"
Ergenekon'da görev almayan bir savcının yetkisizlik kararı, günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz." diyen hukukçular,
Danıştay cinayetinde olduğu gibi
soruşturmanın yine
İstanbul'da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor.
'
Darbe Günlükleri'
dosyasının
Balyoz soruşturmasını yürüten Mehmet Ergül tarafından
Ankara'ya gönderilmesi yeni bir
tartışma başlattı. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dosyayı
Savcı Zekeriya Öz'den ilginç bir yöntemle alması ve sürecin Ergenekon'da görev almayan bir savcı eliyle yürütülmesi '
darbe soruşturmasına müdahale' olarak değerlendirildi. Günlükler Öz'den istenirken, "Balyoz dosyasıyla ilgisinin olup olmadığının inceleneceği" gerekçe gösterilmişti. Savcı Ergül'e verilen dosya, geri gönderilmediği gibi ilginç bir yetkisizlik kararı çıktı. Ergül, günlüklerin Ergenekon'la bağlantılı olmadığını iddia etti. Soruşturmanın Ergenekon ana davasından ayrılamayacağının altını çizen hukukçular, sürecin İstanbul'da tamamlanması gerektiğine dikkat çekiyor. 'Hukukî ve fiilî irtibat' nedeniyle Danıştay cinayeti dosyasının Ankara'dan İstanbul'a gönderildiğini hatırlatan hukukçular, "Günlüklerle Ergenekon arasındaki güçlü irtibat iddianamelerde açıkça görülüyor. Davayla doğrudan ilgilenmeyen bir savcının kararı bu güçlü irtibatı ortadan kaldırmaz." diyor.
Hukukçular Derneği Başkanı
Cahit Özkan, darbe davasının örtülmek istendiğini vurguluyor. Adaleti Savunanlar Derneği Başkanı Ayhan Gültekin, davayı akim bırakma girişimlerinin sürdüğünü belirtirken,
emekli Başsavcı
Reşat Petek, "Niye iki yıl beklendi?" diye soruyor.
Darbe Günlüklerine ilişkin soruşturma ilginç bir seyir izledi.
ikinci Ergenekon iddianamesinde, Özden Örnek'e ait günlüklerin '
darbe planlarıyla bağlantılı' olduğu, ancak
kuvvet komutanları hakkındaki soruşturmanın tefrik edildiği belirtiliyordu. Bu kapsamda savcılar üç eski kuvvet komutanını sorgulamak için adliyeye çağırdı. Bu sırada eski
Adalet Bakanı Cemil Çiçek imzalı 1 Ocak 2006 tarihli
genelge gündeme getirildi. İstanbul Başsavcıvekili Turan
Çolakkadı, bu genelgeye dayanarak 5
Aralık 2009'da ifade alma işlemlerine katıldı. Çolakkadı sorgudan bir ay sonra genelgeye göre kuvvet komutanları hakkındaki soruşturmayı başsavcı vekili olarak kendisinin yürüteceğini belirterek dosyayı Savcı Zekeriya Öz'den aldı ve Balyoz soruşturmasında görevlendirdiği Mehmet Ergül'e devretti. Ergül de birkaç ay elinde beklettiği dosyayı yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
Bu sürece bakıldığında dosyanın Ankara'ya hukuki bir şekilde gönderildiği söylenemez. Şöyle ki; en başta Çolakkadı, dosyayı genelge gereği 'kuvvet komutanlarının soruşturmasını başsavcı ya da görevlendireceği başsavcı vekili yürütür' düzenlemesi nedeniyle istemişti. Başsavcıvekili, eğer genelgeye göre işlem yapmaktan bahsediyorsa soruşturmayı kendisinin yürütmesi gerekirdi. Ancak bunu yapmadı. Genelgeye göre el koyduğu dosyayı genelgeye aykırı bir şekilde savcı Öz'le aynı nitelikte olan Ergül'e gönderdi. Ergül de yine genelgeye göre görevli olmadığı bir soruşturmada dosyaya ilişkin 'Ergenekon soruşturmasıyla ilgisi olmadığı' gerekçesiyle yetkisizlik kararı verdi.
ERGENEKON DOSYASINI İNCELEMEYE GEREK GÖRMEDİ
Burada en çok dikkat çeken durum ise, savcı Ergül'ün Ergenekon soruşturmasında bir ifade bile almamış, dosyayla ilgili hiçbir işlem yapmamış olması. Mehmet Ergül, darbe günlükleri soruşturmasını aldı ancak inceleme sürecinde Ergenekon savcılarından ya da Ergenekon davasına
bakan İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nden Ergenekon dosyasını isteyip herhangi bir incelemede bulunmadı. Eğer bu yetkisizlik kararını Ergenekon savcıları verse anlaşılabilir durum olurdu. Ancak dosyayla ilgisi olmayan bir savcının karar vermesi hukukçular tarafından da şaşırtıcı bulunuyor.
Ergenekon sürecinde Savcı Öz'de bulunan internet
andıcı, eski Adalet Bakanı
Seyfi Oktay'ın baş
şüpheli olduğu 'yargıyı etkileme' gibi soruşturmalara yine bu genelge gereği müdahaleler gündeme gelmişti. Bu da müdahalenin son ayağı olarak değerlendiriliyor. Ancak g
özden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta var. Günlük soruşturmasının tekrar İstanbul'a gönderilmesi mümkün. Çünkü Özden Örnek'in darbe günlüklerinde yer alan anlatımlar Ergenekon iddianamelerinde yer verilen iddialar ile aynı. Yani soruşturmayla halen süren davanın delilleri arasında hukuki ve fiili irtibat söz konusu. İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in ikinci Ergenekon davasında Mustafa Balbay'ın çapraz sorgusunda sarf ettiği sözler de olayı çok net anlatıyor. Savcı Pekgüzel, darbe planları sorularına tepki gösteren Balbay'a "Davanın özü bu. Darbe planları
Sarıkız,
Ayışığı, Eldiven gibi darbe planları." demişti.