Abdullah
Öcalan'ın
Suriye yılları 1979 yılının
Mayıs ayında başladı. 1977'de
Ankara Çubuk Barajı'ndaki toplantılarda
PKK'yı kurmanın ilk adımlarını atan Öcalan, 1978'de bizzat
keşif faaliyetlerine katıldığı
Güven Hastanesi Soygunu'nundan hemen sonra Ankara'dan kaçarak, Suriye'ye geçti. Öcalan aynı dönemde MİT'in kendisini takip ettiğini ve örgütün içine sızan istihbaratçıların tüm adreslerini bildiğini öğrenince Ankara'yı terk etti. Suriye'ye kaçmadan önce bir süre
Viranşehir ve
Suruç bölgesinde saklanan Öcalan, buradan Suriye'ye geçti.
Örgütün ilk ideolojik ve askeri eğitim merkezi de Suriye'nin koruması ve
lojistik desteği ile Bekaa Vadisi'nde kuruldu. 12
Eylül darbesinden sonra Güneydoğu'da yaşanan olaylar sonrası bir çok PKK'lı burada açılan merkezde eğitildi. Bugün örgütün lider kadrosunda yer alan
Cemil Bayık, Duran
Kalkan, Mustafa
Karasu, Murat
Karayılan, "
Mahsun Korkmaz Akademisi" adı verilen bu merkezde dönüşümlü olarak örgütün ideolojik ve silahlı eğitimlerini yürüttü.
Öcalan Suriye'deki ilk yıllarında zaman zaman kaldığı Bekaa Vadisi'nden daha sonra sürekli barındığı Bar Elias Kasabası'na geçti. Öcalan zaman zaman Şam ve Lazkiye'de kendisine tahsis edilen adreslerde kaldı. Ancak daha çok Bar Elias'da kalan Öcalan zaman zaman burada örgüte katılan ve ideolojik eğitim için gönderilen PKK'lılara eğitim veriyor, hem de örgütün
Avrupa kanadı ile
Türkiye'de ilişkili olduğu kişi ve kurumları yönetiyordu. Burası ayrıca Öcalan'ın talimatlarının aksine hareket ettiği ileri sürülen kişiler için
sorgu merkezi olarak da kullanılıyordu.
Öcalan örgütün yayın organlarındaki programlara da buradan uydu
telefonuyla bağlanıyordu. Öcalan, Suriye'de kaldığı dönemde
Kemal Burkay ile bugün BDP'de yer alan
Ahmet Türk gibi politikacılar dışında, Celal
Talabani ve Mesud ve Neçirvan
Barzani gibi isimlerle görüşmeyi sürdürdü.
Öcalan, 1998 yılında Suriye'yi terk etmesine neden olan
Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş'in "Sabrımız taştı" dediği tarihi konuşmaya kadar Suriye istihbaratı
El Muhaberat'ın koruması altında yaşadı. Öcalan'ın yıllarca Suriye Kürtleri için
Esad rejiminden hiç bir talepte bulunmaması Kenya'da yakalandıktan sonra söylediği 'Demokratik
Cumhuriyet' sözleri nedeniyle de
eleştiri konusu oldu. Bir çok Suriyeli PKK'lı örgütü terk etti.
Öcalan'ın Suriye'de kaldığı ilk 10 yıl boyunca Ankara'da evlendiği eşi Kesire Öcalan yanındaydı. Ancak Öcalan Suriye hükümetinin verdiği destekle PKK'nın faaliyetlerini ve etki alanını artırdıkça eşi Kesire Öcalan ve örgütün başka önemli isimleriyle arası açıldı. Bekaa'daki Mahsun Korkmaz Akademisi'nde bazı kişilere işkence yapıldığı, bazılarının
şüpheli şekilde öldürüldüğü ve Öcalan'a
itiraz edenlerin 'Ajan kişilik' denilerek öldürülmesiyle başlayan gerilim, Kesire Öcalan ve destekçilerinin örgütten ayrılmasıyla sonuçlandı. Kesire Öcalan ile aralarında PKK kurucularının da olduğu bir grup PKK-Vejin adlı örgütü kurdu. Ancak Kesire Öcalan, PKK'dan gelen tehditler nedeniyle örgütün faaliyetlerine son verdi ve Avrupa'da gizlice yaşamaya devam etti.
PKK'nın Suriye'de El-Muhaberat
yardımıyla cirit atması ve örgütün burada yönetilmesi nedeniyle, Türkiye Öcalan'a suikast kararı aldığı ve bunun için
Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin yetiştirildiği iddiası ortaya atıldı. Bu iddia
Ergenekon Davası'nda da gündeme geldi. Korkut Eken'in suikast amacıyla bir grubu eğittiği ancak daha sonra bu fikirden vazgeçildiği öne sürüldü. 6 Mayıs 1996 tarihinde Şam'da, Öcalan'a yönelik 1 ton C4
patlayıcı ile suikast girişiminde bulunuldu. Öcalan, suikastten yara almadan kurtuldu. Bu suikast girişimini
Yeşil Kod Adlı Mahmut Yıldırım'ın Suriye istihbaratı için de çalıştığı iddia edilen Şanlıurfa'daki bir aşiret reisinden yardım alarak gerçekleştirdiği öne sürüldü. Bu olaydan sonra PKK ilan ettiği ateşkesi bozdu.
Ergenekon Davası'nda
tanık olarak dinlenen eski MİT Kontr-
terör Dairesi Başkanı
Mehmet Eymür de Öcalan'ın Suriye'de kaldığı dönemde
Genelkurmay İstihbarat Başkanı ile Suriye'deki askeri ateşenin güvensiz olarak adlandırılan bir telefon hattından yaptığı konuşmanın sızması nedeniyle PKK liderinin yakalanmaktan kurtulduğunu iddia etti. Eymür, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner'in, Suriye Elçiliği'ndeki askeri ateşeyi arayarak, "Oraya timleri yolladık.
Abdullah Öcalan köpeğini sürükleye sürükleye buraya getirecekler" dediğini anlattı. İddiaya göre Suriye istihbaratı bu konuşmayı dinleyerek Öcalan'a haber verdi. Öcalan da kaçtı. Bu iddianın çok tartışılmasına neden olan başka bir iddia yine Ergenekon Davası'nda gündeme geldi. Öcalan'ın Şam'da kaldığı apartmanda Türkiye'nin askeri ateşesinin oturduğu hatta askeri ateşe ile Öcalan'ın
asansör girişinde karşılaştıkları öne sürüldü. Bu iddiayı yıllar sonra Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam da doğruladı ve Suriye İstihbaratı'nın Öcalan'a suikast girişimleriyle ilgili bilgi verdiğini ileri sürdü. Söz konusu askeri ateşenin ise geçtiğimiz dönem MHP'den Milletvekilliği yapan
Kürşat Atılgan olduğu iddia edildi. Atılgan iddiayı sert bir şekilde yalanlayarak reddetti. Atılgan'dan önce Suriye'de görev yapan askeri ateşe Fikret Demirtaş ile Ergenekon sanığı Hasan Atilla Uğur'un isimleri de iddia olarak ortaya atıldı ancak bu iddiaları doğrulayan bir
belge ve açıklama gelmedi.
Habertürk