Ömer, hayatında olmayanlara üzülmek yerine Allah'ın kendisine bahşettiği şeyler için şükretmeyi iyi biliyor.
Erzurum'un Pasinler ilçesine bağlı Yiğitpınarı köyünde yaşayan 5 nüfuslu Dur ailesinin en büyük oğlu Ömer. Ömer'in doğuştan bacakları ve sağ kolu bulunmuyor. Sol kolu ise dirsekten katlanmıyor, iki parmağı yok. Var olan 3 parmağından ikisi ise yapışık.
Hiç bir engelin ona dur diyemediği Ömer, sıfırın altında eksi 20 derece soğuğa rağmen, en az diğer çocuklar kadar enerjik ve her çocuk gibi karda oynamayı o da çok seviyor.
Kar üzerinde yuvarlanıyor, kartopu oynuyor, köpeklerle boğuşuyor, hatta arkadaşlarının yardımı ile kızakla bile kayabiliyor. O olmayan bacakları ve koluna üzülmüyor ve herkese örnek olacak bir azimle hayata tutunmaya çalışıyor.
Pasinler'deki İlköğretim Okulu’na geçen yıl kayıt olan ancak bir ay sonra okul idaresinin 'Çocuğunuzu burada okutmak çok zor. Alıp evinize götürün' sözleri üzerine Ömer o günden beri okula gidememenin üzüntüsünü yaşıyor.
Ama bütün bunlara rağmen okuma azmini ve yaşama sevincini yitirmeyen Ömer, bir gün ders başı yapacağı günün hayali ile yaşıyor. Yeniden okuyabilme ümidiyle her gün okul bahçesine gelerek okula olan özlemini gidermeye çalışıyor.
Ömer'in hayata bu kadar bağlı olmasında en büyük pay sahibi ise annesine ait. Anne Ümmühan Hanım oğlunu her şeye rağmen bağrına basmış ve bütün engelleri aşması için ona sabırla hayatı öğretmiş. Tevekkül ve sabırla evladının hayata adım atmasını sağlayan annenin de tek bir isteği var.