılarımda da kitabın içinde Ahmet Şık'a ait olmadığı görülen notlara ve kitap hakkındaki soru işaretlerine dikkat çekmiştim. Örneğin, “kitabın 100 sayfa kadar bir bölümünün kimin tarafından yazıldığı bilinmiyor” yazmıştım. Savcıların da bu kayıp sayfaları kimin yazdığını ve kitaba o notları kimin eklediğini bulmaya çalıştığını belirtip, bunun için
Radikal gazetesi muhabiri
Ertuğrul Mavioğlu'ndaki kopyanın önemli olduğunu belirtmiştim.
Kitabı okuyan hemen herkes “kitapta bir şey yokmuş. Mahkeme bunun için mi adam tutukladı?” sorusunu sormuştur sanırım. Oysa savcılar Şık'ı yazdıklarından değil “yazmadıklarından,” yani kitaptaki notlardan dolayı soruşturuyor.
Kitabı daha dikkatli okuyunca bir kez daha gördüm ki kitaptaki birçok bilgiyi Ahmet Şık'ın bu kadar kısa sürede bir araya getirmesi mümkün değil. Emniyete ait –eski bile olsa- bunca detay bilgiyi -ki bunların çoğu en az 10 yıllık bilgi ve bunlardan önemli bir kısmı 20 yıl önce yaşanmış olaylar, Ahmet Şık'ın kolayca bulması mümkün değil. Zira biz biliyoruz ki Ahmet Şık bu kitabı
Hanefi Avcı'nın kitabından sonra,
Ekim-
Kasım 2010 civarında, yazmaya başladı.
Kitap yazan herkes bilir ki dört ya da beş ay içinde Emniyet gibi bir kurumun içinden alınacak bunca detay bilgiyi ulaşmak zor. Ya çok önemli kaynaklarınız olacak ve onlar size
yardım edecek, yönlendirecek, adeta ikinci eliniz kolunuz olacak ve kitabı derleyecek, ya da kitapta geçen olaylar, kişiler, konular hakkında önceden çalışmanız olacak. Ahmet Şık'ın Emniyeti eylemlerde polisle karşı karşıya gelmekten başka içeriden tanıyacak bir konumda olmadığını herkes biliyor. O halde bu kitap çoğunlukla Emniyet içinde bir grup Emniyetçi tarafından sağlanan yoğun “
destek” ile yazıldı demek yanlış olmaz.
Zaten Emniyetin hazırladığı 49 sayfalık değerlendirme raporunda yer alan Ahmet Şık'ın kitabındaki notlara bakıldığında o “ağır” ve “derin” desteğin nereden geldiğinin izini görebiliyorsunuz. Burada o Emniyetçi(lerin) motivasyonu nedir onu bilmek gerekiyor. Bir intikam amacıyla Şık'a asist yapılmış olabilir. Ya da hakikaten Ergenekon bağlantısı nedeniyle Ergenekon örgütünün yönlendirmesiyle bu işe de girişmiş olabilir. Sanırım Savcılar o bağlantının peşindeydi ama medya Ahmet Şık'ı koruyayım derken Ergenekon'un henüz üzerine gidilmeyen Emniyet ayağına yönelebilecek operasyonların da önünü kesmiş oldu.
İnternete düşen kitabın son haliyle Emniyetin yayınladığı raporu karşılaştıracak olursak raporda yer alan üçüncü şahısların “önerileri”nin kitaba birebir işlendiği görülüyor. Örneğin raporda yer alan (*Osman AK'ın hırsı, kendilerinin yaptığı telekulak yolsuzluğunu kapatmak için
savunma içgüdüsü,
Fethullah GÜLEN
Cemaati'nin kamuoyunda itibar kazanmasına sebep oldu. Bu yüzden, Gülen Cemaati'ne en büyük hizmeti Osman Ak ve ekibi yapmıştır.) notu, internete düşen kitabın 98. sayfasında aynen yer alıyor. Bunun gibi diğer notlar da kitaba birebir uygulanmış.
Böylece Ahmet Şık'ın kendisine ait olmadığı ayan beyan ortada olan notları neden ısrarla sahiplendiği de anlaşılıyor. Zira o notlardan bazıları ile Odatv'den çıkan diğer belgeler birebir örtüşüyor. Örneğin Odatv'den çıkan bir belgede "
Sabih Üstat da '
İlhan Cihaner olayı kitapta mutlaka işlenmeli', ‘Cihaner'i bayraklaştıralım'” deniyor. Şık'ın kitabında Cihaner olayı 12 sayfa ile en ağırlıklı konulardan biri olarak yer alıyor. Tabi Cihaner güzellemesi de yanında eşantiyon kabilinden unutulmamış detaylardan biri.
Yeniden ifade edeyim. Bir yazarın değişik kaynaklarla görüşüp kitap yazması ve notlar alması olağan bir durum. Ama
o notlar Odatv'den çıkan belgelerle birlikte düşünüldüğünde anlamlı bir kompozisyon görünüyor. Şık'ın kitabı tek başına düşünüldüğünde bir anlam ifade etmediği gibi içinde tartışılacak yeni bir bilgi de bulunmuyor.
Ne deniyordu Soner Yalçın'ın kaydettiği belgelerde: “Nedim'in emniyet bağlantıları önemli, irtibatlarını devam ettirsin.” “Sabri'nin Kitap konusunda çekincesi var ikna etmeye çalışalım, kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim, Ahmet Şık'la bu konuda görüşsün. (...) Nedimi kutlarım. Ahmet'i çalıştırsın...” Kitaba bakınca ben Nedim'in Ahmet'i iyi çalıştırdığını görüyorum. Başkaları başka şey görebilir tabii…
EMRE USLU - TARAF