Taraf, 1994'te
Şemdinli Derecik İç
Güvenlik Taburu'nda öldürüldükten sonra tabura gömüldüğü iddia edilen 12 köylünün isimlerine ulaştı. Yakınları tarafından “
Kayıp” denilen 12 köylünün isimleri şöyle: Casım Çelik, Yusuf Çelik, Mihraç Çelik, Hurşit Taşkın, Kemal İzci, Abdülaziz İnan,
Salih Şengül, Naci Şengül, Sıdık Şengül, Cabbar
Selvi, Reşit Selvi ve Hayrettin
Öztürk. Aynı olayda
Kerem İnan ile Avşir Seçkin adlı iki kişinin daha öldürüldüğü belirlendi.
Yolda gözaltına aldılar
Taraf'a konuşan ‘kayıp' Hayrettin Öztürk'ün kardeşi DTP Şemdinli İlçe Başkanı Emrullah Öztürk, 15 yıl geriye giderek o gün yaşananları anlattı: “23 Temmuz 1994'te Ormancık köyü yakınlarındaki Sılo yaylasında
PKK ile askerler arasında çatışma çıktı. Çatışmadan bir gün sonra Şemdinli'de aralarında abimin de bulunduğu 10 kişi iki
araçla köye hareket etti.
İki araç Sılo yaylası yakınında askerler tarafından durduruldu. Burada abim Hayrettin Öztürk, Casım Çelik, Hurşit Taşkın, Abdulaziz İnan, Sıdık Şengil ve Mirhaç Çelik gözaltına alındı. Diğer dört kişi ise araçları yakılarak serbest bırakıldı. Serbest bırakılan dört kişi köye ulaştıktan bir müddet sonra askerler, köyü bastı, evleri ateşe verdi.”
Kadın ve erkekleri ayırdılar
Kayıplardan Yusuf Çelik'in eşi Emine Çelik ise o günleri hatırladıkça kahrolduğunu söylüyor: “Köyü birden askerler bastı. Hepimizi evlerimizden çıkardılar. Kadınları ve erkekleri ayırdılar. Bize sürekli bağırıp çağırıp bir şeyler söylüyorlardı.
Türkçe bilmediğim için de ne istediklerini anlamıyordum.”
Çelik, daha sonra hakkında fezleke hazırlanan dönemin Derecik İç Güvenlik Taburu Komutanı Kurmay Yarbay Ali
Çamurcu'nun adını anımsatıyor:
Ali Yarbay beni dövdü
“Ali Yarbay dedikleri şahıs karnımdaki çocuğa acımayıp beni acımasızca dövdü ve karnımdaki bebeğimi kaybettim. Daha sonra kadınların toplandığı yere kaçıp onların arasına sığındım. O esnada evlerimiz ateşe verildi. Ahırlarımız içerisindeki hayvanlarla birlikte ateşe verildi, atlar kurşuna dizildi. Sonrasında eşimle birlikte köyden altı kişinin daha alındığını duydum. O günden sonra da eşimden haber alamadım. O
vahşet gününü ömrüm boyunca unutmayacağım.”
Sırtımda hâlâ izi var
15 yıldır babası Cabbar Selvi ve kardeşi Reşit Selvi'den haber alamayan Ebubekir Selvi de, olay günü köyde olduğunu söylüyor: “Biz erkekleri kadınlardan ayırarak, ayrı bir yere aldılar. Üzerimizdeki elbiselerimizi çıkarmamamızı istediler. Hepimizi
darp etmeye başladılar. Hepimizin nüfus cüzdanları toplanarak ateşe atıldı. Aklınıza gelebilecek her türlü işkenceyi köy meydanında uygulamaya başladılar. Silah sesleri hiç durmuyordu. Kızaran namlu uçlarını sırtımızda soğutuyorlardı. Sırtımda halen o günden kalan izler var.”
Avşir Seçkin ateşin içine atıldı
Köylülerden birinin yapılan işkenceleri durdurmak için Yarbay Ali Çamurcu'ya Kur'an-ı Kerim uzatarak durmasını istediğini söyleyen Hurşit Taşkın'ın kardeşi İsmet Taşkın, ama işkencenin devam ettiğini ifade etti: “Köye yapılan top atışlarından sonra aramızdan alınan yedi kişiden Avşir Seçkin, köy yolunda indirilerek saatlerce süren işkencenin ardından ot yığınlarının içerisine atılarak ateşe verildi. Diğer altısı da ilk alınan altı kişiyle birlikte Derecik Taburu'na götürüldü. O günden sonra onlardan bir daha haber alamadık.”
Yedi gün yedi gece yürüdük
Kayıplardan Casım Çelik'in Eşi Meryem Çelik, o günü şöyle anlatıyor: “Ben o zaman Şemdinli merkezdeydim, çocuklarım köydeydi. Eşimin alındığını sonradan duydum. Çocuklarımla birlikte bütün köy sakinleri sınırı geçip Irak'a gitti. Yedi gün yedi gece süren bir yolculuğun ardından
Kuzey Irak'ta bulunan Etruş kampına yerleştiler. Ben aradan beş ay sonra gidip çocuklarıma kavuştum. 1997'ye kadar gözaltına alınan eşim ve diğer köylülerin aramıza dönmelerini bekledik. Gelmediler. Biz de onların izine ulaşmak için tekrar Türkiye'ye gelip Şemdinli'ye yerleştik.”
Davayı AİHM'e taşıyan avukat: Kroki doğru, biz de orayı bulmuştuk
Şemdinli'de 12 korucunun öldürülmesi olayını
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyan avukat Levent Kanat, Taraf'ta yayımlanan ve köylülerin gömüldüğü yeri gösteren
krokinin doğru olduğunu söyledi.
Kanat şöyle dedi: “Ailelerin anlatımlarından da biliyorum, kroki doğru. Ancak, orada
bölge ‘Başaktepe mezrası' olarak isimlendirilmiş. Aslında kastedilen yerin ismi ‘Ormancık mezrası. Bu da olayın tanığın askerin hafızasında
küçük bir yanılgı olabilir. Krokiyi doğruyu gösteriyor, biz de ailelerle birlikte taburun yerini tespit ettik.”
Davanın önünü kapattılar
Olayla ilgili olarak ilk soruşturmayı Şemdinli Başsavcılığı'nın başlattığını anlatan avukat Kanat şöyle devam etti: “Başta ölenlerin eşleri ve yakınları ve diğer görgü
tanıklarının detaylı ifadeleri alınıyor. Onların ağzından
katliam detaylarıyla
dosyaya yansıyor. Savcılık, o döneme göre çok da cesur davranıyor ve açıkça suç tanımı da yapıyor: Taammüden öldürme, ziynet eşyalarını çalmak, gebe kadının çocuğunun düşmesine neden olmak.
Bu suç tanımlaması Yarbay Ali Çamur ile Astsubay F. A. ile ilgili yapılıyor. Ardından Şemdinli'de Ağır
Ceza Mahkemesi olmadığı için dosya
Hakkâri'ye gönderiliyor.”
Hakkâri
Adliyesi'nde de detaylı fezleke hazırlandığını belirten Kanat, fakat o dönemde söz konusunu bu iki rutbelinin yargılanmasına izin verilmediğini söyledi.
Devlet ‘onlar kayıp' dedi
İç hukuk yollarının kapanması üzerine dosyayı AİHM'e taşıdığını belirten Kanat, “AİHM aşamasında devlet, bu suçu üstlenmedi. Davada ‘Bu olayın bizimle ilgisi yok. Devlet görevlileri yapmamıştır muhtemelen
örgüt tarafından işlenmiştir ya da bu kişiler örgüte katılmışlardır' savunması yaptılar. Tanık beyanlarını sunuyoruz, ‘evini bastı öldürdü' diye hiçbirine
cevap vermedi devlet, onlara kayıptır dedi” ifadeleriyle
dava sürecini anlattı.
Avukat Kanat, AİHM'in kısa bir süre içerisinde karar vermesini beklediklerini de sözlerine ekledi.
Toplu mezar yerinde kazı başladı
Derecik
İçkale Güvenlik Taburu'nda 12 köylünün öldürüldükten sonra gömüldüğü yerde kazı yapıldığı iddia edildi. İsminin açıklanmasını istemeyen Şemdinli'nin Derecik Beldesinde oturan bir vatandaş taburda iki günden beri hafriyat çalışması olduğunu belirterek, “
Helikopter pistinin yakınında bulunan top sahası yanında bir kazıcı ile kazı çalışması yapıyor. Dün sabah saat 10.00'da taburdan kapalı iki askeri tamper aracı çıktı. Bugün ise öğle saatlerinde yine söz konusu alanda bir hafriyat çalışması yapıldı” dedi.
Emrullah Öztürk isimli kayıp yakını ise taburda dünden beri hafriyat çalışması yapıldığını belirterek, “Çalışmayı gören bir vatandaş bizi arayarak bilgi verdi. Biz kayıp yakınları olarak delillerin karartılması endişesi taşıyoruz” dedi.
Şemdinli Barosu avukatları ise
Cumhuriyet Başsavcısı'na başvurarak olay yerinde bir çalışmanın olduğu ihbarını yaptı. İnsan Hakları Derneği Hakkâri Şube Başkanı İsmail Akbulut ise kendisine bu konuda şifayen yapılan bir başvuru olduğunu belirterek, “Aileler bizi telefonla arayarak, söz konusu bölgede bir hafriyat çalışması yapıldığını söylediler” dedi.
TARAF