Baykal ve Sav ile bu tartışmalardan sonra görüşmüş. Tarlasını satıp hacca gitmek istiyor.
İşte Komitacı Mustafa Ünal ve eşinin ilginç hayat hikâyesi.
Anneler Günü ile ilgili bir program için
Ankara’nın
Elmadağ ilçesine giden
CHP Genel Sekreteri
Önder Sav, hac ibadetini yapmak istediğini söyleyen
Mustafa Ünal’la “Boş ver. Araplara para kaptırma.” diyerek alay etti. Ünal, hacca gitme ısrarını “Niye? Yaşım 80’e gidiyor. Bir ayağım çukurda.” diye sürdürünce Sav’ın üslubu, Müslümanları inciten boyuta vardı: “Bakarsın orda
Muhammed bırakmaz seni. Buraya göndermez.”
CHP’nin geçmişten günümüze dinle arasında mesafe olduğuna dair toplumda bir kanaat var. Bunun temeli 1940’lara gidiyor.
Camilerde ezanı Türkçeleştiren, Kur’an okunmasını yasaklayan Halk Partisi, toplumu hep tepeden modernleştirmeye çalıştı. Onun isteklerini dikkate almadı. En son hatayı da Sav yaptı. Üstelik kameraların önünde.
Oysa CHP 32’nci kurultayında
Deniz Baykal, devlet gibi dinin de kendilerine ait olduğunu “Din de bizim devlet de bizim” sloganıyla vurguluyordu. Seçimlerde başörtüsü dağıtmak, parti binasında aşure yedirmek, başörtülü kadınların fotoğraflarını
seçim otobüslerinde kullanmak, CHP rozeti ile cumaya gitmek parti imajını kurtarmak için atılan adımlardı. Bunların sözden öteye geçmediği Sav’ın sarf ettiği sözlerle anlaşıldı.
İslam’ın 5 şartından biri olan hac ibadeti Sav tarafından “Araplara para kaptırmak” gibi alaylı bir ifadeyle
tarif edildi. Peygamber
Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘Muhammed’ diye bahsetmesi ise Sav’ın ve CHP’nin dine nasıl baktığını da gözler önüne serdi.
KOMİTACI ÜNAL’IN HAC ARZUSU
Mustafa Ünal Ankara’nın Elmadağ ilçesinde doğmuş ve oradan hiç ayrılmamış. Gençliğinden itibaren koyu bir Halk Partili olmuş. Ancak CHP için eleştiriler arasında yer alan ‘elitist parti’ tanımlamasına Ünal uymuyor. O tipik bir Anadolulu. Konuşması, gelenekleri, dine bakışı diğerlerinden farksız. CHP’ye bağlılığının altında ise Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu bünyesindeki Barutsan
Roket ve Patlayıcı Fabrikası’nda bekçi olarak işe alınması yatıyor. Halk Partisi’nin
iktidar olduğu dönemde fabri
kaya giren Mustafa Amca, İsmet
İnönü’ye sevgisiyle biliniyor. Bu yüzden 27 bin nüfuslu Elmadağ ilçesinin sokaklarında dolaşırken Mustafa Ünal deyince kimse tanımıyor. Ancak “komitacı” sıfatını kullanınca herkes kim olduğunu anlıyor. Bu sıfat ona 27
Mayıs darbesinden sonra takılmış.
Darbe sonrası ilçede CHP polisi gibi çalışan Mustafa Ünal’ın partideki çalışkanlığı 1970’lerde
Önder Sav ile tanışmasını sağlamış.
Bülent Ecevit hükümeti döneminde
bakanlık yapan Sav, Elmadağ’a her gelişinde Mustafa Ünal ile mutlaka görüşüyor. Eğer ortalıkta yoksa komitacının bulunmasını partililerden istiyor. İhtiyar komitacı da bu ilişkisini ilçesinin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyor. Mesela
karayolu ve cami yaptırmak için CHP Genel Merkezi’nin kapısını çok sık aşındırmış ve hiçbir zaman eli boş dönmemiş. 1963’te cami yaptırma derneği başkanlığı yapan Ünal, 15 yıl da çeşitli derneklerde
başkanlık görevini yürütmüş.
İşsiz kalan bir damadına iş bulmak için de yine partinin ileri gelenleriyle görüşmüş, bir süre sonra damadı
aşçı olarak işe başlamış. Gençlik yıllarında partide etkinliğinin olduğunu “
Kapıya ayağımızı vurarak girerdik.” diye anlatıyor.
İÇERDE BAŞKA DIŞARDA BAŞKA
Mustafa Ünal’ın Önder Sav ile son olarak 16 Mayıs’ta Elmadağ Belediyesi’nin Anneler Günü ile ilgili düzenlediği konserde bir araya geldi. Önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlerde bu ilçeyi kaybetmek istemeyen Önder Sav Elmadağ için ‘CHP’nin kalesi’ ifadesini kullanıyor. Elmadağlı 80 yaşındaki ihtiyar ile CHP’nin iki numaralı ismi arasındaki
diyalog belediye başkanlığı binasında yaşanır.
Cuma günü saat 18 sularında başkanın makamına çıkan Sav, bir süre sonra Mustafa Ünal’ı sorar. Belediye Başkanı Ömer Ağa Kurt da “Birazdan gelir.” der. Bir süre sonra elinde bastonuyla Mustafa Ünal gelir. Bir süre belediye başkanı ile konuşur. Ardından Sav’ın yanına gelir.
Hacca gitmek isteyen Mustafa Ünal, başvurusunu müftülüğe yapar ancak kurada ismi çıkmaz. Bunun üzerine soluğu Elmadağ’a gelen Önder Sav’ın yanında alır ve kendisinden
yardım ister. Durumu anlatınca Önder Sav’ın alaylı üslubuyla karşılaşır ve konuşmayı fazla uzatmadan yanından ayrılır. CHP Genel Sekreteri’nin yaptığı konuşma birçok kişinin tepkisini çeker. Bunun üzerine birçok kişi Ünal’ı hacca göndermek için sıraya girer. Şişli Belediye Başkanı
Mustafa Sarıgül’ü temsilen birisi, Mustafa Ünal’a telefonla ulaşır ve ücretsiz hacca göndermek istediğini söyler.
TARLAYI SATIP HACCA GİDECEK
Olayı duyan birçok kişi benzer tekliflerde bulunur. Ünal’ın 2’si erkek 4’ü kız olmak üzere 6 çocuğu ise “Baba seni biz hacca gönderelim.” der. O, ne çocuklarının ne de başkalarının tekliflerini kabul eder. “Hacca devletin parasıyla gitmek istemedi.” diyor eşi
Sabahat Nine.
Eşi nasıl gideceğini ise şöyle anlatıyor. Mustafa Ünal’ın kardeşleriyle ortak 30 dönüme yakın bir tarlası var. Bin YTL kenarda biriktirdiği parası yeterli olmadığı için, bu tarladan hissesine düşen 5 dönümü satıp hacca gitmeyi planlıyor. Sabahat Ünal, bu tartışmalarla partinin yıpranmasından rahatsız. “Bizi iyice bunalttılar.” diyor. Sabahat Nine, Sav’ın kendilerini aradığını ve yanlış anlaşılmaları düzelttiğini anlatıyor. Hatta Sav, Elmadağ ilçe teşkilatını arayıp Mustafa Ünal’ı partinin arabasıyla Ankara’ya, genel merkeze getirmesini istemiş. Baykal ve Sav ile odalarında görüşen Mustafa Dede’ye “Yazılanları boş ver. Bir şey tutturamazlar.” denilmiş. Partinin yıpratılmak istendiği düşünüldüğü için partiden birçok partiliye dışarıdan kimseyle konuşmamaları
tavsiye ediliyor.
Sabahat Nine, belediyenin gönderdiği bir gazeteciye konuştuğunu ve her şeyi anlattığını söylüyor. Eşinin beş
vakit namazını yıllardır kaçırmadığını anlatıyor. Eşi öğlen, ikindi ve
akşam namazlarını camide kılıyor. Sabah ve yatsı namazını ise yaşlılığından dolayı evinde ifa ediyor. Kendileri yıllardır CHP’li olmalarına rağmen çocukları başka partilere oy veriyor. Örneğin, oğlunun birisi ve kızlarından bazıları
AK Parti’ye oy veriyor. Farklı partilere oy vermek ailede sorunlara sebep olmuyor.
Mustafa Ünal, yaşının 80 olmasına rağmen vaktinin büyük bölümünü evinin dışında geçiriyor. Kimi zaman arkadaşlarıyla dağların yolunu tutuyor. 10 yıl önce İbni Sina Hastanesi’nde kanserden dolayı midesinin önemli kısmı alınmış olsa da sağlığıyla ilgili ciddi bir problemi yok. Ünal hac için bir kez daha başvuracak. Eğer çıkarsa kutsal toprakların yolunu tutup ‘hacı’ sıfatını alacak.
(Katkıda bulunan: Murat Kaya)
İBRAHİM DOĞAN- AKSİYON