Askere
sivil yargı yolunu açan düzenlemenin ardından
Akın Birdal ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı
Öztürk Türkdoğan, 14 Temmuz 2009 tarihinde
emekli olan
Orgeneral Çevik Bir hakkında, 'suç işlemek amacıyla
yasadışı silahlı
terör örgütü kurma, insan öldürmeye tam teşebbüse azmettirme, suç işlemek için
tahrik etme suçu,
hakaret ve
iftira ile re'sen belirlenecek diğer suçlardan' şikayetçi olmuşlardı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Birdal'ın suç duyurusunu 'kamu adına kovuşturmaya lüzum bulunmadığı' gerekçesiyle reddetmişti. Bunun üzerine Birdal, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı'na
itiraz etti. Hukuksal sebepler olarak CMK, TCK, 3713 sayılı yasa ve diğer yasal mevzuatları gösteren Birdal, itirazında,
Andıç isimli
belgenin varlığının
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında kabul edildiğini ama savcının Akın Birdal ve İHD'ye yönelik herhangi bir suça azmettirici ifadenin bulunmadığı gerekçesiyle
takipsizlik kararı verdiğini hatırlattı.
Terör örgütü
PKK'nın iki numaralı ismi Şemdin
Sakık'ın kamuoyuna yansıyan ifadelerini anımsatan Birdal, suikast öncesinde ifadelerin yansıtılmasının kendisi ile PKK'nın
işbirliği içinde olduğu algısının oluşturulmaya çalışıldığını belirtti. Andıç belgesi ile İHD
hedef alınarak kendisine suikast girişimine azmettirme suçuna ilişkin bir
soruşturma başlatılmadığını ifade eden Birdal, andıcın bir bağlantısının olup olmadığının ise kovuşturma sonucu ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.
Birdal, itiraz dilekçesinde, "
Ceza Muhakemesinin amacı maddi gerçeğin şüpheye yer vermeksizin ortaya çıkarılmasıdır. Adalet, ancak bu şüphe ortadan kalktığı zaman tecelli edecektir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının hukuki olmadığına inanarak belgeyi düzenleyenler hakkında kamu davası açılması gerektiğini belirtmek isterim." ifadelerine yer verdi. 26
Nisan 1998 tarihli
Sabah ve
Hürriyet gazetelerinde, konuyla ilgili olduğu ileri sürülen ifadeler yer almıştı.
Mehmet Ali
Birand ve
Cengiz Çandar'ın, PKK ile ilişkili olduğunu iddia eden Sakık, aynı ifadesinde Akın Birdal'ı da suçladı. Bu sözlere dayanılarak
Mehmet Ali Birand'ın işine son; Çandar'ın yazılarına ara verildi. Akın Birdal ise 15 gün sonra suikasta uğrayarak ağır yaralandı.
Şikayeti değerlendiren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Akın Birdal'ın 12.05.1998 tarihinde yaralanması olayıyla ilgili
Yargıtay denetiminden geçmiş kesin hüküm bulunduğu, aynı suç ile ilgili yeni bir durumun ortaya çıkması halinde başvurulacak yasal yolun ne olduğunun 5271 sayılı CMK'da açıklandığı, bu nedenlerle
şüpheli Çevik Bir hakkında şikayetçiler tarafından yapılan suçlamalar doğrultusunda kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi.
Başsavcılık, ayrıca, 'Güçlü
Eylem Planı' başlığı altında düzenlenen çizelgenin faaliyet kısmında belirtilen tüm unsurlara karşı ne şekilde mücadele edilmesi gerektiğinin açıklandığını vurguladı. 'İçerik olarak andıcın özellikle bölücü silahlı PKK
terör örgütüne karşı yürütülen çalışmalarla ilgili kurumsal bir belge' olduğu ifade edildi. Andıçta, doğrudan doğruya Akın Birdal ve İHD'ye yönelik herhangi bir suça azmettirici ifadenin bulunmadığı kaydedildi. (CİHAN)