Güçlü, Türkiye'd
e devletçi
iktidarı sürdürmek için, devleti dizayn eden bir ortak yönetimin olduğunu ve bu merkezin Öcalan'ı da yönettiğini iddia etti.
Güçlü,
AK Parti'nin büyük plan ve oyunlarını açığa çıkardığı Ergenekon'un tuzağına düştüğünü iddia etti. Güçlü, AK Parti'nin dış politikada
İran ve
Suriye ile yakınlaşması, ABD,
İsrail ve Batı dünyasını dışlamasının iktidar mücadelesinde inisiyatifin Ergenokona geçmesini sağladığını savundu. Güçlü, Türkiye'de devletçi iktidarı sürdürmek için, devleti dizayn eden bir ortak yönetimin olduğunu ve bu merkezin Öcalan'ı da yönettiğini savundu.
PKK'nın son eylemlerinin,
sivil iktidarı ve toplumu, yeniden asker ve sivil bürokrasiye muhtaç hale getirdiğine işaret eden Güçlü, şöyle konuştu:
"PKK'nın yeni eylemlerini, aynı zamanda Ergenekon'un yeniden üstünlük sağlaması olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Zaten PKK eylemlerinden önce, devlet iktidarını ayakta tutan belirleyici güçlerden biri olan ve halkı temsilden uzak olan yargı mekanizmasının harekete geçerek
Balyoz Davası tutuklularını serbest bırakması, asker subayları ve generalleri sorguya çeken ve tutuklayan hâkimleri tazminat davasına çarptırması, Ergenekon'un yeniden egemenlik kurmasının ayak seslerinin ifadesiydi."
Güçlü, PKK'nın yeni eylemleriyle sadece AK Parti sivil iktidarın vurulmadığını,
Irak
Bölgesel
Kürt Yönetimi'nin PKK yandaşlığı ve destekçiliği enstrümanıyla
baskı altına alınmaya çalışıldığını da iddia etti.
Güçlü, Kürtlerin bu gerçekleri görerek,
siyaset oluşturmalarını ve Irak Bölgesel Yönetimi'nin bu tehlikeli gelişmelere karşı duyarlı olması gerektiğini vurguladı.