12
Eylül 1982 tarihinde Batman'ın
Kozluk ilçesine bağlı Yeniçağlar (Zilan) köyünde yaşananlar, cuntanın
bölge halkını devletten nasıl uzaklaştırdığının en somut örneklerinden biri.
Köyde yaşayan bölgenin tanınmış âlimlerinden Molla Ali Yaz ve 28 talebesi,
karakolda günlerce işkence gördü.
Köy imamı Abdulvasi Yaz, 'hayır'a öncülük ettiği gerekçesiyle camide yere yatırılarak dudaklarında sigara söndürüldü. Cunta bununla kalmadı; köy meydanına topladığı halkın önünde, köyün iki kanaat önderlerinin sakalını birbirine bağladı,
sopayla sakallara vurarak yoldu.
Türkiye'de sık sık yaşanan
darbelerde yaşanan acılar hale hafızalardaki tazeliğini koruyor. Bu acıların yaşandığı beldelerden biri de Güneydoğu'nun sakin ilçelerinden Kozluk'un Zilan köyü. Zilan'da 30 yıl önce yaşanan acılar bugünkü gibi taze. Dönemin tanıklarının gözyaşları içinde anlattıkları bugün bile insanın yüreğini burkuyor.
Buna göre köyde ilim ve irfan faaliyetleri yürüten Şeyh Muhammedê Zîlî'nin de etkisiyle halk
İslam'a
hizmet ediyor, siyasi hareketlerden uzak durmaya gayret gösteriyordu. 1980 darbesinden hemen sonra köyde bulunan ve bölgenin en büyük İslam âlimlerinden Molla Ali Yaz, gözaltına alınıp iki gece Bekirhan Jandarma Karakol Komutanlığı'nda 28 talebesi ile birlikte işkence gördü. Onlarca talebenin eğitim aldığı medrese cunta tarafından kapatıldı.
12 Eylül anayasa referandumu halkın iradesine sunuldu.
Medresesi kapatılan, âlim ve talebeleri gözaltına alınan köy halkı referandumda hayır oyu kullanma kararı aldı. Ancak bu karar Zilan'a pahalıya mal oldu. Köyün etrafı
jandarma birlikleri tarafından sarıldı. Camiden köy halkının meydanda toplanması için duyuru yapıldı. Bu sırada evde
hasta bulunan köy imamı ve medrese âlimi Molla Ali Yaz, rütbeli
subaylar tarafından emir verilerek köy meydanına getirilmesini istediler. Hocanın bir haftalık evli olan oğlu Abdulvasi Yaz, kendisinin hasta olduğunu ve kalkamayacağını ısrarla söylemesine rağmen rütbeli subay tarafından yumruklanarak susturuldu.
"KANAAT ÖNDERLERİNİN SAKALINI BİRBİRİNE BAĞLAYIP YOLDULAR"
Bunun üzerine Abdulvasi Yaz, babasını sırtına alıp askerler ile beraber okul meydanına getirdi. Meydanda yine babasının ayakta duramayacağını bu nedenle oturtulması gerektiğini söylemesi üzerine orada bulunan başka bir sorumlu subay kendisine " Sen kim oluyorsun sen çok konuşuyorsun" dedi. Kendisi de babasına eziyet verileceğini bildiğinden kendini köy imamı olarak tanıttı. Bunun üzerine sorumlu subay " Biz zaten seni arıyorduk." dedi. Ve onu okulun içine götürdüler. Ayaklarını tüfeğinin kemerine bağladılar. İki asker göğsünün üzerinde oturdu. Başucunda duran subay da "Referandumda hayır çıkması için neden
propaganda yaptın" diye sigarayı yakıp "Senin propaganda yapan dudaklarını yakacağım." dedi. Ve defalarca sigarayı dudaklarında söndürdü.
İmam Yaz'ın dudakları tamamen yanmıştı. Ayaklarına sopa ile vurmaya başladılar. Ayaklarının altı yara olmuş su toplamış, darbelerden dolayı sağ ayak
serçe parmağı kırılmıştı. Bağırmaları dışarıdaki köylüler duysun diye bayılıncaya kadar dövmeye devam ediyorlardı. Dışarıya çıkarılırken köyün en yaşlılarından Hasan
Öztürk ile Hüseyin Kaya'nın sakallarının birbirine bağlandığını gördü. Ve değnek ile sakallarının arasına vurarak kopartıyordu. Defalarca tekrarladılar bu durumu.
Sakalları bir birine bağlanan iki kişiden
Hasan Öztürk geçtiğimiz yıl
vefat etti. Hüseyin Kaya ise referandumda oy kullanmayı bekliyor. Kaya, darbe anayasasına 30 yıl önce olduğu gibi bir kez daha hayır diyeceğini belirtiyor.