İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olduğu dönemde
ikna odasına alınarak kendisine
psikolojik baskı yapıldığını ve ikna odasında çekilen görüntülerinin saklandığını belirten Hanife Gökdemir ile
Nesrin Öner, CHP'li milletvekili Nur
Serter hakkında suç duyurusunda bulundu. Gökdemir,
Nur Serter'in bir röportajında 'elinde ikna odalarında çekilen görüntüler olduğunu' söylemesi üzerine, görüntülere el konulması istemi ile savcılığa başvurdu.
Avukatları Elif Uzunpınar ile birlikte İstanbul Adliyesi'ne gelen ikna odası mağduru Hanife Gökdemir ve Nesrin Öner,
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Nur Serter ve o dönemde ikna odalarında görevli olan kişiler hakkında hazırlanan suç duyurusu dilekçesini
Cumhuriyet Savcılığı'na teslim etti.
Adliye önünde konu ile ilgili bir açıklama yapan
avukat Elif Uzunpınar, İstanbul Üniversitesi'nin
yönetim kadrosunda olan ve şu an
Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olan Nur Serter'in ikna odalarını yeniden gündeme getirdiğini belirtti. Uzunpınar, "Nur Serter'in bir gazeteye verdiği röportajda elinde mağdurelerin görüntülerinin olduğunu belirtti. Bu görüntüler ne amaçla alındı. Şimdi nerede, okulun imkanları ile okul adına mı alındı? öyle ise şimdi neden insanların özel arşivinde?, Görüntüleri alınan kişilerin fişlenmesinden bahsediliyor." dedi. Avukat Uzunpınar, ikna odalarına alınan öğrencilerin görüntülerinin çekilmiş olması ve bu görüntülerin saklanmasının suç teşkil ettiğini belirtti. Uzunpınar, "Biz bu kasetlerin muhafazası için savcılığa
tedbir talebiyle başvuruyoruz." dedi.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve Nur Serter'den şikayetçi olan Hanife Gökdemir, 12 yıl önce ikna odalarında yaşadıklarını anlattı. O dönemde İstanbul Üniversitesi
Tarih Bölümü 2.
sınıf öğrencisi olduğunu aktaran Gökdemir, "2. sınıfa
kayıt yaptırmak için bekliyorduk. Diğer öğrencilerle aynı sıradaydık. Başörtülü öğrencileri diğer öğrencilerden ayırıp paravanlarla ayrılmış bir yere götürdüler. Orada başka kişiler de vardı. Onların okulla ile bir ilgisi yoktu. Bize 'başörtülü olarak kaydımızı yapmayacaklarını' söylediler. Bize 'kimlik vermeyeceklerini siyasi amaçlı başörtüsü taktığımızı' söylediler. Biz 'başımızı Allahın emri olduğu için örttüğümüzü' söyledik. Ama yine üzerimize gelerek bizi ikna etmeye çalıştılar. Bizi diğer öğrencilerden ayırıp paravanlarla bölünmüş odalara götürmeleri bile onur kırıcı bir davranıştı. İkna etmek için her türlü argümanı kullandılar. Maddi manevi baskı uyguladılar. Bazı arkadaşlarımıza para bile
teklif ettiklerini duydum." şeklinde konuştu.
Aradan 12 yıl geçtikten sonra şikayetçi olmalarının sebebini de açıklayan Gökdemir, "Bu 12 yıl önce yaşanmış bir olaydı. Ancak biz ellerinde görüntü olduğunu yeni öğrendik. Ellerinde görüntülerimiz olduğu söyleniyor. Bu suç ve bu suçun zaman aşımına uğraması söz konusu değil. O görüntülerin
imha edilmemesi için tedbir davası açıyorum. Daha sonra ceza ve tazminat davasına
delil amacıyla kullanacağım." dedi.
İkna odaları mağdurları Hanife Gökdemir ve Nesrin Öner avukatları ile birlikte
adliyeye girerek şikayet dilekçelerini Cumhuriyet Savcılığı'na verdi.