Bölgede yaşayan Müslümanlar, kendilerini temsil edecek isimlerin tespitinde hassas olunmadığı yönünde Diyanet'i eleştirirken, programda verilen mesajlar ise Türk hükümetinin Latin Amerika Müslüman topluluklarına “tepeden bakarak” bölgede nüfuz araması şeklinde değerlendirildi. Ankara’nın yaklaşımının Latin Amerika’da kutuplaşmayı artırabileceğine dikkat çekilirken, nitelikli dolandırıcılıkla suçlanan bir avukatın zirveye Müslümanları temsilen davet edilmesi de tepki topladı.

Panama'yı temsilen programa katılan şahsın gerçekte bir avukat olduğu ve herhangi bir dini otoriteyi temsil etmediği bilgisini veren Jamal Saker, tanıştığı kişilere kendisini ‘Panama İslam Merkezi Başkanı’ olarak tanıtan bu kişi hakkında yasal işlem başlatacaklarını belirtti. Söz konusu şahıs hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılmış birçok dava da olduğu ortaya çıktı. 

Panamada yaşayan Türk toplumunu temsil eden vatandaşlardan biri ise Diyanet'in 'dini liderler zirvesi' adıyla duyurduğu programa niteliksiz kişilerin katılmasından duyduğu rahatsızlığı şu sözlerle dile getirdi: “Diyanet'in programına Panama'yı temsilen katılan kişi, burada üniversite okuyan Türk öğrencileri vize alma bahanesiyle kandırıp her birinden para topladı ve bir sene boyunca bizi oyaladı. Avukatımız aracılığıyla kendisini mahkemeye verdik ve öğrendik ki bu kişi hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılmış birçok dava mevcut. Bu şahıs, kötü karakteriyle ün salmış ve Panama'da yaşayan Müslümanların uzak durmayı tercih ettiği bir isim.”

Guatemala ve diğer bazı ülkelerden çağrılan temsilcilerin de sorunlu olduğunu dile getiren aynı vatandaş, “Anlıyoruz ki program öncesinde Latin Amerika'da yaşayan Müslüman topluluklar hakkında ciddi bir araştırma yapılmamış. Zira Guatemala'dan davet edilen şahıs da temsile aykırı davranışları nedeniyle oradaki cami yönetimi tarafından dışlanmış. Diğer katılımcılara baktığımızda bazılarının isminin terörü finanse eden kuruluşlar listesinde zikredildiğini görüyoruz. Ne yazık ki devlet imkânları ile yapılan bu çok önemli programa katılanların profilleri bizi hayal kırıklığına uğrattı.” diye konuştu 

Brezilyalı bir Müslüman olan ve zirveyi yakından takip eden Claudio Santos ise Brezilya’yı temsilen zirveye katılan Halid Takiyyuddin’in bazı tavırlarından rahatsız olduklarını dile getirdi. Santos, “Maalesef Türkiye Diyanet'inin Latin Amerika Müslümanlarına yönelik gerçekleştirdiği organizasyonla ilgili tek endişem bu değil. Program sonrasında Brezilyalı şeyhlerin twitter hesaplarından yaptıkları açıklamalardan anladığım kadarıyla Türk hükümeti önümüzdeki dönemde Brezilya'nın İslamlaşması için bir dizi girişimde bulunacak. Bu kapsamda cami yaptırılması ve ilk elden para gönderilmesi gibi meselelerde hükümetin şeyhlerle anlaşmaya çalıştığı açıkça görülmektedir. Bu durum, ülkede yaşayan Müslümanlar tarafından “samimi bir yardımlaşmadan ziyade, siyasi bir etki alanı oluşturma gayreti” olarak yorumlanıyor. Maalesef Erdoğan'ın yaklaşımı, insanların İslam'a yakınlaşmasından ziyade daha da uzaklaşmasına sebep olacak.” 

Peru'da yaşayan ve ülkedeki tüm dini gruplarla etkileşim içinde bulunan bir vakfın temsilcisi de Peru'dan Türkiye'ye davet edilen iki isimden birinin herhangi bir otoriteyi temsil etmeyen sıradan bir vatandaş olduğunu, diğerinin ise bir cami bünyesinde faaliyet gösteren vakfın sorumlusu olduğunu ifade etti. Ancak ülkede yaşayan Müslümanların bu davetten memnun olmadığı, katılımcının, Peru'da sayısı bini bulmayan Müslümanlar arasında, “idarecilik yaptığı vakfı bir makam olarak sahiplendiği için” kendisine sempati duyulmayan ve halk içinde itibar görmeyen bir profile sahip olduğu ifade ediliyor. 

Latin Amerika'da yaşayan Müslüman topluluklar arasında çeşitli kutuplaşmalar olduğunu belirten Perulu temsilci, öncelikli olarak farklı grupları bir araya getirmeye yönelik projeler geliştirmeksizin yabancı bir ülkenin Latin Amerika'da cami yaptırması ve yardım göndermesinin var olan kutuplaştırmayı daha da keskinleştirebileceği uyarısını dile getirdi.

CİHAN