Van'da yapılan bir araştırmada, bireylerin dindarlık seviyeleri arttığında
terör örgütü
PKK sempatisi ve ayrımcılık duygusunun azaldığı, buna karşın aidiyet duygusu ve beraber
yaşama isteğinin ise güçlendiği ortaya çıktı.
Polis Akademisi Başkanlığı
Güvenlik Bilimleri Enstitüsü'nde hazırlanan bir yüksek
lisans tezi çalışması kapsamında, Van'da anadili
Kürtçe olan 82'isi kadın 375 kişinin namaz kılma durumu, vatandaşlık ve aidiyet hisleri, ayrımcılık algısı, beraber yaşama isteği ve
terör örgütü PKK sempatisi konularında duygu ve düşüncelerini belirlemeye yönelik anket yapıldı.
Kürtçe bilen 10 üniversite öğrencisinin desteğiyle, Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail
Dinçer Güneş danışmanlığında
Onur Akyar tarafından, Güney
doğu Anadolu'dan yoğun göç alan Van'da yapılan ankette, PKK sempatisi ve etnik bilince etki eden faktörler, ''Abdullah
Öcalan Kürt halkının lideridir'', ''
Abdullah Öcalan serbest bır
akılmalıdır'', ''PKK bugüne kadar
Kürtlerin davasına
hizmet etmiştir'', ''PKK bundan sonra Kürtlerin geleceğine hizmet edecektir'' ifadelerine ilişkin ''hiç katılmıyorum'', ''katılmıyorum'', ''fikrim yok'', ''katılıyorum'' ve ''tamamen katlıyorum'' şeklinde değerlendirmeleri istenerek belirlendi.
Ayrımcılık algısı ise ''Ülkede çalışan her Kürt'ün Türkler kadar şansı yoktur'', ''Kürtler kendi kültürlerini rahat yaşayamamaktadır'', ''Bölge dışına çıktığımda kendimi rahat hissedemiyorum, rahat Kürtçe konuşamıyorum'', ''Kürtlerin yaşam tarzı Türk halkı tarafından aşağılanmaktadır'', ''Kürtler, devlet tarafından ikinci
sınıf vatandaş olarak görülmektedir'' ve ''Ülkede Kürtlere karşı bir şiddet politikası uygulanmaktadır'' seçeneklerinin değerlendirilmesi istenerek
analiz edilirken, dindarlık düzeyleri ise ''namaz kılma sıklıkları'' sorularak tespit edildi.
Anket sonuçlarına göre, Van ili için genel sonuçları verecek örneklemin, ölçek bağlamında PKK sempatisini düşük algıladığı, terör örgütü PKK ve
elebaşı Öcalan ile Kürt davasını özdeşleştirmediği ortaya çıktı.
PKK SEMPATİSİ, NAMAZ KILMA SIKLIĞINA GÖRE DEĞİŞİYOR
PKK sempatisinin ise namaz kılma sıklığına göre anlamlı olarak farklılaştığı, dindarlık seviyesi arttıkça PKK'ya olan sempatinin ciddi oranda düştüğü görüldü. Hiç namaz kılmayanların PKK sempatisi, sadece bayram ve cuma namazlarına gidenlerle farklılaşmazken, günlük namazlarını fırsat buldukça kılanlarla ile namazlarını tam olarak kılanlara göre ise çok daha yüksek olduğu belirlendi.
Hiç namaz kılmayanların ayrımcılık algısı da yüzlük ölçekte yüzde 57 oranındayken, günlük namazlarını tam olarak kılanlarda bu oranın yüzde 38'e düşmesi dikkat çeken bulgular arasında yer aldı.
Ülkenin değerlerine aidiyet duygusunun da hiç namaz kılmayanlarda yüzde 65 olarak belirlenirken, günlük namazlarını tam olarak kılanlarda bu oranın yüzde 86'ya çıktığı görüldü. Dolayısıyla dindarlık arttıkça bu ülkenin değerlerine olan aidiyetin de kuvvetli olarak güçlendiği anlaşıldı.
Beraber yaşama isteğinin de hiç namaz kılmayanlarda yüzde 63, namazlarını tam olarak kılanlarda bu isteğin yüzde 89'a çıktığı tespit edildi.
Ankette, PKK sempatizanlarının bağımsız devlet kurma arzusu içinde olup olmadıkları da ölçüldü. Sempatizanların yüzde 20'sinin bağımsız bir devlet istemediği ortaya çıktı.
PKK sempatizanları içerisinde federatif yapıyı istemeyenlerin sayısı 173 iken, bu yapıyı isteyenlerin sayısının sadece 20 olduğu sonucuna ulaşıldı.
Bağımsızlık taraftarları, PKK sempatizanları içinde sadece 19 kişi olarak belirlenirken,
bağımsızlık istemeyenlerin ise 174 kişi olduğu tespit edildi.
BASKIN DEĞER İSLAM
Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Remzi Fındıklı,
toplum hayatının ortak değerler üzerinde yürüyen bir hayat olduğunu belirterek, Türkiye'de halkın en önemli ortak değerinin de
İslam dini olduğunu söyledi.
Terör örgütü PKK'nın bu gerçeği iyi gördüğü için, örgütün ideolojisini Türklerle bir bağı olmayan Marksizim üzerine kurduğunu vurgulayan Fındıklı, ''Terör örgütünün bugün yanına çekemediklerinin
baskın değeri İslam dinidir'' dedi.
Dinin insanların vicdanlarını harekete geçiren, nefislerine hakim olmalarını sağlayan ve dünya hayatındaki düzen için büyük önem arzeden bir olgu olduğunu ifade eden Fındıklı, ''Dikkat ederseniz, ramazan ayında suç oranlarında bir düşüş olur. Bunun nedeni, dini inancın gereği toplumumuzda ''
mübarek gün, başımı belaya sokma'' gibi anlayışın oluşmasıdır. Törer örgütü PKK sempatizanı veya gurubundaki gençleri de terörden, dehşetten alıkoyacak en önemli şey dindir'' diye konuştu.
Terör örgütü PKK'nın etkisiyle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde, gençleri terör örgütünden uzaklaştıracak dini kanaat önderlerinin eksikliğine de işaret eden Prof. Dr. Fındıklı, şunları kaydetti:
''Doğu'da son senelerde akil adamlar dediğimiz şeyh türü, 'dur' deyince durduran, itibar edilen, sözü dinlenen kişilerin kalmaması, gençleri başıboş bıraktı. Terör örgütünü yönetenler, başıboş kalan bu gençleri bir şekilde kullanma imkanı buldu. Onları dizginleyecek hiçbir dini argüman kalmamış. Bu silaha dayalı, güce dayalı bir toplumu ön plana çıkardı. Bu duruma son vermek için yapılması gereken, dini önderlerin, sözü dinlenen insanların sahaya çıkarılmasıdır. İnsana insanlık kazandıracak, maneviyat kazandıracak şiddetten öldürmekten alıkoyacak bir ağırlık verilmesi lazım. Eğer PKK ve yandaşlarının propagandalarını bertaraf edecek, gerçek bir birliği sağlayacak güç varsa o da dindir. Onun için ayrımcılıkla mücadelede önce bu gerçeği kavramak lazım.''