"Çünkü şişirdikleri casusluk balonunu, kendileri patlatmak üzereler ve bundan korkuyorlar." Abdulkadiroğlu, "Sizin darbeci dediğiniz insanların sizi defalarca suikastlerden kurtardığı, size karşı kurulmuş tuzakları bozduğunu öğreniyor herkes." dedi ve uyardı: Lakin kimse unutmasın ki; bir zalimin ikbal ipinin ucunu, bir mazlumun ahının kılıcı kesiverir.
İşte Abdullah Abdulkadiroğlu bugünkü köşe yazısı...
Zalimin İkbali mazlumun ahı
Bir söz vardır.
Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi ?
Bu söz tam da emniyetçilere yapılan operasyon ve sonrasındaki sorgu aşamasında ortaya çıkan gerçeklerin ardından, bu operasyonu yapanların durumunu ortaya koyuyor.
Zira elindeki dosyayı bir kez bile okumadan, gözaltına alınmaları talimatı verilen insanların geçmişleriyle ilgili basit bir araştırma bile yapmadan, ‘paşa gönlüne göre’ bir operasyon yürütürsen, daha yolun başında düşeceğin durum hem ibretliktir hem trajiktir.
Üstelik sadece kendi tükenmişliğini ilan etmezsin, aynı zamanda kapısında ‘Adalet Sarayı’ yazan ihtişamlı o yapıyı virane ruhlu bir enkaza çevirirsin.
Bu kumpası kuranların evdeki hesabının çarşıya uymadığını herkes görmeli.
Kapalı kapılar ardında hazırlanan tutuklama listeleri, talimatla hareket edecek yargıçlar oluşturulması, içi boş soruşturma dosyaları ve hakimin odasında basılan servis elemanları.
Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan casus, hain algısına rağmen dosyada bu konularda tek bir delil olmaması.
Delil olmadığı gibi şüphelilere casuslukla ilgili soru bile sorul(a)maması.
Açık söylemek gerekirse bu soruşturmayı yürütenler, sorgulamak için gözaltına aldırdıkları polislere soru sormaya cesaret bile edemez hale geldiler.
Çünkü şişirdikleri casusluk balonunu, kendileri patlatmak üzereler ve bundan korkuyorlar.
Sorgulama sırasında şüphelilere yapılan hukuksuz ve insan haklarına aykırı muameleleri saymıyorum bile. Çünkü onlar başlı başına Türkiye’nin başını ağrıtacak kadar vahim.
Bir soruşturmanın bizzat kendi organizatörleri tarafından ellerine yüzlerine bulaştırılması dense dense buna denir.
1-Şüphelileri Selam Tevhid Kudüs Terör Örgütü soruşturmasında dinleme yaptıkları için sorgulayan mahkemenin hakiminin, bizzat o örgüt hakkındaki dinleme kararlarına imza atan kişi olduğu ortaya çıktı.
İstanbul Başsavcısının açıklamasına göre 251 kişinin hedef olarak dinlendiği Selam Tevhid Terör Örgütü soruşturmasında, 154 kişinin dinleme kararını, şahısları sorgulayan 1. Sulh Hakimliğinin Hakimi vermiş.
Daha net ifade etmek gerekirse “bu dinlemleri niye yaptın” diye soran kişi, o dinlemelerin talimatını veren kişinin ta kendisi.
Polislerin hakim kararı olmadan kimseyi dinleyemeyecekleri gerçeği gözönüne alındığında, bütün bu casusluk iddialarının, önce ilgili hakimin sorgulanmasıyla başlatılması gerekiyor.
2-Kamuoyunda ve meydanlarda aylardır casusluk üzerinden hamasi nutuklar çekilip toplumda bir algı operasyonu yapılırken, her ne hikmetse ilginç bir şekilde sözde şüphelilere casuslukla ilgili sorular sorulmadığı ortaya çıktı.
Polislerin; Selam Tevhid Terör Örgütünün bağlantılarıyla ilgili yaptıkları açıklamaların, iktidarı zora sokacak noktalara gitmesi, sorgulamayı yapan hakimi telaşlandırmış olacak ki sorgulamada casusluk iddialarına girilemiyor.
Çünkü bu konuda şüphelilerin yapacağı her açıklama tutanaklara girecek ve
İran bağlantılı casusluk örgütü olan Selam Tevhid Terör Örgütü ile iktidara yakın kişilerin bağlantıları, resmi olarak yargı kayıtlarında bir daha yok edilemeyecek şekilde yer alacak.
3-Şahısların dosyaları o kadar laubali bir şekilde oluşturulmuş ki; şüphelilerin suçlandıkları olaylarla görev yaptıkları tarihler bile birbirini tutmuyor.
Bu apaçık masabaşında planlanmış suçlara, birilerinin ‘paşa gönlüne göre’ suçlu bulma faaliyetinden başka bir şey değil.
Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’e Kasım-Aralık 2013’de Başbakan’ın, danışmanının telefonu üzerinden Somali ve Filistin Devlet başkanlarıyla yaptığı telefon konuşmalarını niçin dinlediğinin sorulduğu öğrenildi.
Gerek Atayün gerekse avukatları bu soru karşısında adeta şok oldular. Çünkü Atayün kendisine isnat edilen suçun tarihinden neredeyse 2 yıl önce o görevden alınmıştı.
Siz operasyon yaptığınız casusluk ekibinin başı olarak gördüğünüz kişiye “niçin şu tarihte Başbakan’ı dinlediniz” diye soruyorsunuz ve o kişi size “ben o tarihte o görevde bile değildim” diye cevap veriyor.
Ve aldığınız cevap karşısında kurguladığınız bütün senaryo çöpe gidiyor, kendi ördüğünüz duvar üzerinize yıkılıyor.
Allah aşkına böyle ciddiyetsiz bir soruşturma dosyası olabilir mi ?
4-Bu soruşturma sayesinde casus, hain diye suçladığınız insanların bugüne kadar ne kadar fedakarane, can siperane işler yaptıkları ortaya çıkıyor.
Sizin darbeci dediğiniz insanların sizi defalarca suikastlerden kurtardığı, size karşı kurulmuş tuzakları bozduğunu öğreniyor herkes.
Meğer sokakları cehenneme çeviren terör örgütleriyle gece gündüz demeden mücadele edenler bu insanlarmış.
Meğer Başbakan’ın 12 yıldır “hepsinin kökünü kazıdık” dediği o çeteler, mafyalar ve yasadışı örgütlerle bugün hain diye elleri kelepçelenerek gözaltına alınan bu insanlar mücadele etmiş.
5-Ayrıca bu operasyon sayesinde toplum suçlu gibi gösterilmeye çalışılan bu insanların ailelerini de yakından tanıma, görme fırsatı buldu. Hepsi inançlı, imanlı, tertemiz, kimseye zararları dokunmayacak, başlarına gelen zorluğu Allah’a yönelerek duayla atlatmaya çalışan mütevekkil insanlar.
Eş, ana, baba, kardeş, çoluk çocuk bunun bir imtihan olduğu teslimiyeti içerisinde en ufak bir ümitsizliğe kapılmadan ne kadar da sağlam duruyorlar.
Dizlerinin bağı çözülen, ayakları ve sesleri titreyen suçlulara inat hepsi başı yukarda, alınları açık, kendilerine bu kumpası kuranların karşısına dikiliyorlar.
6-Toplumu kandırabilirsiniz, bu yolla kısa vadede günü kurtaracak sonuçlar da alabilirsiniz. İnsanları, bu polislerin casus, hain, suçlu olduklarına inandırabilirsiniz. Onları toplumun önünde linç edebilirsiniz, buna gönüllü taraftarlar da bulabilirsiniz. Bu konuda vicdanınızı rahatlatacak ulema sınıfından destekçileriniz de olabilir.
Eğer böyle düşünüyorsanız ve talip olduğunuz hedefler dünya menfaatleri kadar küçücükse, bu küçücük menfaatleri elde etmek için suçsuz insanlara iftira ve zulüm dahil her yola başvurmaktan korkmuyorsanız size diyecek bir şey yok. Bunu başarabilirsiniz de.
Lakin kimse unutmasın ki; bir zalimin ikbal ipinin ucunu, bir mazlumun ahının kılıcı kesiverir.
[email protected]
aakadiroglu/twitter