Samanyolu Haber Televizyonu'nda
Endaze programına
gazetecilikten
CHP milletvekilliğine geçiş yapmaya hazırlanan
Oktay Ekşi ve gazeteci - yazar
Nagehan Alçı konuk olarak katıldı.
Oktay Ekşi Endaze'de
Mümtazer Türköne'nin Gürsel Tekin'in başörtülü milletvekili ile ilgili açıklamalarına katılıp katılmadığı ile ilgili sorusuna da şöyle
cevap verdi:
“ANAYASA'DA MECLİSE BAŞÖRTÜSÜYLE İLGİLİ GİRMEYİ ENGELLEYİCİ BİR HÜKÜM YOK”
Cumhuriyet Halk Partisinin son başörtüsü yorumuyla ilgili, siz katılıyor musunuz, meclise başörtülü bir milletvekili gelebilir mi?
Onu,
Atatürk'ün devrimlerinde bile kadın kıyafetleriyle ilgili hiçbir
kural yoktur kısıtlayıcı. Bunun çok hassas bir konu olduğunu herhalde büyük Atatürk biliyordu ki, her hangi bir şekilde kağıt üstüne düşmüş bir kural söz konusu değildir bu bağlamda. Ordan hareketle geliyorum. Anayasada engelleyici bir başörtü veya türbanla meclise girmek durumunda olan bir kadını veya milletvekilini engelleyici bir hüküm yok, meclis iç tüzüğünde de yok. Bu budur. Bir kere pozitif hukuk açısından mesele nedir diye baktığımızda gerçek bu. Ha Oktay Ekşi'ye sorarsak Peki ama Merve
Kavakçı olayı yaşandı. Orda da rahmetli
Bülent Ecevit büyük tepki gösterdi.
Mümtazer Türköne: Devlete savaş açmaktır bu dedi.
Nagehan Alçı: Siz de çok
destek veren bir yazı yazdınız. Geleneğe uymaz dediniz.
“BEN TANRI'NIN YARATTIĞI EN BÜYÜK GÜZELLİĞİN ÖRTÜNEREK SAKLANMASINA KARŞI OLAN İNSANLARDANIM”
Oktay Ekşi: Şimdi bakınız türbanlı bir hanımefendi, milletvekili olur meclise gelir ise, ben duygularımla, zihnimdeki değerler ile, buna kendi içimde
isyan duyguları taşırım. Bir o kendi bakışım nedeniyle. İki: Aslını ararsanız, ben kadınların örtünmesinin karşısında kişi olarak bulunan biriyim. Çünkü o Tanrı'nın yarattığı en büyük güzelliğin örtünerek saklanmasına karşı insanlardanım ben. Bireysel tercihim böyledir, o nedenle de üzülürüm. Böyle birisi gelse kazanmış, gelmiş, duygularımla bu hanımefendi burada keşke bu kıyafetle olmamalıydı diye düşünürüm ve kendi içimdeki duygusal tepkiyi de bastırırım. Genel tercihim itibariyle de üzülürüm, neden bu hanımlar bu güzelliği saklıyorlar diye bakar üzülürüm. Onun dışında başka bir şey yapmam.
PİŞMANLIKLARI OLDU MU?
Ekşi, programda Mümtazer Türköne'nin “meslek hayatınızda yaşadığınız pişmanlıklarınız oldu mu?” sorusunu cevap verirken gazetecilik hayatına son vermesine sebep olan o yazıyla ilgili duygularını anlattı.
Oktay Ekşi: Yazdığım yazıyla ilgili kendini rencide olmuş hisseden var ise, onlardan özür dilerim dedim. Çok net olarak söyledim bunu. Aslında yazdığım yazıda benim
hedef aldığım bir zihniyet. Ne siz, ne Ahmet bey, ne Hasan bey. Somut bir şey yok. Ben bir zihniyeti bir kavramı ağır bir şekilde eleştirdim. Onun için kullandığım kelimeler öyle olmamalıydı, böyle olmalıydı ayrı, hukuk onu zaten tartacak. O nedenle kendi yazdığımda hukuk açısından sakıncalı bir şey gördüğümü söyleyemem, yok orda. Ama rencide olduğunu hissedenler olabilir bundan. Onun için özür diledim.
Mümtazer Türköne: Hukuk açısını
mahkeme kararlaştıracak. Ama etik açısından sizin rahatsızlık duyup duymamanız söz konusu.
Oktay Ekşi: İşte onu zaten hissettim ki, benim yazdığımın yansıması benim düşündüğümden çok farklı. Ha okuyucudan mı değil,
Başbakan Tayyip Erdoğan'dan, ikinci başka kimse de yok. O yüzden bunu ben okuyucu gibi algılayarak, algılamışçasına, bundan rencide olduğunu hisseden varsa, özür diliyorum dedim. Hatta en açık dille, kantarın topunu kaçırmışız gibi normalde benim kendi içimde acaba burada kendime mi haksızlık ediyorum diye de düşünerek, yazdığım ifadeyi de kullanarak özür diledim. Daha fazlası ne olur ki. Bülent Arınca sorsanız, mahallenin fırıncısına söyleyip bana ekmek de verdirmeyecekti, o ayrı…
Endaze'ye katılan Oktay Ekşi'ye Mümtazer Türköne bu yılki 28
Şubat'ın yıldönümünde
Serdar Turgut'un bir yazısında 28 Şubatın asıl sorumlusunun medya olduğunu ve medyanın da bir öz
eleştiri yapması gerektiğini söylediğini hatırlattı.Bu öz eleştiri ve muhasebelerde de ilk akla gelen yazının Ekşi'nin 28 şubat sürecinde kaleme aldığı Alçakları Tanıyalım başlıklı yazı olduğunu söyleyince Oktay Ekşi bakın nasıl cevap verdi:
“SERDAR TURGUT MAHALLENİN DELİSİNİ OYNAMAYI SEVER”
Mümtazer Türköne: Serdar Turgut bu 28 şubatın yıldönümünde bir yazı yazdı ve dedi ki: Aslında 28 şubat'ın asıl sorumlusu medyadır dedi. Ve medyanın gazete patronlarının bu konuda öz eleştiri yapması gerektiğini söyledi. Bu spekülasyonlarda ve bu muhasebelerde ilk akla gelen de sizin yazdığınız o yazı.
Oktay Ekşi: Serdar Turgut kardeşimden başlayalım, yazılarını takip ediyorsanız, o gün biraz keyif almak istiyorsanız, şöyle dünyaya farklı açıdan bir bakayım diye düşündüğünüzde okuyacağınız değerli yazarlardan biri. Ama Serdar Turgut'un değerlendirmelerini esas alırsanız, özellikle, siyasi olaylarda bir yere varmanızın mümkün olduğunu hiç sanmıyorum. Zaten kendisinin de dahil hiç kimsenin böyle bir iddiası olacağını zannetmiyorum. Renklidir, kendine özgüdür, farklıdır. Biraz da özür dilerim, kendisinden de sizden de kötü niyetle ifade etmeyeceğim ama, mahallenin delisini oynamayı sever. Serdar Turgut yazar, öyle yazar böyle yazar. Onun kendisini bilerek okuyunca hiçbir sorun yoktur. Onun bu değerlendirmesini de ben öyle üzerinde çok durulacak bir değerlendirme gibi algılamam. Kendisinden de huzurunuzda özür dileyerek bunu böylece ifade edeyim.
Medyadır bunun suçlusu ve sair…
Hayır. Herkesin bu tür konularda tek başına şudur diye bir parmağıyla göstereceği bir sorumlu söz konusu olmaz. Medyanın o dönemde bir sorumluluğu var mıdır, Tartıya geliyorsa, bir şekilde bir sonuç çıkartan varsa ben de
kulak veririm ama, benim bildiğim medya o sürecin bir parçası olarak kendine düşeni yaptı, iyi yaptı, kötü yaptı… Yani 27 mayıs öncesi için medyaya ne diyecekseniz, o 28 şubat öncesi için medyaya onu diyebilirsiniz. 27
Nisan öncesi için de yine bir şeyler bulup söyleyebilirsiniz.
Oktay Ekşi: 28 şubatla ilgili medya sorumludur deniyor. Peki Libya'ya giden rahmetli Necmettin Erbakan'ın bu dönemin başlamasında, o dönemin tahrikinde rolü yok muydu? Gulu gulu danslarının, mum söndü beyanlarının, o tarihteki kamuoyunun çok duyarlı olduğu her konuda gözüne
parmak sokar gibi beyanda bulunmanın…
Mümtazer Türköne: Ama bu askerin müdahalesini meşrulaştıran bir şey diyorsunuz.
Oktay Ekşi: Hayır hayır, gerektiren bir şey demiyorum, zeminden söz ediyoruz ya hani. Oktay Ekşi'nin makalesi zemin teşkil ediyor da, diğerlerinin Başbakanın eylemlerinin beyanlarının bu konuda rolü yoktur diyebilir miyiz demek istiyorum.