Öncelikle şunu söylemem lazım. Bizim desteklediğimiz
raporun her tespitini kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Bu raporun iki talihsizliği var.
Birincisi bu rapor
Türkiye’nin genelinde böyle bir
baskı vardırı gösteremez. Ne kadar bir baskı olduğuna karşı bizlere bilgi veremez. Bütün laikler baskı altındaymış gibi sunuldu. Rapor marjinal bir bölgede belli kişiler ile yapılıyor. Yanlış yorumlamaya açık olması
Binnaz Toprak’ın hatasıdır. Evet raporda geneli kapsamıyor denildi. Bu böyle değildirin altı yeterince çizilmedi. Daha çok altını çizmek lazımdı. Kamuoyuna sunuluş tarzı açısından problemli bir rapor. Belki de kasıtlı yanlış anlaşıldı.
Bu rapor duyumlar üzerine yapılan bir rapor, gerçeği araştırma raporu değil. "İnsanlar hangi izlenimle yaşıyor"u araştıran bir rapor. İşin yanlış araşılma nedeni bu. Marjinal gruptan alındığının altının çizilmeyip bunun Türkiye’nin gelenin böyleymiş gibi verilmesi bu raporun en büyük yanlışıdır. Binnaz hanıma da söyledim bunu. Her ne kadar Binnaz hanım yer verdim dediyse de
evet yer verdi. Yeter derece de vurgulanmadığını ifade ettim. Rahatsızlık duydum.
Raporun ikinci talihsizliği; biz bu rapor ile birlikte Türkiye’de Elitler niçin tahammülsüz diye bir araştırma yaptırmıştık. Bu iki raporu aynı zamanda çıkaracaktık. Fakat elitler raporu bazı sebeplerle gecikti. İki tarafa da
bakan iki rapor düşünmüştük. Toplumda elitler de marjinaldir, baskıcı muhafazakârlar da. "Toplumun iki ucuna diye tahammülsüzlük var, neden baskı yapılıyor"u birlikte çıkaracaktık. Amacımız "
toplumsal çözümünü nasıl buluruz"u bulmaktı. Parçanın biri çıktı biri çıkmadı.
- Sosyolojik olarak baktığımızda küreselleşme dönemi öncesi dönemine küreselleşmenin bu kadar yayıldığı bir dünyada günümüzde genel anlamda mahalle baskısından söz etmek mümkün değildir. Bu dönemde ulusal baskı kanunlar ile yasaklar ile merkezi baskı gününüzde mümkündür.
- Türkiye'de muhafazakârlık artmıyor, azalıyor. Başını kapatıp üniversiteye gitmek muhafazakârlık değil, ileri gitmektir. Laik - anti laik tartışmaları üzerinden yapılan
kavga aslında sınıfsal bir kavgadır.
- Eğitimi sadece devletin yapması gerektiğe inanmıyorum. Devletin boşluklarından yararlanarak
Gülen hareketinin yer bulduğunu da düşünmüyorum.
- Gülen hareketi üzerine yapılan tespitler geneli ölçümlemediği için bilimsel değildir. Bunlar izlenimlerdir. Bunun için ciddi araştırma yapmak lazım.
- Gülen hareketi içerisinde olmayanların ticaret yapamadıkları iddiasını kabul edemem, bu tespite katılmıyorum. Böyle bir Türkiye yok. Küreselliğe açılmış bir Türkiye'de bu olamaz. Dayanışma olabilir ama esas olan rekabettir günümüzde.