Sırf Allah rızası için dünyanın bilmedikleri her bölgesine gidip hem din-i mübin İslam'ı hem de ülkemizi tanıtmak adına açılan okullar fidan idi büyüdü ve meyve vermeye çoktan başladı. Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Özutku, Güney Affika'yı ziyaretinde yaşadıklarını ve gözlemlerini paylaşarak 'Mandela'nın ülkesinin gururu: Türk Liseleri' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte Özutku'nun o yazısı:
"Nelson Mandela, ayırımcılık karşıtı fikirlerinden dolayı 27 yıl hapis yattıktan sonra 1994 seçimlerine katılarak devlet başkanı seçilmiş. Aslen hukukçu olan Mandela gençliğinde sömürgecilik karşıtı hareketleri benimseyip, ırka dayalı anlayışın yanlışlığını bütün dünyaya haykırmaya çalışmış. Fikirleri yüzünden halkıyla birlikte büyük bedeller ödeyen Mandela, siyah ırkın çektiği ıstırabın simge ismi olmuş. Halkın ilk defa katıldığı 1994 seçimleri ile 300 yıllık sömürü düzeni Güney Afrika’da çatırdamaya başlayınca ülkede yaşayan beyazları büyük bir korku sarmış. ‘Bizim siyahlara yaptığımızın onda birini onlar bize yapacak olurlarsa ne yaparız?’ diye kara kara düşünmeye başlamışlar. Beyazların neredeyse yarıya yakın kısmı bu dönemde ülkeyi terk etmiş. Diğer bir yarısı ise silahlanmaya başlamışlar. Mandela’nın yanında yer alan siyahi seçmenler ise kılıçlarımızı biledik, seninleyiz diyerek harekete geçmek üzere olduklarını kendisine haber vermişler. Mandela’nın bir emriyle siyahlar ülkede bulunan on milyon beyazı katletmeye hazırlarmış.
Halkını Düşman İlan Eden Devlet Ayakta Kalamaz
İşte bu olağan üstü şartların yaşandığı o dönemde Mandela çok ayrı bir büyüklük göstererek ırkdaşlarına ‘Kılıçlarınızı kınına koyun, intikam alınmayacaktır. Biz onların bize yaptığı kötülükleri tekrar ederek küçülmeyeceğiz. Biz eskiye bir sünger çekip gökkuşağı gibi rengârenk bir devlet kuracağız’ demiş. Mandela yakın çevresine bir devlet başkanının kendi ülkesinin bir kısım halkını düşman ilan ederek devletini ayakta tutamayacağını söylüyormuş. Mandela iktidar olduktan sonra devlet imkânlarını Güney Afrika halkına dağıtırken,nüfusu baz alıp zencilere önceden verilmeyen hakları sunmaya başlamış. Mesela Güney Afrika’da üniversite öğrencilerinin veya işyerlerinde çalışan elamanların yüzde 85’inin zenci olmasını zorunlu hale getirilmiş.
Mandela, beyazları düşman ilan etmeyip bütün halkları kucaklayan anlayışıyla dünya genelinde büyük beğeni toplamış. 1993'deki Nobel Barış Ödülü, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası ve Sovyet Lenin Nişanı da dâhil olmak üzere 250'nin üzerinde ödül kazanmış. Güney Afrika'da zenciler kadar beyazlar tarafından da sevilen Mandela "Ulusun Babası" olarak görülmekte. Bugün dünya standartlarına göre çok ileri seviyede demokrasinin olduğu Güney Afrika’da bir insanı dinine, mezhebine, ırkına hatta kıyafetine bakarak diğerlerinden küçük görmek en büyük suç kabul edilmektedir.
Güney Afrika’daki Türk Liseleri Mandela’nın izniyle 1998 yılında eğitim hayatına başlamış. Bugün dokuz ayrı kampüste on beşten fazla okulla hizmet vermekteler. Bütün ırk ve milletlerden öğrenciyi ve öğretmeni bünyesinde barındıran kurumlar ülkenin gözbebeği hükmünde. Okullar ana sınıfından lise son sınıfa kadar öğrenci okutmakta. Toplamda öğrenci sayıları 3000 .Hem Türkiye’deki Anadolu Liseleri hem de İmam Hatip Liseleri gibi iki ayrı yapıda eğitim vermekteler. Okulların bünyesinde Orta Asya’daki Türk Okulları’ndan mezun öğretmenlerde var. Gezdiğimiz okullarda Moğol, Türkmen ve Azeri öğretmenlerle karşılaştık.
Güney Afrika’nın Yıldızı: Star Kolejleri
Güney Afrika’daki okulların başarısını üniversite imtihanı belirliyor. Merkezi yapılan bu imtihanlarda Türk Okulları iki yüz yıllık, iki yüz elli yıllık köklü kurumlarla yarışıyor. Mezun vermeye başladığı günden bu yana her sene yüzde yüzlük üniversiteye öğrenci yerleştirme başarısı gösteren okullar kendisine duyulan güveni çoktan ispat etmişler. Üniversite kazanmak isteyen bir öğrenci gördüğü derslerden yedi tanesinden imtihana girmek ve başarılı olmak zorunda. Geçen sene Türk Lisesi’nde okumakta olan zenci bir öğrenci yedi değil de on üç dersten imtihana girmek istediğini beyan etmiş. Tamamından tam not alarak üniversiteyi en büyük puanla kazanmış. Ülke tarihinde böyle bir başarı hiç görülmemiş. Üstelik bu öğrencinin zenci olması ülke makamları tarafından ayrıca manidar bulunmuş.
Her biri donanım olarak üst seviyede tanzim edilmiş olan bu okullardan başta komşuları olmak üzere halk çok memnun. İmtihanla öğrenci kabul eden bu kurumlara talep çok büyük. Son sınıftaki bir öğrenci mezun olabilmek için iki dilde makale yazacak şekilde dile hâkim olmak zorunda. Türk okulları İngilizce, Türkçe, Afrikanca ve Sepeti dili olmak üzere dört dilde eğitim vermekte. Derslerine girdiğimiz Zenci, Beyaz ve Asyalılardan müteşekkil bir beşinci sınıf şubesi bize İstiklal Marşı’mızı okudu. Bu tablo karşısında duygulanmamak elde değildi Okullarda önemli oranda burslu öğrencide yer alıyor.
Güney Afrika lideri Zuma 2014 Ekim ayında Güney Afrika ve Türk İşadamları Derneği’nin ödül törenine katılmış, iki ülkenin ticari hacmini geliştirmek için çalışma yapan her iki milletten işadamlarını ödüllendirmişti. Bu törende yaptığı konuşmada "Bu çok önemli buluşmada söz almak benim için çok önemli. Bugün verdiğiniz ödüller ilerideki ekonomik işbirliğimiz açısından büyük önem arz ediyor. Bu ödüller ayrıca iki ülke arasındaki sıcak ilişkilerin göstergesidir. Muhteşem Nizamiye Külliyesi, Türklerin Afrika kültürüne yaptığı çok büyük bir katkıdır. Ayrıca ülkemde faaliyet gösteren Türk okulları özellikle matematik ve fen eğitimindeki üstün başarılarıyla ayrı bir yere sahiptir." şeklinde konuşmuştu.
Ziyaret ettiğimiz okullardan bir tanesinde görev yapan Nicholas Bey’le kısa süre sohbet etme imkânımız oldu. Okulun mezunu olan Nicholas serancamesinden bize şöyle bahsetti. “Ben ailemle birlikte ülkenin en fakir insanlarının yaşadığı teneke evlerde ömür sürmekteydim. Bir gün mahallemize iki beyazın geldiğini gördüm ve çok şaşırdım. Zira bu mahalleye beyazlar giremezdi. Girerlerse de çıkamazlardı. Okul açacağız, burslu öğrenci alacağız, kayda geldik dediler. Toplam 150 kayıt yaptılar. Mahalleden bir ben kazandım. Okullar açılacağı gün verilen adrese annemle beraber geldik. Baktık ki bir ev içerisinde bir sınıflık mekân ve altı kişinin kalabileceği bir misafirhane yapmışlar. Toplamda 20 öğrenci, 3 öğretmen vardı. Öğretmenlerle beraber altı öğrenci misafirhanede kalıyordu.
Anne Çay Yap Onlar Çayı Çok Seviyorlar
Okulun verdiği ilk intiba benim adıma olumsuzdu ama annem burayı çok sevmişti. Yaramaz bir öğrenciydim belki beni atarlar diye özellikle öğretmenlere sıkıntı veriyordum. Ama her defasında sabır gösterip, anlayışla karşılıyorlardı. Üç ay sonra okuldan kaçtım. Beni bir daha o teneke evlerde bulmazlar diye düşünüyordum. Bir gün sonra dışarıdan evime geldiğimde öğretmenlerimin evde beni beklediğini gördüm. Hala evimi nasıl buldular bunu anlayabilmiş değilim. Annem bir saattir seni bekliyorlar dedi. Anneme çay yap, anne onlar çayı çok seviyorlar dedim. Beni tekrar okula götürmek istediklerini söylediler , ben gelmeyeceğim dedim. Annem ağlamaya başladı. ‘’Ben 52 yaşındayım, ilk kez evime bir beyaz geldi ve benim yaptığım çayı içti. İlk kez bir beyazla bir şeyi paylaşıyorum Nicholas lütfen beni kırma benim için okuluna geri dön” dedi.
Tekrar okula döndüm. Gene bana karşı ilgi ve sevgi dolu tavırları sergilemeye başladılar. Bir gün dayanamayıp öğretmenlerime “Neden buralara geldiniz? Siz diğer beyazlar gibi değilsiniz.” diye sordum. Biz Müslümanız, sırf size eğitim vermek için geldik. Başka bir niyetimiz yok. Üstelik biz renk körüyüz diye cevap verdiler. Bu sözler bana çok tesir etti. İlk kez bir beyaz bize insan gibi davranıyordu ve bu beyaz diğerlerinden farklıydı. Sigara bile içmiyorlardı çünkü onlar Müslümanlardı. Beni eğitmeye çalışıyorlardı. Kendi mahallemde kalsaydım şu üç ihtimalden bir tanesiyle karşı karşıya kalacaktım. Ya ölecektim, ya hapse girecektim ya daaids olacaktım. Zira yetişkinlerin yüzde otuzu bu ülkede hiv virüsü taşıyor. Bu insanlar benim hayatımı kurtarmak için buralara kadar gelmişti.
Biz dokuz kardeşiz benim kardeşlerimden ikisi hapiste, ikisi hasta, ikisi kaza geçirdi ve öldü dolayısıyla annem altı çocuğunu kaybetti. Benim de şimdi bir seçim yapmam gerekiyordu. Diğer kardeşlerim gibi mi olacaktım yoksa öğretmenlerim gibi mi? İşte orada kararımı verdim, ben öğretmenlerim gibi olacaktım. Okulla alakalı bütün ön yargılarımı geride bırakarak ders çalışmaya başladım. Lisede okurken kendi isteğimle Müslüman olmaya karar verdim. Okulumu bitirdim. Üniversiteyi kazanıp biyoloji öğretmeni oldum. Şimdi mezun olduğum okulda görev yapıyorum. Benim yaşadığım mahallede lise okuyan bile yok ama ben bugün gelecek nesilleri yetiştirmek için emek sarf eden öğretmenlerden bir tanesiyim.
Ben Türk Abilerden Çok Şey Öğrendim
Annem bugün 70 yaşında ve benimle gurur duyuyor. Kurban bayramında mahallemizde Türkiye’deki hayırseverlerin gönderdikleri kurbanların etlerini dağıtıyoruz. Evimiz bizim dağıtım merkezi halini alıyor. Ben Türk abilerden çok şey öğrendim. Onlar bana anne, baba ve abi oldular. Yine teneke evlerden burslu öğrenci almaya devam ediyoruz. Birkaç ay önce okullarımızdan mezun, Türkiye’ de üniversitesini bitirmiş bir kızla evlendim ve çok mutluyum."
SAMANYOLUHABER.COM