Dinçerler, "
Gürcistan Büyükelçisi, sayın
bakan burada güvenliğim yok diyerek salonu terk etti. Çünkü
simitçi, çiçekçi, kokoreççi bile içeriye girmişti" dedi.
8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın öldürüldüğüne dair yapılan açıklamalara dönemin
Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler de farklı bilgiler vererek katıldı.
1988'deki
ANAP Kongresi'nde Özal'a yönelik düzenlenen suikast sırasında ateş edenlere çok yakın oturduğunu anlatan Dinçerler, saldırganların
protokol tribünün önünde olduğunu söyledi. Dinçerler, "Biz ateş edenleri görüyorduk. Ateş edenler diyorum çünkü iki kişi aynı anda ellerini kaldırıp ateş etti. Kısa boylu olan
Kartal Demirağ elindeki kısa namlulu
silah ile Turgut Bey'in solundaydı. Uzun boylunun ise uzun namlulu silahı vardı. Onlar ateş ederken ben ellerimi kaldırarak aman ne oluyor diye ayağa kalktım. Telaş ettim daha sonra ateş edildi. Bu işi yapanların iki kişi olduklarını Turgut Bey'e de söyledim. Yani savcılara ve ilgililere de bu bilgiler gitti ama sonra ne oldu bilmiyorum. Yeni yeni bazı şeyler duyuyoruz tahkikatla ilgili daha tam olarak hiçbirimiz öğrenemedik" şeklinde konuştu.
BÜYÜKELÇİ SALONU TERK ETTİ
Suikasttan önce çok ilginç bir hadise gerçekleştiğini söyleyen Dinçerler, bu bilgiyi ilk kez açıkladığını vurguladı. O dönemde
büyükelçilerle arasının çok iyi olduğunu söyleyen Dinçeler, "Gürcistan Büyükelçisi beni gördü,
selam verdi ve dedi ki 'Sayın bakan, sen salonun dışına bakma benim burada güvenliğim yok' diyerek salonu terk etti. 'Hatta bütün büyükelçiler çok tedirgin' dedi. Çünkü simitçi, çiçekçi, kokoreççi bile içeriye girmişti. Bu çok enteresan..." sözleriyle dikkat çeken anısını paylaştı.
KARANLIK BİR TABLO VAR
Emekli
subay olan dönemin Anavatan Genel Başkan Yardımcısı
Yüksel Tuncay ile İçişleri Bakanı olan Mustafa Kalemli'nin koordinasyonunda kongrenin organize edildiğini anlatan Dinçerler, salonda en az iki kişiyi gördüğünü vurguladı. "
Allah'ın huzurunda da buna şahadet ederim" diyen Dinçerler şöyle devam etti: "Bu iş çok büyük bir organizasyonun oradaki uygulaması ve tatbikatıdır. İçerisinde gizli,
yabancı servisler, Türkiye'nin düşmanları, her şey olabilir. Çok karanlık bir tablo var ortada. İncelendi mi, devlet güvenlik savcısı mı inceledi, ne oldu, ne olmadı, kayboldu gitti mesele."
DEFALARCA İZLEDİ
Özal'ın suikast görüntülerini izlemek için özel ekipmanlar getirttiğini ifade eden Dinçerler şöyle konuştu: "Turgut Bey bana, 'Suikasti defalarca kare kare izledim, bir kanaate vardım ama bunu devlet ve milletin menfaati bakımından söylemeyeceğim' dediğini biliyorum. Eğer suikast hadisesi aydınlatılırsa zehirlenip zehirlenmediği meselesi de anlaşılır. Esas itibariyle Türkiye'deki gizli tertipçilerin kim olduğu meydana çıkar. Bunların dış irtibatları deşifre olur. Suikast hadisesi aydınlanmazsa Türkiye'nin geleceğinde de çok
şüpheli işler olabilir."
EN BÜYÜK TIKAÇ KÜRT MESELESİDİR
Özal'ın öldürülüp öldürülmediğini bilmediğini aktaran Vehbi Dinçerler, 1991'de Irak'tan 700 bin sığınmacının Türkiye'ye geldiğini hatırlattı. O dönemd
e devlet bakanı olarak koordinatör olduğunu ifade eden Dinçerler, Özal'ın
Kürt meselesine bakış açısını ve yaşadığı birkaç olayı şöyle aktardı: "Turgut Bey ile beraber Güneydoğu'ya çok gittik.
Genelkurmay ve
Kuvvet komutanlarının olduğu gizli kapaklı toplantılara da katıldım.
PKK sorunun çözülmesi için orada çok enterasan görüşmeler, konuşmalar oldu. Ama Turgut Bey'in
Bitlis Paşa ile konuşmalarından haberdar değilim. Turgut Bey, 'Türkiye'nin geleceğinin önündeki en büyük tıkaç Kürt meselesidir. Bu meseleyi çözmeden Allah canımı almasın, ölmek istemiyorum' diyordu. Yolumuzun üstündeki en büyük taş budur Allah bana ömür versin diyordu."
BUGÜN GAZETESİ
Suikast esnasında
Kartal Demirağ'ın ikinci ateşini engelleyen kişi olarak tanınan Ali
Ünal, yaşanan sıcak dakikaları Samanyolu Haber'e anlatmıştı: