Ergenekon'un
tutuklu sanıklarından eski Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'te çıkan belgeler, KKTC'de özeleştiri süreci başlattı.
Olaylara artık farklı bir gözle baktığını söyleyen
Demokrat Parti Genel Başkanı
Serdar Denktaş, "Belgeleri görünce bazı taşlar yerine oturmaya başladı." diyor. Geriye dönüp baktıklarında, bazı şeylerin bir yerlerden tezgâhlandığını düşündüğünü dile getiren Denktaş, 2004 referandumu öncesinde yaşananlar ve
faili meçhul olaylarla ilgili yeni belgeler çıkacağına inanıyor. Denktaş, Ergenekonculara da şu mesajı veriyor: "Bu adamlar milliyetçiyse ben vatan hainiyim."
Geriye dönüp baktıklarında, bazı şeylerin bir yerlerden tezgahlandığını düşündüğünü dile getiren
Serdar Denktaş, Ergenekon sürecinden
ümitli olduğunu şu sözlerle dile getirdi: "Bundan sonra hiç değilse demokrasimizin çok daha düzgün çalışması için bir imkan olacaktır."
Belgelerin arkasının geleceğini tahmin ettiğini söyleyen Serdar Denktaş, yeni belgelerde, geçmişteki birçok olayla ilgili ipuçları bulmayı da ümit ediyor. Örneğin 2000 yılındaki
cumhurbaşkanlığı seçimi. Denktaş, Derviş Eroğlu'nun ikinci turda neden aniden çekilme kararı aldığını sorguluyor. Yine, 2004 referandumu öncesinde yaşananlar ve geçmişteki birçok faili meçhul olayla ilgili de yeni belgelerden beklenti içerisinde. "Küçük bir ülkeyiz. Bir sürü suç unsuru var; ama failleri bulunamıyor. Bu vicdanen kabul edebileceğimiz bir durum değil." diyor.
Rauf Denktaş'ın makam odasında
dinleme cihazı bulunmuş
Serdar Denktaş'ın "kanıksadık" dediği konulardan biri de adadaki
telefon dinlemeleri. Bu noktada tarihî bir ifşaatta bulunuyor: "Babam (Rauf Denktaş) cumhurbaşkanıyken makam odasında, çalışma ofisinin hemen arkasında bir dinleme cihazı bulundu. Yenileme esnasında ortaya çıktı. 2000 yılı civarıydı. Bunu kim koydu, çok araştırmamıza rağmen bir netice elde edemedik." Kendisinin de her telefon konuşmasına "Dinleyenlere
selam olsun." diye başladığını söyleyen Serdar Denktaş, dinleme olaylarının üzerine de ciddiyetle gitmediklerini
itiraf ediyor. Denktaş, bu durumun gerekçesini ise "Çünkü, bu ülkede hangi olayın üzerine gittiysek bir sonuç alamadık." diyerek açıklıyor. Bunda polis teşkilatının
sivil idareye değil silahlı kuvvetlere bağlı olmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Denktaş, tam bu noktada özeleştiri yapmaya başlıyor: "Üzerine gitmemekle hata mı yaptık acaba? Bunu şimdi düşünüyorum. Bu bir hata mı,
evet. Aynaya bakmamız lazım, hatamız nerdedir? Artık yeniden bazı şeyleri ele almanın zamanı geldi."
Bunlar milliyetçiyse ben vatan hainiyim!
Mustafa Özbek'ten çıkan belgelerde Serdar Denktaş'ın 'sakıncalı' bulunduğuna dair bölümler vardı. Önünün kesilmesi gerektiği belirtilirken, Serdar Denktaş'a verilecek desteğin Türkiye'deki bazı çeteleri güçlü kılacağı anlatılıyordu. Denktaş, bu notların kendisini çok yaraladığını ifade ederken belgeyi hazırlayan Ergenekonculara da şu mesajı veriyor: "Bu adamların milliyetçi olduğuna asla inanmam. Bunlar milliyetçiyse ben vatan hainiyim."
Yine bir el devreye girdi
Serdar Denktaş, Ergenekon belgelerini gördükten sonra 19
Nisan seçimlerine de farklı bakmaya başlamış. "Yine bir el devrede." diyor. Hiçbir
politika üretmemesine rağmen Derviş Eroğlu'nun
Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) birinci göründüğünü belirtiyor ve ekliyor: "Yaklaşık 3 haftadır bir anda UBP harcamalarının çok ileri boyutlara taşındığını görüyoruz. Bir anda acayip harcamalar yapabilir duruma geldiler. Kim, neden bu kadar katkıyı vermiştir ve bunun karşılığı ne olacaktır? Neler dönüyor diye bakmaktayız. Sanki bir el seçimi yönlendiriyor. Kuşkuya düşmemek elde değil." Mustafa Özbek'ten ele geçirilen belgelerde de 1998 seçimlerinde UBP'nin desteklendiği ortaya çıkmıştı.