Çağrıcıları arasında HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, HDP Eşbaşkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, sanatçılar Meltem Cumbul, Kadir İnanır ve Menderes Samancılar, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TMOBB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Genel Sekreteri mimar Mücella Yapıcı, insan hakları savunucusu Akın Birdal, yazar Murathan Mungan’ın da bulunduğu çok sayıda siyasetçi, yazar, sanatçı ve akademisyen İç Güvenlik Paketi’ne ilişkin Taksim Hill Otel’de basın toplantısı gerçekleştirdi. Aydınlar ortak bir bildiri yayınlayarak herkesi İç Güvenlik Paketi’ne “hayır” demeye çağırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanan “makul şüphe” yasasıyla, 6 Ekim’den bu yana 2495 kişinin gözaltına alındığını ve üçte biri çocuk olmak üzere 700 kişinin tutuklandığı belirtilen ortak açıklamada, İç Güvenlik Paketi’ne yönelik şu ifadeler kullanıldı: “Tasarı, en temel insan haklarının gaspına ve özgürlüklerinin askıya alınmasına sebep olacak düzenlemeler içermektedir. Tasarıyla kolluğun yetkileri iyice genişletilerek yürütmenin temsilcilerine yargı erkinin görevleri verilmektedir. Öyle ki sıkıyönetim rejimi tasarının yasalaşmasıyla olağan hâle gelecektir. Kişi hak ve özgürlükleri tamamen rafa kaldırılarak polisin yetkileri sınırsız biçimde arttırılmaktadır.

Öyle ki paket yasalaşmadan Diyarbakır’da Abdulkadir Çakmak isimli 17 yaşındaki çocuk polisler tarafından öldürülmüştür. Haksız gözaltı ve tutuklamalar, yargısız infazlar ve çocuk cinayetleri paket ile beraber yasal hâle gelecektir.”

“İç Güvenlik Paketi işkenceye karşı sözleşmede işkence tanımına birebir uymaktadır. Baskı, sindirme ve tehditle insanları evlerine kapatmaya çalışmak işkencedir. Paket demokratik hakkını dile getirmek isteyen herkesi öldürmekle tehdit etmektedir. Baskı aracı ile korkularını gizlemeye çalışmalarına hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz.”

“Bu paketi toplumun gereksinimlerine karşı mı çıkartıyorlar yoksa iktidarın düzenini sağlamak için mi? İkincisi olduğu çok açık. Var olan antidemokratik yasaları yetmiyormuş gibi daha da ağırlaştırmışını getirmeye çalışıyorlar. Türkiye çocuk mezarlığına dönüşüyor. Bu yasa sadece Kürtler, çevreciler için değil aynı zamanda yarın işsizliğe, yoksulluğa itirazı olanlar için de baskı aracı oluşturmak için çıkartılıyor. Bu yolla kamu düzeni sağlanmayacağı çok açıktır.”

“Sesini çıkaran toplumun sesinin bastırılması açıkça topluma gözdağı vermektir. Her gün bir çocuğumuz öldürülüyor. Polis devletine evriminin son rötuşlarıdır bu. Bıçak çocuklara dayandı. Barışı diline pelesenk edip barışa her gün hançer vuranlarla artık başa çıkmamız gerekir. Ben sırtımda çok büyük bir vebal hissediyorum. Ya buna hep beraber hayır diyeceğiz ya da çocuklarımızı yani geleceğimizi yitirmeye devam edeceğiz”

“İktidar sürekli kendine tehdit unsurları yaratarak yasa çıkartıyor. Kendi iktidarını korumak için sadece saraylar yapmadılar, aynı zamanda yasalar da çıkardılar. 12 yıldır bütün yasaları buna göre kurdular. Biz de bu pakete karşılık yeni bir kanun tasarısı hazırlıyoruz. AKP yasalarını faşizan bir ruhla hazırlıyor. Bu paket 76 milyona tehdittir. AKP’liler için de tehdittir. İktidar korkuyor. Kendi iktidarının kalıcı olmadığını düşündükleri için böyle zorba yasalar çıkarırlar.”

“İktidar, Kobani direnişinin gerçek sebeplerini göz ardı ederek, bu olayı gerekçe göstererek güvenlik paketi oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu paket Kobani olaylarından önce hazırlandı. Kobani direnişi bahanedir. Bu paket hükümetin ileriki planlarının göstergesidir. Hükümet getirdiği paketlerle insanların yaşam haklarını daraltıyor. Gözaltında kayıpları hepimiz yaşadık. Bu paketin yasalaşmasıyla yeni gözaltılar ve yeni kayıplar olacak. Eylemlerde kullanılan kimyasalların oranı arttırılıyor. Gazdan korunmak için yüzünü kapatanların da cezalandırıldığını unutmayalım. Şimdi bu çok daha yaygınlaşacak. Bu yasayla katalog suçların tanımı daha da genişletiliyor.”